Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2013/25774 E. 2015/37850 K. 16.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/25774
KARAR NO : 2015/37850
KARAR TARİHİ : 16.11.2015

Tebliğname No : 4 – 2011/281986
MAHKEMESİ : İstanbul(Kapatılan) Anadolu 10. Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 19/01/2011
NUMARASI : 2008/1055 (E) ve 2011/14 (K)
SUÇLAR : Tehdit, hakaret

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
A)Mahkemece, sanık hakkında hakaret suçundan kurulan beraat hükmünde “sanığın tazminat isteyebileceği bir hal bulunmadığına” yönündeki kararın, CMK’nın 223. maddesine göre hüküm niteliğinde olmadığı ve temyizinin mümkün bulunmadığı,
Anlaşıldığından, sanık E.. K..’nın tebliğnameye aykırı olarak, temyiz davası isteği hakkında bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
B)Tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün temyizine gelince;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanık E.. K..’nın, tanık Ç.. K.. vasıtasıyla iletilmesi kastıyla, katılana yönelik tehdit eylemlerini gerçekleştirmesi şeklinde gelişen olayda, tanık Çağlar’ın aşamalardaki birbiriyle uyumlu beyanlarında diğer sanık Ö.. K..’nın yalnızca sanık Erkan’ın yanında durduğunu, tehdite yönelik bir eylemde bulunmadığını belirtmesi ve sonuç olarak somut olayda tehditin sanıklar tarafından birlikte gerçekleştirilmediğinin sabit olması karşısında, tebliğnamedeki A bendindeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Sanığa yükletilen tehdit eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
TCK’nın 52/4. maddesi uygulanırken, taksit aralığı gösterilmemiş ise de, bu hususun “aylık” aralıklar halinde olacak biçimde infazda dikkate alınması mümkün görüldüğünden bozmayı gerektirmediği,
Sanığın sarfettiği “hapiste yattım, çıktım, karılarını koynundan alırım” şeklindeki sözlerin TCK’nın 106/1-1. cümlesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmemiş ve aynı Kanunun 106/1-2. cümlesi uyarınca hüküm kurulurken, anılan maddede hapis cezası ile adli para cezasının seçenek yaptırım olarak öngörülmesi ve mahkemece hapis cezasının tercih edilmesi karşısında, TCK’nın 50/2. maddesine aykırı olarak hapis cezası, adli para cezasına çevrilmiş ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükümleri etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak,
5275 sayılı Kanunun 108. maddesi göz önüne alındığında, sonuç cezanın adli para cezası olması halinde TCK’nın 58. maddesinin uygulanamayacağı düşünülmeden ve kabule göre de tekerüre esas alınan mahkumiyetin kesin nitelikte olduğu, sanığın adli sicil kaydında, tekerrüre esas olabilecek başka mahkumiyetinin de bulunmadığı gözetilmeden, TCK’nın 58. maddesinin uygulanmasına karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık E.. K..’nın temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye kısmen uygun olarak, TCK’nın 58. maddesinin uygulanmasına dair kısmın, hükümden çıkarılması biçiminde DÜZELTİLMEK ve başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hüküm, bu bağlamda ONANMAK suretiyle 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesi uyarınca davanın esasına, 16/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.