YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/47941
KARAR NO : 2015/27190
KARAR TARİHİ : 16.04.2015
Tebliğname No : KYB – 2014/374618
Tehdit suçundan sanık .., 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a, 43/2 ve 62. maddeleri gereğince 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair, Aşkale Asliye Ceza Mahkemesinin 04/03/2014 tarihli ve 2013/106 esas, 2014/63 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21/11/2014 gün ve 374618 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesinde yer alan, “Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenleme ve sanığın cezasının 2 yıl 1 ay hapis olması karşısında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşulunun gerçekleşmediği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit suçundan sanık … hakkında yapılan yargılama sonucunda, Aşkale Asliye Ceza Mahkemesinin 04/03/2014 tarihli kararıyla, 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, itiraz edilmeksizin kesinleşen bu karara karşı mahkemesince yapılan ihbar üzerine, ceza miktarı yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun objektif koşullarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle,
– Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
– Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,
– Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
– Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itirazının bulunmaması,
– Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında birden fazla mağdura karşı silahla tehdit suçundan kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda mahkemenin 04.03.2014 tarihli kararıyla TCK’nın 106/2-a, 43/2 ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası verildiği, ancak ceza miktarının 2 yılın üzerinde olmasına karşın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görülmektedir.
Bu itibarla, sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının süresine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarının oluşmadığı gözetilmeden, yasal olmayan gerekçeyle uygulanmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1-Aşkale Asliye Ceza Mahkemesinin 04/03/2014 tarihli ve 2013/106 esas, 2014/63 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2-Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, müteakip işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 16.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.