Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2013/28113 E. 2015/40428 K. 21.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/28113
KARAR NO : 2015/40428
KARAR TARİHİ : 21.12.2015

Tebliğname No : 4 – 2013/253944
MAHKEMESİ : Karşıyaka(Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 30/04/2013
NUMARASI : 2012/915 (E) ve 2013/346 (K)
SUÇLAR : Tehdit, hakaret

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
1-Hakaret suçuna ilişkin kararda öngörülen cezanın nitelik ve niceliğine göre hükmün temyiz edilemez olması,
Nedeniyle Yerel Mahkemece verilen temyiz isteğinin reddine ilişkin karara karşı sanık K.. A.. müdafii ve katılan .. vekili tarafından yapılan itirazın, tebliğnameye uygun olarak REDDİNE, yerel mahkemenin redde ilişkin kararının ONANMASINA,
2-Tehdit suçundan kurulan hükümde ise;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Katılan, maruz kaldığı tehdit ve hakareti ispatlayabilmek amacıyla toplamda 2 dakika 46 saniye olan, dört ses dosyasından oluşan sanığa ait bazı konuşmalarını cep telefonuna kaydedip, soruşturma aşamasında dosyaya ibraz etmiştir. Sanık ise ses kaydındaki kişinin kendisi olduğunu kabul etmekle birlikte, özellikle kendisinin tahrik edilmesi suretiyle konuşturulup, gizli bir düzenekle kayıt yapıldığını, katılanın sözlerinin kayıttan çıkartıldığını, kayıttaki sözleri, orada bulunmayan katılanın babasına sarf ettiğini beyan etmiştir. Mahkeme, ses kaydı yanında katılanın anlatımı ile tanık beyanına dayanarak yüklenen suçların sabit olduğunu kabul ederek mahkumiyet kararı vermiştir.
Ceza Genel Kurulunun 21.06.2011 tarih ve 187/131 sayılı kararında açıklandığı üzere; Kişinin kendisine karşı işlenmekte olan bir suçla ilgili olarak, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda karşı tarafla yaptığı konuşmaları kayda alması halinde kaydın hukuka uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi takdirde kanıtların kaybolması ve bir daha elde edilememesi söz konusu olacaktır. Hukuka uygun böyle bir eylem, bir başkasının özel hayatına müdahale niteliğinde sayılamaz. Çünkü asıl amaç, bir suçla ilgili kaybolma olasılığı bulunan kanıtları, yetkili makamlara sunmak için kaybolmasının önüne geçilmesidir. Şüphesiz ki soruşturma ve kovuşturma işlemlerini yapmakla görevli olanlar, kanıt toplama faaliyetini yasaların izin verdiği şekilde yapacak, bunların dışındaki sivil kişiler ise bahsedilen kanıt elde etme yönteminde öncelikle iyi niyet esasına göre davranacaktır. Olayın şüphelisini/sanığını kışkırtarak, tuzağa düşürerek, iradesini sakatlayarak önceden planlanmış yöntemler, kurgulanmış senaryolar ve kurulmuş düzeneklerle elde edilen kanıtların hukuka uygun olduğu ileri sürülemeyecektir.
Bu açıklamalar ışığında öncelikle, ses kaydının ne zaman, hangi ortamda, hangi şartlar altında yapıldığı, üzerinde teknolojik imkanlarla ekleme-çıkartma olup olmadığı, sözlerin kime hitaben hangi bağlamda söylendiği, öncesinde iradeyi sakatlayan bir durum olup olmadığı konuları taraflara etraflıca açıklattırılarak, gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırıldıktan sonra ses kaydının yasak kanıt olup olmadığının, kanıtlarla yüz yüze gelip doğrudan irtibat kuran mahkemece tartışılması, ses kaydında adı geçen.. ve ..isimli kişilerin kimliklerini tespit edilerek duruşmaya çağrılıp dinlenmesi kanıtın yasak olduğunun kabulü halinde ise dosyadaki diğer kanıtlarla sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekecektir.
Açıklanan incelemeler ve tartışmalar yapılmadan eksik inceleme ve yetersiz gerekçelerle hüküm kurulması,
Kanuna aykırı ve sanık K.. A.. müdafii ve katılan .. vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 21/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.