Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2013/18437 E. 2015/39630 K. 09.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/18437
KARAR NO : 2015/39630
KARAR TARİHİ : 09.12.2015

Tebliğname No : 4 – 2011/236865
MAHKEMESİ : Karapınar Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 01/02/2011
NUMARASI : 2008/79 (E) ve 2011/18 (K)
SUÇLAR : Tehdit, yasak silah taşıma, genel güvenliği kasten tehlikeye sokma

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyizde;
Eyleme ve yükletilen suça yönelik ileri sürülen temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanık hakkında aynı dosyada bir suçtan beraat, diğer suçlardan mahkumiyet karar verilmiş olması karşısında, sanık hakkında avukatlık ücreti verilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, katılan A.. K.. vekili ve sanık H.. K.. müdafiinin temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye uygun olarak kararın vekalet ücretine ilişkin bölümünde yer alan “sanık hakkında genel güvenliği kasten tehlikeye sokulması suçundan açılan kamu davasından beraatine karar verilmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesinin 13/5 maddesi uyarınca kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına 1100 TL vekalet ücretinin Hazineden tahsiline” ibaresinin karardan çıkarılması biçiminde DÜZELTİLEREK ve başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA,
2-Diğer hükümlere yönelik temyize gelince;
Sanığa yükletilen tehdit ve yasak silah taşıma eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunlarda öngörülen suç tiplerine uyduğu,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükümleri etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak,
Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “ve diğer siyasi hakları kullanmaktan” ibaresinin iptaline karar verilmiş, ayrıca aynı bentte yer alan “seçme ve seçilme” ehliyetleri ile ilgili olarak da, hükümlünün, hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakılması uygulamasını engelleyici nitelikte iptal kararları verilmiş olması ve doğan boşluk nedeniyle bu hususta yeni bir yasal düzenleme yapılması ihtiyacının ortaya çıkması karşısında, yerel mahkeme hükmünde bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakmaya ilişkin uygulamanın dayanaksız kalması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan A.. K.. vekili ve sanık H.. K.. müdafiinin temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye kısmen uygun olarak, hükümde TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımdan “seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan” ibareleri çıkartılarak DÜZELTİLMEK ve başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hükümler, bu bağlamda ONANMAK suretiyle 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca davanın esasına, 09/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.