Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2012/7585 E. 2012/10804 K. 08.05.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/7585
KARAR NO : 2012/10804
KARAR TARİHİ : 08.05.2012

Görevi kötüye kullanma suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 11.01.2009 tarihli ve 2008/10153 soruşturma, 2009/134 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Alanya 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanınca verilen 23.12.2009 tarihli ve 2009/952-942 değişik iş sayılı kararının Adalet Bakanlığınca 02/08/2011 gün ve 2011/9815/41136 sayılı yazısı ile yasa yararına bozulmasının istenmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13/10/2011 gün ve 2011/273960 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında “Dosya kapsamına göre, 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanunu’nda birlik organında görev yapanların memur gibi cezalandırılacaklarına ilişkin bir düzenleme bulunmadığı ve şüphelinin memur olmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ise de, Manavgat Çevre Koruma Turizm Altyapı Tesisleri Yapma ve İşletme Birliğinin Tüzüğü incelenerek 5355 sayılı Kanun hükümleri uyarınca kamu tüzel kişisi olup olmadığı, görevi ve yükümlülükleri bakımından kamu gücüne ve kanunlarına dayanıp dayanmadığı belirlenerek şüphelinin kamu görevlisi olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği gibi, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar verme üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 14.11.2007 tarihli ve 2007/9636-9375 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini hiç yerine getirmediği, ortada kanuna uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanun’un 160.maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itizarın kabulüne karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Gereği görüşüldü;
5271 sayılı Ceza Yargılama Yasasının 160. maddesinin 1.fıkrasında, “Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar; 2. fıkrasında, “Cumhuriyet Savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.”; 170. maddesinin 2. fıkrasında, ” Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler.”; 173. maddesinin 3.fıkrasında ise “Başkan, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, O Yer Sulh Ceza Hakimini görevlendirebilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder” hükümleri yer almaktadır.

./.
-2-

İncelenen dosyada; şüpheli Hasan Çoşkun’un Manavgat Çevre Koruma Turizm Altyapı Tesisleri Yapma ve İşletme Birliği başkanı, yakınan Mahmut Yücel’in de adı geçen birliğin eski işçisi olduğu, yakınanın vekili aracılığıyla verdiği dilekçe ile “30/11/2006 tarihinde haksız yere işten çıkartıldığını, açtığı dava neticesinde Antalya 1. İdare Mahkemesinin 22/11/2007 tarih ve 2007/1066 esas sayılı kararı ile işten çıkarma işleminin yürütmesinin durdurulmasına karar verildiğini, şüphelinin ise yürütmenin durdurulması kararına uymadığını, kendisini geri işe almadığını, suç tarihli cevabi yazısında da bunu açıkça belirttiğini” iddia ederek görevi kötüye kullanma suçundan şüpheli hakında şikayetçi olduğu ve Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığınca 11/01/2009 tarih ve 2008/10153 soruşturma, 2009/134 nolu kararı ile “adı geçen birliğin kuruluşuna esas 5355 sayılı kanunda birlik organında görev alanların memur gibi cezalandırılacaklarına ilişkin bir kural belirtilmemesi ve şüphelinin memur olmaması karşısında şüphelinin üzerine atılı görevi kötüye kullanma suçunun unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından” şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmektedir. Yakınan vekili takipsizlik kararına, şüphelinin hem Belediye hem de Birlik başkanı olduğu ve bu sıfatından dolayı kendisine verilmiş olan yetkileri olması gerektiği gibi kullanmadığı gerekçesiyle itiraz etmiştir. Manavgat Çevre Koruma Turizm Altyapı Tesisleri Yapma ve İşletme Birliğinin Tüzüğü incelenerek 5355 sayılı Kanun hükümleri uyarınca kamu tüzel kişisi olup olmadığı, görevi ve yükümlülükleri bakımından kamu gücüne ve kanunlarına dayanıp dayanmadığı belirlenerek şüphelinin kamu görevlisi olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği gibi, itiraz merciinin soruşturma eksikliğini gözetmeden verdiği itirazın reddi kararının hukuka aykırı olduğu açıktır.
Somut olayda, C.Y.Y.’nın 160. maddesinin Cumhuriyet Savcısına yüklediği maddi gerçeği araştırma sorumluluğunun gereği, Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığınca yerine getirilmemiştir. Ancak bu durumda soruşturmanın hangi merci tarafından yapılması gerektiği sorunu ortaya çıkmaktadır. Y.C.G.K.’nun, 4.12.2007 tarih ve 2007/247-257 sayılı kararında özetle “Cumhuriyet savcısı tarafından ceza yargılamasının temel hedefi olan maddi gerçeğe ulaşma amacına yönelik olarak gerekli kanıtların toplanmadığı hatta buna teşebbüs bile edilmediği çok açık olarak anlaşılmakta, başka bir anlatımla soruşturma evresinin tamamlanmadığı net bir biçimde tespit edilmekteyse, soruşturma evresi Cumhuriyet Savcısınca tamamlanmalıdır. Aksinin kabulü halinde, soruşturma safhasının asıl yetkilisi olan Cumhuriyet Savcısı varken istisnai yetkili olan sulh ceza hakiminin soruşturmayı yapması sonucuna ulaşılır ki bu C.Y.Y.’nın getirdiği sisteme ve yasanın amacına aykırıdır” denilerek soruşturma eksikliğinin nasıl giderilmesi gerektiği gösterilmiştir. Yapılan açıklamalara göre itiraz merciinin, itirazı kabul edip dosyayı soruşturmayı tamamlaması için Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığına göndermesi hukuka uygun olacaktır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği istem yazısındaki düşünce, yukarıda belirtilen nedenlerle yerinde görüldüğünden, görevi kötüye kullanma suçundan şüpheli … hakkında Alanya 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığınca verilip kesinleşen 23.12.2009 gün ve 2009/952 D.İş – 2009/042 D.İş. Karar nolu kararın, C.Y.Y’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı yasa maddesinin 4-a fıkrası gereğince sonraki işlemlerin yerinde tamamlanmasına, 08.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.