Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2013/35457 E. 2016/2232 K. 11.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/35457
KARAR NO : 2016/2232
KARAR TARİHİ : 11.02.2016

MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tehdit
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanık hakkında, “Müştekinin şüphelinin eşi olduğu, olay tarihinde müşteki ile şüpheli arasında oturmuş oldukları ilçemiz Atatürk Mahallesi’ndeki evlerinde ailevi bir mesele nedeniyle tartışma çıktığı, tartışma sırasında şüphelinin, adli emanetin 2010/710 sırasında kayıtlı kuru sıkı tabancasını beline koyarak tabancayı herhangi bir şekilde müştekiye yöneltmeden müştekiyi “seni rahat bırakmayacağım, yattığın yerde rahat yatırmayacağım, bu silah vukuatlı, seni vuracağım, öldüreceğim” şeklinde sözlerle tehdit ettiği iddiası ile kamu davası açılması karşısında, eylemlerinin TCK’nın 106/2-a maddesinde düzenlenen silahlı tehdit suçunu oluşturabileceği, kanıtları değerlendirme ve suçu nitelendirme görevinin asliye ceza mahkemesine ait olduğu gözetilmeden, görevsizlik kararı verilmesi yerine, yargılamaya devamla hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık … ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN başkaca yönleri incelenmeksizin, BOZULMASINA, yargılamanın CMK’nın 7. maddesi de gözetilerek sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın CMUK’nın 323. maddesi uyarınca görevli O Yer Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesine, 11/02/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
5320 sayılı Kanuna 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 6. Madde ile sulh ceza mahkemeleri kaldırılmış, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yirmi gün içinde sulh ceza hâkimliklerinin kurulacağı ve sulh ceza mahkemelerinde görülmekte olan dava dosyalarının bir ay içinde yetkili asliye ceza mahkemelerine devredileceği hükme bağlanmıştır.Yine Geçici 6. Maddenin 6. Fıkrasıyla bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte, sulh ceza mahkemelerince verilen kararlardan Yargıtay incelemesinde olanlar hakkında sadece görev nedeniyle bozma kararı verilememesi bir emredici kural olarak öngörülmüştür.
5235 sayılı Kanunun 10. Maddesinde düzenlenen sulh ceza mahkemelerine ilişkin görev düzenlemesi de, yine 6545 sayılı Kanunla kaldırılmış ve madde başlığı Sulh Ceza Hakimliği olarak değiştirilmiştir.
Geçici 6. Maddenin 6. Fıkrası uyarınca, sulh ceza mahkemelerinden verilen hükümlerin, Yargıtay incelemesinde olanları hakkında sadece görev nedeniyle bozma kararı verilebileceği kabul edilirse, bu görevsizlik kararını verebilecek sulh ceza mahkemesi artık bulunmamaktadır. Söz konusu bozma kararı, sulh ceza mahkemelerindeki dosyaların asliye cezalara kanun gereği devredilmesi nedeniyle asliye ceza mahkemesi önüne gideceğinden bu mahkemenin bir görevsizlik kararı vermesi söz konusu olamayacaktır.
Görevin kamu düzeniyle ilgili olduğu, asliye cezanın bakması gereken bir davaya sulh ceza mahkemesinin bakmasının mümkün olamayacağı söylenebilir ise de, Geçici 6. Maddenin Yargıtay incelemesindeki dosyalarda sadece görev nedeniyle bozma kararı verilemeyeceği hükmü bağlayıcı niteliktedir ve Kanun koyucunun kamu düzenine ilişkin yeni bir düzenlemeyi öngördüğü ve benimsediği kabul edilmelidir.
Sulh ceza mahkemelerinden verilen kararlarda, davanın baştan itibaren sulh ceza mahkemesinde değil asliye ceza mahkemesinde görülmesi gerekiyorsa dava görevsiz mahkemede bitirilmiştir diyerek veya kamu davasının görülmesi sırasında suçun değişen hukuki niteliği nedeniyle verilmesi gereken görevsizlik kararı verilmeden davaya devamla iş sonuçlandırıldığında ve bu hüküm temyiz üzerine Yargıtay’a geldiğinde, Daire sadece görev nedeniyle bozma yapabilecekse, 6545 sayılı Kanunla 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 6. maddenin 6. fıkrası hükmünün hangi nedenle kanunlaştırıldığı sorusunun cevabını vermek mümkün olmayacaktır.
Ancak asliye ceza dışında, ağır cezada görülmesi gereken bir davanın sulh ceza mahkemesinde görülmesi halinde ağır ceza mahkemesine görevsizlik kararıyla dosyanın gönderilmesi için ya da bir başka delil araştırması, tartışılması gereken hukuki konu ile birlikte görev bozması da kabule göre yapılabilir. Zira, kaldırılan sulh cezalar asliye mahkemelerine dönüştürülmüştür ve söz konusu madde, sulh cezalar ile asliye ceza mahkemeleri arasındaki görev ilişkisini düzenlemektedir. Tartışılması gereken sorun varsa tartışmayı yapacak mahkeme asliye ceza olacağından, kabule göre görevsiz mahkemede yargılama yapıldığının hatırlatılmasında da bir sakınca bulunmamaktadır.
Geçici 6. Maddeye benzer olarak, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanuna 17/7/2004 tarih 5232 sayılı Kanunla eklenen Geçici Madde 2 madde hükmünün “Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanuna göre Yargıtayın ilgili ceza dairesinde ve il ağır ceza mahkemesinde açılmış davalar ile Danıştayca itirazen incelenen kararlar, bu Kanunun yürürlüğe girmesini müteakip genel hükümlere göre yetkili ve görevli mahkemelere devredilir.” biçiminde düzenlendiği ve söz konusu dosyaların ilgili tarihlerde bu madde ve Kanun gereği, ceza muhakemesinin genel ilkeleri uyarınca üst görevli mahkemede yargılamaya başlanmış olmakla onlar tarafından sonuçlandırılması gerektiği düşüncesi ileri sürülmeden genel yetkili mahkemelere devredildiği düşünüldüğünde, görev düzenlemesinin Kanun koyucunun bir tercihi olduğu ve son benimsenen hükmün bağlayıcı nitelik arzettiğini tekrarlamaya gerek bulunmamaktadır.
Açıkladığımız nedenlerle sayın çoğunluğun bozma kararına katılamıyor, 5320 sayılı Kanuna 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 6/6. Madde uyarınca sulh ceza mahkemelerinden verilen hükümlerin sadece görev nedeniyle bozmaya konu edilemeyeceğini düşünüyorum.