YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/35147
KARAR NO : 2015/24390
KARAR TARİHİ : 12.03.2015
Tebliğname No : KYB – 2014/231500
Silahla tehdit suçundan sanık Y.. G..’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl süre ile denetime tabî tutulmasına dair, Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/03/2014 tarihli ve 2013/353 esas, 2014/176 sayılı kararına karşı sanık müdafii tarafından yapılan itirazın kabulü ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırılmasına ilişkin, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/04/2014 tarihli ve 2014/97 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.06.2014 gün ve 231500 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Sanık müdafıince sanığın beraat etmesi gerektiği yönünde itirazda bulunulması üzerine Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesince, sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediği gerekçesiyle itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, sanık Y.. G..’in, 05/02/2014 tarihli duruşmasında mahkeme tarafından sorulması üzerine hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini istediği, bu yönüyle merciin itirazı kabul gerekçesinin doğru olmadığı anlaşılmakla, itirazın açıklanan sebeplerle reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Silahla tehdit suçundan sanık Y.. G.. hakkında yapılan yargılama sonucunda, Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/03/2014 tarihli kararıyla, hapis cezasıyla cezalandırılmasına, koşulları oluştuğundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, sanık müdafiinin karara itirazı üzerine, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/04/2014 tarihli kararı ile, sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediği gerekçesiyle itirazın kabulüne karar verildiği, kesin olan bu karara karşı kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını itiraz üzerine inceleyerek kaldıran merci kararının hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle,
– Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
– Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,
– Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
– Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itirazının olmaması,
– Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/02/2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi, objektif koşulların (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, sanığın kabulü, zararın giderilmesi) varlığı halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmalıdır.
İnceleme konusu somut olayda; sanık Y.. G.. hakkında silahla tehdit suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezası verildiği, sanığın 10.09.2013 tarihli celsede hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmezken, 05.02.2014 tarihli celsede bilgisizliğe dayalı olduğunu ileri sürerek eski beyanından dönüp CMK’nın 231. maddesinin uygulanmasını kabul ettiği, suç tarihi itibariyle adli sicil kaydının bulunmadığı ve isnad edilen suçun somut zarar suçu olmadığı anlaşılmaktadır.
Anılan bu objektif koşulların yanı sıra mahkemece takdire dayalı subjektif koşul da ortaya konularak, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine karşın, itiraz merciince “sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediği” şeklindeki dosya içeriğiyle uyumlu olmayan gerekçeyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırılması hukuka aykırıdır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/04/2014 tarih ve 2014/97 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 12/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.