Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2013/8431 E. 2013/11170 K. 11.04.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/8431
KARAR NO : 2013/11170
KARAR TARİHİ : 11.04.2013

Hakaret suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı … Ceza Kanunu’nun 125/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 1.500,00 … lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair, (BİGA) Sulh Ceza Mahkemesinin 15/05/2012 tarihli ve 2011/710 esas, 2012/698 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25/01/2013 gün ve 19637 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/6-c maddesinde, “Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekir.” seklinde düzenlenen şartın sanık tarafından yerine getirilmediği nazara alındığında, sanığın işlemiş olduğu suç nedeniyle her hangi bir maddi zararın olmaması ve sabıka kaydının da bulunmaması karşısında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının oluşmasına rağmen “sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmuş olması göz önüne alınarak” denilmesi suretiyle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmemesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.

… MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Hakaret suçundan sanık … hakkında açılan kamu davasında, Biga Sulh Ceza Mahkemesinin 15.05.2012 tarihli kararı ile, 1.500,00 … Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, kasıtlı suçtan mahkumiyetinin bulunması ve bir daha suç işlemeyeceğine kanaat edinilememesi nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği, kararın kesinleşmesi üzerine infaz aşamasında bu suç yönünden Kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin mahkeme gerekçesinin hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle,
– Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
– Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,
– Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
– Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmesi,
– Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Anılan bu objektif koşullar ile birlikte “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/02/2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi, objektif koşulların (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, sanığın kabulü, zararın giderilmesi) varlığı halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, sanığın isteği de gözetilip öncelikle uygulanmalıdır. Gerek koşulları oluştuğu halde bu konuda hiçbir değerlendirme yapılmaması, gerekse hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin objektif koşullar gerçekleşmiş olmasına karşın bu koşulların oluşmadığından bahisle bu kurumun uygulanmamasına ilişkin hukuka aykırılıkların, hâkimin takdir hakkına taalluk eden bir husus olmaması nedeniyle bu hususların yasa yararına bozma konusu yapılabileceği yönünde de bir kuşku bulunmamaktadır.
İnceleme konusu somut olayda; sanık … hakkında hakaret suçundan 1.500,00 TL adli para cezası verildiği, sanığın adli sicil kaydının bulunmadığı, işlenen suçun somut zarar suçu olmadığı ve sanığın maddenin uygulanmasını kabul ettiği anlaşılmaktadır. Ancak oluşan bu objektif koşulların yanında mahkemenin takdirine bağlı olan subjektif koşulun da birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Her ne kadar hüküm kısmında sabıkasız olan sanık hakkında, “kasıtlı suçtan mahkum olmuş olması” denilmiş ve itirazlar da bu noktada toplanmış ise de, cümlenin devamında “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi halinde, bir daha suç işlemeyeceği konusunda mahkemede olumlu kanaatin oluşmadığı”nın belirtildiği, ayrıca gerekçe bölümünde adli sicil kaydından bahsetmeksizin, sanığın kişilik özelikleri göz önüne alınarak, bir daha suç işlemeyeceği konusunda olumlu kanaatin oluşmadığının vurgulandığı görülmektedir.
Bu nedenlerle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik olarak mahkemenin takdirine ilişkin subjektif koşulun kanun yararına bozma konusu yapılamayacağı anlaşılmıştır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK’nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 11.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.