Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2014/31197 E. 2015/24902 K. 19.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/31197
KARAR NO : 2015/24902
KARAR TARİHİ : 19.03.2015

Tebliğname No : KYB – 2014/217485

Tehdit suçundan sanık İ.. A..’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1- 1.cümle, 62/1, 50/1-a, 52/2 maddeleri uyarınca 3.000 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair, Bakırköy 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 17/09/2013 tarihli ve 2012/444 esas, 2013/782 sayılı kararını müteakip, aynı mahkemenin tehdit suçundan verilen 3.000 Türk lirası adli para cezasının karardan çıkartılarak, yerine sanığın 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, 27/09/2013 tarihli ve 2012/444 esas, 2013/782 sayılı ek kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16/06/2014 gün ve 217485 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “Tüm dosya kapsamına göre, tehdit suçundan verilen 5 ay hapis cezasının, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50/1-a maddesi uyarınca paraya çevrilmesi sonucu hükmedilen 3.000 Türk lirası adli para cezasının sehven yazıldığından bahisle, ek bir kararla sanığın aleyhine olacak şekilde karardan çıkartılarak, yerine sanığın 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasında isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:

Tehdit suçundan sanık İ.. A.. hakkında yapılan yargılama sonucunda, Bakırköy 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 17/09/2013 tarihli kararıyla, 5 ay hapis cezasından çevrili 3.000 Türk lirası adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, daha sonra aynı mahkemenin 27.09.2013 tarihli ek kararı ile, sanık hakkında tehdit suçundan hüküm kurulurken sehven paraya çevrildiği belirtilerek, 5 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve cezanın adli para cezasına çevrilmesine ilişkin paragrafların hükümden çıkarılmasına karar verildiği, bu kararın infazı sırasında, hükümden sonra verilen ek kararın hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.

II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:

Hüküm vermekle dosyadan el çeken hakimin, aynı dosyayla ilgili olarak verdiği ek kararda, cezanın miktar ve niteliğinde sanık aleyhine olacak şekilde değişiklik yapmasına dair hukuka aykırılığa ilişkindir.

III- Hukuksal Değerlendirme:

5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.

Buna göre hâkim veya mahkemece verilen karar veya hükümlerin kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi gerekmektedir.

İnceleme konusu somut olayda; Bakırköy 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 17/09/2013 tarihli ilk kararının sanık İ.. A..’a tebliğ edildiğine dair dosya içerisinde her hangi bir belge bulunmadığı gibi, hukuka aykırı olarak verilen 27.09.2013 tarihli ek kararın da, sanığın dosyada yer alan ve duruşma tebliğinin de yapıldığı, …. Mah. …. Sk. No:../… ……./ İstanbul adresine değil, tanınmadığı şerhi düşülen farklı bir adrese gönderildiği görülmektedir.

Bu itibarla, kanun yararına bozma konusu yapılan hukuka aykırı ek kararın dayandığı asıl kararın, sanık İ.. A..’a usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş olması nedeniyle henüz kesinleşmediği anlaşılmakla, bu aşamada kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi olanaklı görülmemiştir.

IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, hükmün henüz kesinleşmemiş olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK’nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,

2- Dosyanın, 17/09/2013 günlü hükme ilişkin kanunyolu bildiriminin başvuru mercii, süresi ve yöntemi açısından şerhli davetiye ile sanık İ.. A..’a bildirilip, tebligat eksikliğinin ikmali ile süresinde başvuruda bulunulması halinde temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmesini, aksi takdirde usulünce kesinleştirme işlemi yapılarak, bu aşamadan sonra kanun yararına bozma isteminde bulunulmasını teminen mahkemesine iadesine, 19/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.