Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2014/35153 E. 2015/24901 K. 19.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/35153
KARAR NO : 2015/24901
KARAR TARİHİ : 19.03.2015

Tebliğname No : KYB – 2014/230850

Tehdit suçundan sanık Z.. B.. hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1, 62. ve 50/1-a maddeleri gereğince 3.000 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair, Bakırköy 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 18/09/2013 tarih ve 2013/36 esas, 2013/784 sayılı kararını müteakip, aynı mahkemenin tehdit suçundan verilen 3.000 Türk lirası adli para cezasının karardan çıkartılarak, yerine sanığın 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, 27/09/2013 tarihli ve 2013/36 esas, 2013/784 sayılı ek kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23/06/2014 gün ve 230850 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:

İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, anılan mahkemenin asıl kararından sonra verdiği ek karar ile, cezanın niteliğini tarafların yokluğunda değiştirmek suretiyle hükümde çelişki oluşturması ve savunma hakkının engellenmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:

Tehdit suçundan sanık Z.. B.. hakkında yapılan yargılama sonucunda, Bakırköy 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 18/09/2013 tarihli kararıyla, 5 ay hapis cezasından çevrili 3.000 Türk lirası adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, daha sonra aynı mahkemenin 27.09.2013 tarihli ek kararı ile, sanık hakkında tehdit suçundan hüküm kurulurken sehven paraya çevrildiği belirtilerek, 5 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve cezanın adli para cezasına çevrilmesine ilişkin paragrafların hükümden çıkarılmasına karar verildiği, bu kararın infazı sırasında, hükümden sonra verilen ek kararın hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.

II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:

Hüküm vermekle dosyadan el çeken hakimin, aynı dosyayla ilgili olarak verdiği ek kararda, cezanın miktar ve niteliğinde sanık aleyhine olacak şekilde değişiklik yapmasına dair hukuka aykırılığa ilişkindir.

III- Hukuksal Değerlendirme:

5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.

Buna göre hâkim veya mahkemece verilen karar veya hükümlerin kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi gerekmektedir.

İnceleme konusu somut olayda; Bakırköy 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 18/09/2013 tarihli kararı ile, sanık hakkında tehdit suçundan hapis cezasından çevrili 3.000 Türk lirası adli para cezası verilmesine karşın, bu kararda kanun yolu bildiriminin, 5219 sayılı Kanun’un 3/b maddesi uyarınca kesin olduğu belirtilmiştir.

Ancak, 5320 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesi uyarınca, tehdit suçundan hükmolunan 3.000 Türk lirası adli para cezası, hapis cezasından çevrilmiş olduğundan bu karara karşı temyiz kanun yoluna başvurulabilecektir.

Mahkemenin hükümden el çektikten sonra hukuka aykırı olarak verdiği 27.09.2013 tarihli kararında, bu hata fark edilerek ek kararın temyiz kanun yoluna tabi olduğu belirtilmiş ise de, 18.09.2013 tarihli ilk karar şerhli davetiye ile sanığa tebliğ edilmediği gibi, ek kararın da sorguda bildirilen adresteki sokak adı hatalı yazıldığı için iade edilen adreste, gıyapta 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine aykırı olarak tebliğ edildiği görülmektedir.

Bu itibarla, kanun yararına bozma konusu yapılan hukuka aykırı ek kararın dayandığı asıl kararın, sanık Z.. B.. ve katılan vekiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş olması nedeniyle henüz kesinleşmediği anlaşılmakla, bu aşamada kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi olanaklı görülmemiştir.

IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, hükmün henüz kesinleşmemiş olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK’nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,

2- Dosyanın, 18/09/2013 günlü hükme ilişkin kanunyolu bildiriminin başvuru mercii, süresi ve yöntemi açısından şerhli davetiye ile sanık Z.. B.. ve katılan vekiline bildirilip, tebligat eksikliğinin ikmali ile süresinde başvuruda bulunulması halinde temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmesini, aksi takdirde usulünce kesinleştirme işlemi yapılarak, bu aşamadan sonra kanun yararına bozma isteminde bulunulmasını teminen mahkemesine iadesine, 19/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.