YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/24150
KARAR NO : 2015/40293
KARAR TARİHİ : 17.12.2015
Tebliğname No : 4 – 2011/247214
MAHKEMESİ : Bozkır Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 05/05/2011
NUMARASI : 2010/41 (E) ve 2011/54 (K)
SUÇLAR : Tehdit, hakaret
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
1-Sanık A.. K.. hakkında hakaret suçundan verilen kararda öngörülen cezanın nitelik ve niceliğine göre hüküm tarihi itibariyle hükmün temyiz edilemez olduğu anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca sanık A.. K.. müdafii ile katılan M.. A.. vekilinin tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ İSTEKLERİNİN REDDİNE,
2-Sanık M.. A.. hakkında tehdit ve hakaret, sanık A.. K.. hakkında ise tehdit suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
a)Hakkında beraat ve ceza verilmesine yer olmadığı kararları verilen ve kendisini vekil ile temsil ettiren katılan sanık M.. A.. yararına hükmedilen vekalet ücretinin hazineden değil, sanık A.. K..’dan alınması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı ve katılan sanık M.. A.. müdafiinin temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye uygun olarak, hüküm fıkrasındaki vekalet ücretiyle ilgili bölümden “hazineden” ibaresi çıkartılarak yerine “sanıktan” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLMESİNE ve başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hükümlerin bu bağlamda ONANMASINA,
b)Sanık A.. K.. hakkında tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyize gelince;
Sanığa yükletilen tehdit eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Sanık hakkında daha once kasıtlı suçtan mahkumiyeti bulunması karşısında CMK’nın 231. maddesinin uygulanmaması görüşünü içeren tebliğnameye iştirak edilmemiştir.
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak,
Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “ve diğer siyasi hakları kullanmaktan” ibaresinin iptaline karar verilmiş, ayrıca aynı bentte yer alan “seçme ve seçilme” ehliyetleri ile ilgili olarak da, hükümlünün, hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakılması uygulamasını engelleyici nitelikte iptal kararları verilmiş olması ve doğan boşluk nedeniyle bu hususta yeni bir yasal düzenleme yapılması ihtiyacının ortaya çıkması karşısında, yerel mahkeme hükmünde bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakmaya ilişkin uygulamanın dayanaksız kalması,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık A.. K.. müdafii ile katılan M.. A.. vekilinin temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye aykırı olarak, hükümde TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımdan (b) ibaresinin çıkartılarak DÜZELTİLMEK ve başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hüküm, bu bağlamda ONANMAK suretiyle 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca davanın esasına, 17/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.