Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2013/27622 E. 2014/2040 K. 27.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/27622
KARAR NO : 2014/2040
KARAR TARİHİ : 27.01.2014

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-Sanıklara yükletilen hırsızlık eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Cezaların kanuni bağlamda uygulandığı,
Sanıkların sabıka kayıtlarında tekerrüre esas olabilecek eski mahkûmiyet kararları olmasına karşın, TCK’nın 58. maddesinin uygulanmamış ise de, karşı temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,
Anlaşıldığından sanıklar … ve Hasan Deniz müdafiinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
2-Başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan kurulan hükme yönelik temyizde ise;
Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
TCK’nın 268. maddesinde tanımlanan suçun oluşabilmesi için kişinin, işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla başka bir gerçek kişiye ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanması gerekir. Maddede düzenlenen suçta, fail, sadece kimliği hakkında yalan beyanda bulunmamakta, aynı zamanda başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullandığı gerçek kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermek suretiyle iftira suçunu işlemektedir.
Resmi bir belgeyi düzenlemek yetkisine sahip kamu görevlisine yalan beyanda bulunmak suretiyle gerçek bir kişiye ait olmayıp, tamamen uydurma bilgiler veren fail hakkında başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması değil, TCK’nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu oluşacaktır.

Somut olayda; hırsızlık suçundan yakalanan sanık …’un kendisini… olarak tanıtıp, bu isim adına bazı resmi işlemlerin yapılmasının ardından, Ali Atis adında bir kişinin nüfus kaydında bulunmadığının anlaşılması üzerine parmak izlerinin arşiv kaydı ile karşılaştırılması sonucunda sanığın gerçek kimliğinin tespit edilmesi karşısında; Ali Atis adındaki kişinin gerçek kişi olmaması nedeniyle sanığın eyleminin TCK’nın 206/1. maddesinde tanımlanan yalan beyanda bulunma suçunu oluşturacağı gözetilmeden, başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık … müdafiinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 27/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.