Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2013/39277 E. 2016/4751 K. 14.03.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/39277
KARAR NO : 2016/4751
KARAR TARİHİ : 14.03.2016

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, Konak İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün 08/10/2007 tarih ve 2007/7122 sayılı yazısıyla, hastanaye ait güvenlik kamera kayıtlarının süre nedeniyle silindiğinin ve sanığın olaya ilişkin tanık da bildirmediğinin anlaşılması karşısında, tebliğnamedeki (2) nolu bozma düşüncesine bu yönüyle iştirak edilmeyerek yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Müştekiler vekilinin şikayet dilekçesinde, olaya ilişkin açık kimlik ve adres bilgilerini belirterek dinlenmesini talep ettiği … usulune uygun şekilde duruşmaya celbi ile tanık sıfatıyla beyanları alındıktan sonra tehdit suçuna ilişkin sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik kovuşturmayla hüküm kurulması,
2-İftira suçunun oluşabilmesi için, yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesinin gerektiği, somut olayda ise; sanığın iddialarının maddi vakıalara dayandığı ve eyleminin suç işlemediğini bildiği kimseye suç atmak biçiminde olmayıp anayasal şikayet hakkını kullanma niteliğinde bulunduğu tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, sanığın iddiasını ispat edememesinin tek başına iftira suçuna vücut vermeyeceği gözetilmeden, yasal unsurları itibariyle oluşmayan suçtan beraati yerine, mahkumiyetine karar verilmesi,
3-Kabule göre de;
a-)TCK’nın 61. maddesindeki ölçütler ve aynı Kanunun 3. maddesindeki “fiilin ağırlığı ile orantılı ceza verilmesi ilkesi” çerçevesinde, temel cezanın saptanması gerektiği gözetilmeden, dosya içeriğiyle uyumlu olmayan “suçun işleniş şekli, suç kastının yoğunluğu, suç yeri” gibi anılan maddedeki bazı ibarelerin soyut tekrarlanması suretiyle, temel cezaların alt sınırdan uzaklaşılarak ve hakkaniyet ölçülerine uyulmayarak fazla ceza tayini,
b-)Sanığın iftira suçuna konu imzasız dilekçeyi, soruşturma aşamasında kendisinin verdiğini belirtmesinin, iftiradan dönme niteliğinde olmadığının anlaşılması karşısında, koşulları oluşmadığı halde TCK’nın 269. maddesinin uygulanması,
c-)Sanığın iftirasından dönmesinin Cumhuriyet Savcısına suçun bildirilmesinden sonra gerçekleştiği ve bu nedenle cezasında TCK’nın 269/2. maddesi uyarınca indirim yapılması gerektiği halde, anılan maddenin birinci fıkrası gereğince indirim yapılarak eksik ceza tayini,
d-)Tehdit suçunda kurulan hükme ilişkin olarak, Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının uygulanması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık …’in temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 14/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.