Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2014/53648 E. 2015/1991 K. 22.01.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/53648
KARAR NO : 2015/1991
KARAR TARİHİ : 22.01.2015

Tebliğname No : KD – 2012/42831

Hakaret suçundan sanık İ.. K.. hakkında yapılan yargılama sonunda, sanığın beraatine dair Denizli 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nce verilen 24.11.2011 tarih ve 2011/128 Esas 2011/730 Karar sayılı hükmün katılan S.. D.. tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 28.10.2014 gün ve 2013/6845 Esas 2014/30849 Karar sayılı kararıyla;
“Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanık İ.. K..’nın, katılana sarfettiği ileri sürülen sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı davranış niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından tebliğnamedeki, bu sanık yönünden bozma görüşüne iştirak edilmemiştir.
Eylemlere ve yükletilen suçlara yönelik katılan S.. D..’in temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden tebliğnameye kısmen uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA” oy çokluğu ile karar verilmiştir.
I- İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19/12/2014 tarih ve 2012/42831 sayılı yazısı ile;
“Uyuşmazlığın konusu sanık İsmail’in “hop ne oluyor, sizin yaptığınız eşkiyalık buna yol kesme denir, siz polis olamazsınız arama kararınızı görelim” şeklinde sarf ettiği sözlerin hakaret suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkindir.
Hakaret suçunda korunan hukuki değer ” kişilerin, şeref haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı ve diğer kişiler nezdinde varolan saygınlığıdır.
Hakaret suçunun düzenlendiği bölümün başlığı ” şerefe karşı işlenen suçlar” dır. Bu bölümde yer alan suçlar bireylerin toplum nezdindeki değerlerini ve kendi iç dünyasında varolan değerleri korumayı amaçlamaktadır. hukuk düzeni her insanın ve diğer varlıkların, saygın ve onur sahibi olduğunu kabul etmektedir. Şeref kavramı sözü edilen kişinin hem iç hemde toplumda varolan değerlere herkesin saygı göstermesi gerekmektedir.
Hakaret suçunun maddi unsurunu belirleyen seçimlik hareketlerin, Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırma şeklinde tanımlanmaktır.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır.
Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, maddi olayda sanıklar H.. K.., İ.. K.. ve O.. K..’ın 26/12/2010 tarihinde saat 15.30 sıralarında, Denizli merkez sırakapılar mahallesi Mimar sinan caddesinde yürüdükleri sırada, görevli müşteki polis memurlarına hırsızlık ihbarı yapıldığı ve bu ihbar üzerine. Görevli polis memurları olan katılanlar S.. D.., A.. U.. ve B.. O..’ın sanıkların ara sokağa girmelerinden şüphelenip sanıklardan kimlik sormaları üzerine sanıklardan İ.. K..’nın katılan polis memurlarına kimliklerini ibraz etmeyerek yüksek sesle “hop ne oluyor sizin yaptığınız eşkiyalık buna yol kesme denir, siz polis olamazsınız, arama kararınızı gösterin” dediği görevli polis memurlarının arama kararını kendilerine vermeleri üzerine buna nasıl arama kararı, böyle arama kararımı olur diyerek arama kararını görevli polis memurlarına atarcasına uzattıkları ve sanık İsmail’in sarf ettiği sözlerin ve eylemlerinin katılanların şeref ve itibarını zedeleyici ve tahkir edici nitelikte olduğu ve TCK’nın 125/1-3/a, 43/2 maddelerinde yazılı görevli memura hakaret suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanık İ.. K.. hakkında verilen beraat kararının hukuka aykırı nitelikte bulunduğu nedenle sanık İ.. K.. yönünden verilen hükmün bozulması istemiyle anılan karara itiraz edilmiştir.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya kapsamına göre,
1- İtirazımızın KABULÜNE,
2- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 28/10/2014 gün ve 2013/6845 Esas, 2014/30849 Karar sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Denizli 3 Sulh Ceza Mahkemesinin 24/11/2011 tarih ve 2011/128 Esas 2011/730 Karar sayılı ilamıyla sanık İ.. K.. yönünden, sanığın katılan polis memurlarına kimliklerini ibraz etmeyerek yüksek sesle “hop ne oluyor sizin yaptığınız eşkiyalık buna yol kesme denir, siz polis olamazsınız, arama kararınızı gösterin” şeklinde sarf ettiği sözlerin katılan polis memurlarının şeref ve itibarını zedeleyici nitelikte bulunduğu nedenle, hakaret suçunu oluşturduğu kabul edilerek hükmün BOZULMASINA,
4- İtirazımız yerinde görülmediği takdirde, dosyanın incelenmek üzere, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi, itirazen arz ve talep olunur.” isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:
II- İTİRAZIN KAPSAMI
İtiraz, hakaret suçundan, sanık İ.. K.. hakkında verilen beraat kararının onanmasına dair, Dairemizin 28/10/2014 tarihli kararına ilişkindir.
III- KARAR
5237 sayılı TCK’nın “hakaret” başlıklı 125. maddesinde; “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.” hükmüne yer verilmiştir.
Ceza Genel Kurulu’nun 14.10.2008 gün ve 170-220 sayılı kararında da belirtildiği üzere; hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır.
Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşlara yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
Hakaret suçu, Anayasanın 24 ila 30. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9 ve 10. maddelerinde düzenlenen ifade hürriyetinin sınırlarını oluşturmaktadır. Suçu oluşturan eylem bakımından failin ifade hürriyeti, mağdur yönünden ise onur, şeref ve saygınlığı ile din, vicdan ve kanaat hürriyetine ilişkin temel kişilik hakları çatışmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü, sözü edilen karşılıklı hakların dengelenmesini gerektirmektedir. Ancak, ileri sürülen bir düşünceyle bağlantısı bulunmayan, esasında düşünce açıklaması vasfında da görülemeyen sövme niteliğindeki fiillerin ifade özgürlüğünden yararlanamayacağı açıktır.
İnceleme konusu somut olayda; sanıklar H.. K.., İ.. K.. ve O.. K..’ın 26/12/2010 tarihinde saat 15.30 sıralarında caddede yürüdükleri sırada, görevli polis memurları olan katılanlar S.. D.., A.. U.. ve B.. O..’ın aldıkları ‘bir ikametin kapısının zorlandığı’ ihbarı üzerine, sanıkların ara sokağa girmelerinden şüphelenerek sanıklardan kimlik sormaları akabinde sanıklardan İ.. K..’nın katılan polis memurlarına “hop ne oluyor sizin yaptığınız eşkiyalık buna yol kesme denir, siz polis olamazsınız, arama kararınızı gösterin” şeklindeki sözlerinin rahatsız edici, kaba, nezaket dışı ve ağır eleştiri olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Ancak söylenen bu sözlerin somut bir fiil ya da olgu isnat etmek şeklinde olmadığı gibi, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek ağırlıkta sövme fiili olarak kabulü de suçla korunmak istenen değeri ölçüsüz bir şekilde genişletmek ve ifade özgürlüğünü ön plana çıkaran evrensel hukuk düşüncesiyle bağdaşmayan bir yorum olacaktır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de ifade özgürlüğüne ilişkin Sözleşmenin 10. maddesini yorumlarken, çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirliliğin demokratik toplumunun karakteristik özelliklerinden olduğunu, bu değerlere sahip olmayan sistemin demokratik toplum olarak adlandırılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle ifade özgürlüğüne getirilecek sınırlamaların bu değerlere aykırı düşmemesi ve meşru amaçla orantılı olması gerektiğini, sadece zararsız ve lehte olan düşünceler değil, devlet veya toplumun bir bölümü için rahatsız edici, saldırgan veya şok edici düşüncelerin de maddenin korumasına gireceğini belirtmektedir. (Handyside v Birleşik Krallık A 24 (1976); 1 EHRR 737 para: 49 PC.)
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri, yargı kararı ve açıklamalar ışığında, hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilerek;
Dairemizin 28.10.2014 tarih ve 2013/6845 Esas 2014/30849 Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE, 6352 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanunun 308. maddesinin 3. fıkrası gereğince itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 22.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.