Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2012/36841 E. 2013/6440 K. 07.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/36841
KARAR NO : 2013/6440
KARAR TARİHİ : 07.03.2013

Konut dokunulmazlığını ihlal ve yaralama suçlarından sanık …’ın, 5237 sayılı TCK’nın 116/4, 31/3, 86/2-3-e ve 31/3. maddeleri uyarınca 8 ay ve 4 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına dair Bünyan Asliye Ceza Mahkemesinin 17.06.2010 tarihli ve 2007/100 esas, 2010/65 sayılı kararının, Adalet Bakanlığınca yasa yararına bozulmasının istenmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22.06.2012 gün ve 158958 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında “Kayden 20/06/1988 doğumlu olup, suçun işlendiği 30/03/2006 tarihinde 18 yaşını ikmal etmediği anlaşılan sanık hakkında tayin olunan kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50/3. maddesi uyarınca anılan maddenin 1. fıkrası bentlerindeki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin zorunlu olduğu gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmiş bulunulmasında isabet görülmemiştir.” denilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

I-Olay:
Sanık … hakkında, konut dokunulmazlığını ihlal ve yaralama suçlarından açılan kamu davasında, Bünyan Asliye Ceza Mahkemesi’nin 17/06/2010 tarihli kararı ile sonuç olarak 8 ay ve 4 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, sabıkalı kişiliği ve suç işleme eğilimi dikkate alınarak TCK’nın 50. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verildiği, yoklukta verilen kararın tebliğ edilerek temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, infaz aşamasında TCK’nın 50/3. maddesindeki seçenek yaptırımların uygulanması zorunluluğuna uyulmaması nedeniyle, Kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Suç tarihinde 18 yaşından küçük olan ve daha önce hapis cezasına mahkum edilmeyen sanık hakkında, hükmolunan kısa süreli hapis cezalarının TCK’nın 50/3. maddesi uyarınca, aynı Kanunun 50/1. maddesinde belirtilen seçenek yaptırımlara çevrilmesi zorunluluğunun gözetilmemesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50. maddesinin 1. fıkrasında “Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre; a) Adlî para cezasına, b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine, c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye, d) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya, e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya, f) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya, çevrilebilir.” 2. fıkrasında “Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez.” 3. fıkrasında ise “Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.” hükümleri yer almaktadır.
İncelenen somut olayda; anılan Kanun hükümleri dikkate alınarak yapılacak değerlendirmeye göre, 30/03/2006 günlü suç tarihinden önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş ve suç tarihinde 18 yaşından küçük olan sanığa, 5237 sayılı TCK’nın 116/4, 31/3, 86/2-3-e ve 31/3. maddeleri uyarınca verilen 8 ay ve 4 ay hapis cezalarının, TCK’nın 50/3. maddesindeki amir hüküm gereğince, anılan maddenin 1. fıkrasında belirtilen seçenek yaptırımlardan birisine çevrilmesi zorunludur. Mahkemenin seçenek yaptırımların uygulanmasına yer olmadığına ilişkin kararının, yapılan açıklamalar ışığında hukuka uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Konut dokunulmazlığını ihlal ve yaralama suçlarından sanık … hakkında, Bünyan Asliye Ceza Mahkemesinin 17.06.2010 tarihli ve 2007/100 esas, 2010/65 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca kanun yararına BOZULMASINA,
2- Karardaki hukuka aykırılık sanığa daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmekle, aynı yasa maddesinin 4-d fıkrası uyarınca, dosyadaki belge ve bilgiler ile sanığın kişisel, sosyal ve ekonomik durumu da gözetilerek,
a- Sanığa konut dokunulmazlığını ihlal suçundan TCK’nın 116/4 ve 31/3 maddeleri uyarınca verilen 8 ay hapis cezasının, TCK’nın 50/1-a, 52/2 maddeleri uyarınca günlüğü takdiren 20 TL’den paraya çevrilerek, sanığın 4.800,00 TL adli para cezasıyla CEZALANDIRILMASINA,
b- Sanığa yaralama suçundan TCK’nın 86/2-3-e ve 31/3 maddeleri uyarınca verilen 4 ay hapis cezasının, TCK’nın 50/1-a, 52/2 maddeleri uyarınca günlüğü takdiren 20 TL’den paraya çevrilerek, sanığın 2.400,00 TL adli para cezasıyla CEZALANDIRILMASINA,
3- TCK’nın 52/4 maddesi gereğince adli para cezalarının aylık 24 eşit taksitler halinde ödenmesine, taksitlerden birisinin süresinde ödenmemesi durumunda geri kalan kısmının tamamının tahsil edileceğinin bildirilmesine, kararın diğer yönlerinin olduğu gibi bırakılmasına, 07.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.