YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/22480
KARAR NO : 2014/9751
KARAR TARİHİ : 27.03.2014
Hakaret suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 2.250 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair, … Sulh Ceza Mahkemesinin 28/09/2012 tarihli ve 2012/211 esas, 2012/391 sayılı kararının,…Bakanlığı tarafından yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14/06/2013 gün ve 199332 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında: “Dosya kapsamına göre; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1. maddesinin 2. cümlesinde yer alan “…Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, sanığın üzerine atılı hakaret suçunu müştekinin gıyabında işlemesi ve en az üç kişiyle ihtilat etmemesi karşısında, sanığın eyleminin yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Hakaret suçundan sanık … hakkında yapılan yargılama sonucunda, …. Sulh Ceza Mahkemesinin 28/09/2012 tarihli kararı ile, 2.250 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, yüze karşı verilen ve temyiz edilmeksizin kesinleşen bu karar ile ilgili infaz aşamasında, suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Muhatabının gıyabında gerçekleşen hakaret eyleminde, ihtilat unsurunun oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5237 sayılı TCK’nın “hakaret” başlıklı 125. maddesinde; “ Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.” hükmü yer almaktadır.
Ceza Genel Kurulu’nun 14.10.2008 gün ve 170-220 sayılı kararında da belirtildiği üzere; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda, 765 sayılı Türk Ceza Kanunundaki hakaret ve sövme suçu ayrımı kaldırılmış, hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır.
Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nisbi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşlara yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
Hakaret suçu mağdurun olmadığı veya mağdurun doğrudan vakıf olamayacağı bir şekilde işlendiğinde gıyapta hakaret suçu oluşmaktadır. Ancak gıyapta hakaret suçunun cezalandırılması için, failin mağdur dışında toplu veya dağınık en az üç kişiyle ihtilat ederek bu suçu işlemesi gerekmektedir. Suçun faili ihtilatı bilerek ve isteyerek gerçekleştirmelidir. İhtilat kişilerle birebir görüşerek gerçekleşebileceği gibi, üç veya daha fazla kişiye mektup göndermek, telefon etmek, SMS veya e-mail göndermek suretiyle de gerçekleştirilebilir. Ancak ihtilat unsurunun gerçekleşmesi için, failin sözleri en az üç kişinin duyabileceği bir ortamda ve şekilde söylemesi yeterli olmayıp, muhatapların bizzat anlamaları ve vakıf olmaları lazımdır.
İnceleme konusu somut olayda; sanık …’ın, müştekinin gıyabında, yanında beraat eden diğer sanık … ve tanıklar … ve …’nin bulunduğu ortamda, mağdurla ilgili olarak, … ayında kızlar oruç tutuyor diye yahudilik propagandası yapmış bir insanla ben çalışmam, hastaları kötü muayene ediyor, hastalara hakaret ediyor” şeklinde sözler sarfettiği ve ihtilat unsurunun oluştuğu gerekçesiyle mahkumiyetine karar verilmiştir.
Öncelikli olarak mağdurun gıyabında söylendiği iddia olunan ağır eleştiri niteliğindeki bu sözlerin, somut bir fiil ya da olgu isnat etmek şeklinde olmadığı gibi, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek ağırlıkta sövme fiili olarak kabulü de olanaklı değildir. Bununla birlikte iddia olunan bu sözler beraat eden diğer sanık … tarafından duyulmamış, yalnızca tanıklar … ve … tarafından duyulmuştur. Bu nedenle “fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi” unsuru da somut olayda gerçekleşmediğinden, gıyapta hakaret suçundan sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken, mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1-Hakaret suçundan sanık … hakkında, …. Sulh Ceza Mahkemesinin 28/09/2012 tarihli ve 2012/211 esas, 2012/391 sayılı kararın, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Hükümdeki hukuka aykırılık sanığa verilen cezanın kaldırılmasını gerektirmekle, anılan yasa maddesinin 4-d fıkrası gereğince, sanığın hakaret suçundan BERAATİNE,
3- Hükmolunan cezanın çektirilmemesine, 27.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.