YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/7173
KARAR NO : 2013/17807
KARAR TARİHİ : 06.06.2013
Hakaret suçundan sanık Atilla Gençaslan’ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/2 ve 53/1. maddeleri uyarınca 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, (KAYSERİ) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 15/01/2009 tarihli ve 2008/209 esas, 2009/22 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23/01/2013 gün ve 4249 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03/02/2009 tarih ve 2008/11-205 esas 2009/13 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde dikkate alınacak zararda, mahkemece kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenecek maddi zararların esas alınması, manevi zararların bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği, adlî sicil kaydına göre sabıkasız olduğu anlaşılan sanık Atilla Gençaslan hakkında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesinin 6.fıkrasının (b) bendinde belirtilen “sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması” koşulunun oluşup oluşmadığı da değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, “mevcut netice itibariyle” biçimindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Hakaret suçundan sanık Atilla Gençaslan hakkında açılan kamu davasında, Kayseri 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 15.01.2009 tarihli kararı ile, 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği, yoklukta verilen kararın temyizi üzerine, Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 28/05/2012 tarihli kararı ile sanığın temyiz isteminin süre yönünden reddine karar verilerek kararın kesinleştiği, infaz aşamasında Kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin mahkeme gerekçesinin hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle,
– Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
– Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,
– Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
– Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmesi,
– Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/02/2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, “sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi, objektif koşulların (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, sanığın kabulü, zararın giderilmesi) varlığı halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmalıdır.”
İnceleme konusu somut olayda; sanık Atilla Gençaslan hakkında hakaret suçundan 3 ay hapis cezası verildiği, sanığın adli sicil kaydının bulunmadığı, işlenen hakaret suçunun somut zarar suçu olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak oluşan bu objektif koşulların yanında mahkemenin takdirine bağlı olan subjektif koşulun da birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Mahkemenin CMK’nın 231. maddesinin uygulanmamasına yönelik kararında, “Mektubun içeriği, sanıkların kastının yoğunluğu, olayın oluş şekli itibariyle sanıklar hakkında seçimlik cezalardan hapis cezası seçilmiş, ayrıca mevcut netice itibariyle de sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması yoluna takdiren gidilmemiştir.” gerekçesine yer verilmiştir. Mahkemenin takdirine yönelik olan bu gerekçenin yerinde veya yeterli olup olmadığı temyiz incelemesinde değerlendirilebilecekken, takdire müteallik konuların inceleme dışı bırakıldığı Kanun yararına bozma yoluyla denetlenemeyecektir.
Bu nedenle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik objektif ve subjektif koşulların somut olayda birlikte oluşmadığı, ayrıca mahkemenin takdirine ilişkin subjektif koşulun da kanun yararına bozma konusu yapılamayacağı anlaşılmıştır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK’nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 06.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.