YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/45383
KARAR NO : 2015/27315
KARAR TARİHİ : 17.04.2015
MAHKEMESİ : Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Tehdit, konut dokunulmazlığını ihlal, hakaret
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanığa yükletilen tehdit ve hakaret eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,
Cezaların kanuni bağlamda uygulandığı,
Anlaşıldığından sanık .. ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
2-Sanığa yükletilen konut dokunulmazlığını bozma eyleminden kurulan hükme yönelik temyize gelince; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Konut dokunulmazlığını bozma suçunun, kişinin tek başına, aile fertleriyle veya başkaca kişilerle birlikte oturduğu konuta izinsiz girilmesi suretiyle konutta yaşayanların kendilerine özgü barış ve sukünunun ve yuvadaki yaşamın sulh ve selametle cereyanı için varolması gerekli güvenlik duygusunun sarsılması nedeniyle oluştuğu, konutta oturanların eylem sırasında konutta bulunmalarının suçun oluşumu bakımından gerekli bulunmadığı gibi, konutta yaşayanların sayısının veya sanığın bu kişilerin sayısını yahut kim olduklarını bilmesinin de suçun oluşumu bakımından şart olmadığı ve konuta izinsiz girme eyleminin o konutta yaşayan kişilerin sayısından bağımsız olarak tek suç oluşturacağı gözetilmeden, karı-koca olan şikayetçilerin birlikte yaşadıkları konutun balkonuna girme şeklindeki eylemde konutta yaşayan mağdur adedince ayrı suçlar oluşturacağı ve aynı neviden fikri içtima kurallarının uygulanması gerektiğinden bahisle, TCK’nın 116/1 ve 43/2. maddeleri ile ceza tayini,
Kanuna aykırı ve sanık .. temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 17/04/2015 tarihinde üye Necati Meran’ın konut dokunulmazlığını bozma suçundan kurulan hükmün onanması gerektiği yolundaki karşıoyu ile bu suça ilişkin hükme yönelik oyçokluğuyla, diğer suçlara ilişkin hükümler yönünden oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY:
TCK’nın 116/1. Maddesinde “Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır.
Madde gerekçesinde, “Konut dokunulmazlığını ihlâl suçunun oluşabilmesi için, yetkili kişinin konuta girme konusunda rızasının olmaması gerekir.” ifadelerine yer verilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun “Konutun seçimi, birliğin yönetimi ve giderlere katılma” başlıklı 186. maddesinde “Eşler oturacakları konutu birlikte seçerler. Birliği eşler beraberce yönetirler.” hükmüne yer verilmiştir.
“Aile konutu” başlıklı 194. Maddesinde ise
“Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.
Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hâkimin müdahalesini isteyebilir.
Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini tapu müdürlüğünden isteyebilir.” hükümleri benimsenmiştir.
Anayasanın 21. Maddesi ile korunan konut üzerindeki hak sahipliği, Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre biçimlenmiş, ortak ya da evlilik birliğinin bitmesinden sonraki konutta hakların nasıl ve kimler tarafından kullanılacağını düzenlemiştir.
Medeni Kanun hükümlerinde aile bireyleri tarafından ortak kullanılan konuttaki hakların sınırlanamayacağı, hatta malik olmayan eşin tapu kütüğüne, konutu kullanma hakkı hususunda şerh bile koydurabileceği belirlenmiştir.
TCK’nın 43/2. maddesinde ise, “Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır” hükmü düzenlenmiş, tek eylemle birden fazla kişiye yönelmiş bir suç varsa, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği vurgulanmıştır. 43/2. madde hükmü 5237 sayılı Kanunla hukukumuza girdiğinden her suç bakımından ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Bugüne kadar konut dokunulmazlığını bozma suçlarında zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması, 43/2. madde hükmünün 5237 sayılı Kanunla kabul edilmiş bulunmasındandır. Bir kimsenin evine değişik zamanlarda aynı suç işleme kararı altında, rıza dışı girilmesi halinde 43/1. madde hükmünün uygulanması gerektiğinde ise kuşku yoktur.
Birden fazla kişiye tek eylemle hakaret eden kişinin, her mağdurun şikayetçi olması durumunda zincirleme hakaret suçundan, tehdit edildiğinde zincirleme tehdit suçundan, birden fazla kamu görevlisine tehditle ya da cebirle direnen kişinin zincirleme görevliye direnme suçundan cezalandırılmasının nedeni, TCK’nın 43/2. maddesi hükmüdür. Birden fazla kişinin yararlandığı ve failin bunu bildiği durumlarda konuta girip onların istemine rağmen çıkmama halinde, şikayete bağlı olmayan durumlarda 43/2. madde hükmü uygulanmalıdır. Şikayete bağlı olan hallerde ise her bir hak sahibinin şikayetinin bulunup bulunmadığına bakılmalıdır.
TCK’nın “Özel hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” bölümünde yer alan ve iki kişi arasında paylaşılan bir özel hayat kesitinin, konuşmanın dinlenmesi veya görüntünün kayda alınması suretiyle ifşa edilmesi halinde oluşan TCK’nın 134. maddesinde öngörülen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunda, nasıl tek eylemle birden fazla kişinin özel hayatının ihlali nedeniyle her iki kişinin şikayetinin bulunması halinde 43/2. madde hükmünün uygulanması gerekiyorsa ya da “Hürriyete Karşı Suçlar” bölümünde yer alan ve bir iş yerinde çalışan kişilerin buradaki çalışma hürriyetlerinin cebir ya da tehditle ihlali halinde, TCK’nın 117. maddesinde öngörülen suçla birlikte, mağdur sayısınca hak ihlalinin bulunması nedeniyle 43/2. madde hükmünün uygulanması gerekmekte ise, konut dokunulmazlığının ihlal edilmesi halinde de, konuttan yararlanma hakkı bulunan kişilerin şikayeti mevcutsa 43/2. madde hükmü uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerekecektir.
Yine aynı anda ve aynı düzenekle yapılan kayıt ve dinleme işlemlerinde birden fazla kişi mağdur olmuşsa, tek eylemle birden fazla kişiye karşı bu suç işlenmiş olduğundan TCK’nın 133. maddesinde öngörülen “kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleme veya bunları bir ses alma cihazı ile kayda” ilişkin hüküm 43/2-1. maddesi ile birlikte uygulanacaktır.
Bir eylemle, birden fazla kişinin yararlandığı konutun dokunulmazlığının ihlali, bu durum sanık tarafından biliniyorsa, zincirleme konut dokunulmazlığının bozulması suçunu oluşturur. Zira, konuttan yararlanma hakkı bir tek şikayetçi olan kişiye değil, konutta yaşayan birden fazla kişiye aittir. Suç tipi ile birden fazla kişinin, nasıl hakaret suçunda onur ve şerefi, tehdit suçunda hürriyeti ve özgür hareket etme hakkı korunmakta ise, konut dokunulmazlığını ihlal suçunda da ortak konuttan yararlanma hakkı korunmaktadır.
Bilinmiyorsa fail, TCK’nın 30/1. maddesindeki hata hükümlerinden yararlanır ve bilmediği suç unsuru nedeniyle hakkında 43. madde hükümleri uygulanmaz.
İnceleme konusu dosyada, sanığın müşteki karı kocanın oturduğu konutun balkonuna izinsiz girme biçimindeki eyleminde tek eylemle birden fazla kişinin konut dokunulmazlığının ihlal edildiği ve hakkında 43/2. madde hükmünün uygulamasının yerinde olduğu gözetilerek, mahkemece yapılan cezalandırmanın yerinde olduğunu düşündüğümden sayın çoğunluğun bozma kararındaki kanaatine katılmıyorum.