YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/28230
KARAR NO : 2013/18051
KARAR TARİHİ : 06.06.2013
İmar kirliliğine neden olma suçundan sanık … hakkında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine dair, İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 01/05/2008 tarih ve 2007/295 esas, 2008/263 karar sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 06/06/2012 gün ve 2010/17591 esas, 2012/13890 sayılı kararıyla;
“Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanığın savunması, dosyaya yansıyan ekonomik ve şahsi halleri gözetilerek, TCK’nın 52/4 maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,
Yasaya aykırı ve sanık …’ün temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, ” karar verilmiştir.
I- İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27/08/2012 gün ve 2008/226789 sayılı yazısı ile;
“Adli para cezasının taksitlendirilmesi ise 5237 sayılı TCY’nın 52/4. madde ve fıkrasında, “Hâkim, ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde bulundurarak, kişiye adlî para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceği belirtilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
5237 sayılı TCY’nın 52/1. maddesi uyarınca doğrudan hükmedilen adli para cezasının aynı maddenin 4. fıkrası hükmüne göre taksitlendirilebileceği hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.
Bununla birlikte; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirleri İnfazı Hakkında Kanun’un 106. maddesinin 6.fıkrasındaki; “Hükümde, adlî para cezası takside bağlanmamış ise, bir aylık süre içinde adlî para cezasının üçte birini ödeyen hükümlünün isteği üzerine geri kalan kısmının birer ay ara ile iki eşit taksitte ödenmesine izin verilir. İlk taksidin süresinde ödenmemesi hâlinde, verilen ikinci takside ilişkin izin hükümsüz kalır.” şeklindeki anlatım dolaylı olarak 5237 sayılı TCY’nın 52/4. maddesindeki taksitlendirme yetkisine işaret etmektedir.
5237 sayılı TCY’nın 50/1-a maddesi gereğince hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi sonucu hükmedilen adli para cezasının ne şekilde infaz edileceği ise 5275 sayılı CGTİHY’nın 109. maddesindeki, “Kısa süreli hapis cezası yerine Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesine göre hükmedilen seçenekli yaptırımların infazında uygulanacak rejim, tüzükte gösterilir.” biçimindeki hükmün yollamasıyla “Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük”ün 51. maddesinin 1. fıkrasında 7 bent halinde gösterilmiştir. Maddenin ( c ) bendindeki; “Hükümde, adlî para cezası takside bağlanmamış ise, otuz günlük süre içinde adlî para cezasının üçte birini ödeyen hükümlünün isteği üzerine geri kalan kısmının birer ay ara ile iki eşit taksitte ödenmesine imkân sağlanır. İlk taksitin süresinde ödenmemesi hâlinde, durum mahkemeye bildirilir. Cumhuriyet savcısının talebi üzerine mahkemece, kısa süreli hapis cezasının kısmen infazına
karar verilir ve bu karar derhâl infaz edilir” ve ( d ) bendindeki; “ Hükümde adlî para cezası takside bağlanmış ise kararda belirtilen süreye göre infaz edilir. Otuz gün içinde ilk taksitin ödenmemiş olması hâlinde, durum mahkemeye bildirilir, kararda yer almamış olsa bile Cumhuriyet savcısının talebi üzerine hükmü veren mahkemece kısa süreli hapis cezasının tamamen infazına, sonraki bir taksitin ödenmemiş olması hâlinde ise kısmen infazına karar verilir ve bu karar derhâl infaz edilir” biçimindeki düzenlemede taksitlendirmeden açıkça söz edilmektedir.
Bu itibarla;
Kısa süreli hapis cezası yerine hükmedilen adlî para cezasının taksitlendirilmesinin olanaklı olmasına karşın sanığın lehe hükümlerin uygulanmasına ilişkin herhangi bir talebinin olmaması ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirleri İnfazı Hakkında Kanun’un 106. maddesinin 6.fıkrasındaki; “Hükümde, adlî para cezası takside bağlanmamış ise, bir aylık süre içinde adlî para cezasının üçte birini ödeyen hükümlünün isteği üzerine geri kalan kısmının birer ay ara ile iki eşit taksitte ödenmesine izin verilir hükmünden de sanığın yararlanabilmesi karşısında, Yerel mahkemece TCK 52/4 maddesinin değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmadığından, Yüksek Dairenizce yerel mahkeme hükmünün bozulmasında isabet bulunmamaktadır.
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 06/06/2012 gün ve 2008/226789 Esas, 2012/13890 Karar sayılı kararının BOZULMASI ve yerel Mahkeme kararının ONANMASI, Yüksek Daireniz aksi kanaatte ise dosyanın Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi, itirazen arz ve talep olunur.” isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:
II- KARAR
Sanığın dosyaya yansıyan şahsî, ekonomik ve ailevi durumu göz önünde bulundurarak,
Dairemizin 06/06/2012 gün ve 2010/17591 esas, 2012/13890 sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazları yerinde görülmediğinden, 6352 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanunun 308. maddesinin 3. fıkrası gereğince itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 06.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.