Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2012/28212 E. 2014/996 K. 16.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/28212
KARAR NO : 2014/996
KARAR TARİHİ : 16.01.2014

Hakaret ve yaralama suçlarından sanık …’nin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1 ve 86/2. maddeleri uyarınca 6 ay ve 4 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, TCK’nın 58/6. maddesine göre cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve aynı kanunun 51/1. maddesi uyarınca cezalarının ertelenmesine dair, (Akhisar 2. Asliye Ceza) Mahkemesinin 28.06.2011 tarihli ve 2011/62-157 sayılı kararının, Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.03.2012 gün ve 82026 sayılı tebliğnamesiyle Dairemize gönderilen dosya ile ilgili,
Dairemizin 24.04.2012 gün ve 2012/9868 esas, 2012/9686 sayılı kararıyla;
” …Gereği görüşüldü;
1- Sanığın adli sicil kaydındaki Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinin 15.07.2004 tarihli ve 2004/90-167 sayılı kararına konu doğrudan verilen 216,73 Türk Lirası adli para cezasının, 1412 sayılı CYY’nın 305/1-son maddesi uyarınca kesin hüküm niteliğinde bulunması nedeniyle tekerrüre esas alınamayacağı ve TCY’nın 58. maddesi uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
2- Sanık hakkında verilen hapis cezaları ertelenmesine karşın, TCY’nın 51/3. maddesi uyarınca denetim süresi belirlenmemesi,
Yasaya aykırı görüldüğünden, 5271 sayılı CYY’nın 309. maddesi uyarınca; Akhisar 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 28.06.2011 tarihli ve 2011/62-157 sayılı kararının belirtilen nedenlerle ve (2) nolu bentteki neden yönünden aleyhe sonuç doğurmamak üzere, YASA YARARINA BOZULMASINA, anılan yasa maddesinin 4/d fıkrasına göre, yukarıda açıklanan (1) nolu bentteki hukuka aykırılık, hükmün Yargıtay tarafından düzeltilmesini gerektirmekle;
T.C.Y.’nın 58. maddesi gereğince sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejimi ile cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kısımların hükümden ÇIKARILMASINA, ” karar verilmiştir.
I- İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10/07/2012 tarihli kararı ile Dairemize gönderilen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13/06/2012 gün ve 2012/82026 sayılı yazısı ile;
“…İnceleme konusu dosyada, 5237 sayılı Kanun’un 58. maddesinin uygulanmasına esas alınan Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinin 15.07.2004 tarih ve 2004/90-167 sayılı kararı ile sanık hakkında 765 sayılı TCK nun 456/4, 51/1 ve 59. maddeleri uyarınca doğrudan 216.739.000 lira ağır para cezası tayin edildiği ve bu cezanın 24.12.2004 tarihinde infaz edildiği, ikinci suçun ise 02.09.2005 tarihinde işlendiği anlaşılmıştır.
Doğrudan tayin olunan adli para cezasının, 15.07.2004 tarihinde hükmedilmesi ve 1412 sayılı Kanun’un 305. maddesindeki temyiz edilebilirlik miktarının bu tarihten sonra 21.07.2004 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5219 sayılı Yasayla 2.000,00 Türk lirasına yükseltilmesi nedeniyle temyiz yeteneği mevcut olup, tekerrür uygulamasına esas alınması da yerindedir.
Bu nedenle, Özel Dairece, haklı nedene dayanmayan (1) numaralı bozma isteminin reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde talebin kabulü ile tekerrür uygulamasına ilişkin düzenlemelerin karardan çıkartılmasında isabet bulunmamaktadır.

2- Ertelemenin yasal sonucu olmasından dolayı zorunlu olarak hükmedilmesi gereken denetim süresinin aleyhe değiştirme yasağına konu olup olamayacağına ilişkin uyuşmazlık konusunun incelenmesinde;
5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 326. maddesinin son fıkrası, “Hüküm yalınız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 291. madde de gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmişse yeniden verilen hüküm, evvelki hükümle tayin edilmiş olan cezadan daha ağır olamaz” şeklinde düzenlenmiş olup, mevzuatımızda bu madde haricinde ‘aleyhe değiştirme yasağı’ nı düzenleyen başka bir düzenleme mevcut değildir.
Aleyhe değiştirme yasağı cezalar ile ilgili olup, cezalar da 5237 sayılı Kanun’un 45. maddesinde, hapis ve adli para cezaları olarak sayıldığından, cezalar arasında yer almayan güvenlik tedbirleri ile diğer müesseseler bu kapsamda değerlendirilmemektedir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun hapis cezasının ertelenmesini düzenleyen 51. maddesinin 3. fıkrasında; cezası ertelenen hükümlü hakkında, mahkum olunan ceza süresinden az olmamak koşuluyla, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere bir denetim süresi belirleneceği hükmüne yer verilmiştir. Bu fıkra gereğince mahkemece bir deneme süresinin belirlenmesi zorunlu olup, bu sürenin belirlenmemesi yada eksik belirlenmesi, denetim süresi, ertelemenin yasal sonucu olduğundan, aleyhe bozma yasağı kapsamında değerlendirilemeyecektir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 06.04.2010 gün ve 2010/4-71-76 ile 11.05.2010 gün ve 2010/4-87-112 sayılı kararlarında da, ertelemenin yasal sonucu olmasından dolayı zorunlu olarak hükmedilmesi gereken ‘denetim süresi’ne ilişkin hatalı uygulamaların aleyhe değiştirme yasağına konu olamayacağı kabul edilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalara göre, somut olaya bakıldığında, sanık … hakkında tayin olunan 6 ay ve 4 ay süreli hapis cezaları 5237 sayılı Kanun 51. maddesinin 1. fıkrası gereğince ertelendiği halde aynı maddenin 3. fıkrası gereğince bir yıldan az olmamak üzere denetim süresi belirlenmemesi yasaya aykırıdır. Bu nedenle Özel Dairenin, hapis cezalarının ertelenmesine rağmen TCY’nın 51/3. maddesi uyarınca denetim süresi belirlenmemesi nedenine dayanan bozma istemini kabul edip hükmü bozması yerinde ise de, denetim süresi belirlenmemesinin ‘aleyhe bozma yasağı’ kapsamında kalmadığı gözetilmeden, hükmü “aleyhe sonuç doğurmamak üzere” bozmasının hukuka aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.
Sonuç ve istem: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 24.04.2012 gün ve 2012/9868-9686 sayılı kararının kaldırılması, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteminin (1) numaralı bozma nedeni yönünden reddine, (2) numaralı bozma nedeni yönünden ise yerel Mahkeme kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi gereğince bozulmasına karar verilmesi, itirazen arz ve talep olunur.” isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
II- KARAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz gerekçeleri yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,
Dairemizce verilen 24.04.2012 gün ve 2012/9868 esas, 2012/9686 karar sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
Akhisar 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 28.06.2011 tarih ve 2011/62-157 karar sayılı hükmün yeniden incelenmesi sonucu:

a- Mahkemece tekerrüre esas alınan ilamın, hüküm tarihinde kesin olup olmadığı hususuna yönelik;
Mahkemece, sanık hakkında Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinin 15.07.2004 tarih ve 2004/90-167 sayılı kararı ile yaralama suçundan, 765 sayılı TCK’nın 456/4, 51, 59. maddeleri uyarınca doğrudan verilen ve 24.12.2004 tarihinde infaz edilen, 216.739.000 TL adli para cezasına ilişkin hüküm, TCK’nın 58. maddesi uyarınca tekerrüre esas alınmıştır.
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8. maddesinin 1. fıkrasında “Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca Resmi Gazetede ilan edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322. maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ila 326. maddeleri uygulanır.” hükmüne yer verildiği, 5219 sayılı Kanun ile değişik 1412 sayılı CMUK’nın 305/2 maddesinde (Anayasa Mahkemesinin 23/07/2009 tarihli ve 2006/65 E., 2009/114 K. sayılı iptal kararı öncesi) “İki milyar liraya kadar (iki milyar dahil) para cezalarına dair olan hükümler, temyiz olunamaz.” Aynı kanun maddesinin son fıkrasında ise “Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz. Ancak haklarında 343. madde hükümleri dairesinde Yargıtay’a başvurulabilir.” hükümleri yer almaktadır.
1412 sayılı Kanunun “Temyizi kabil olan ve olmayan hükümler” başlıklı 305. maddesinin bir numaralı bendindeki “iki milyon” ibaresi, 5219 sayılı Kanunun 3/B maddesi ile “iki milyar” olarak değiştirilmiştir. Aynı Kanunun 15. maddesine göre bu değişikliğin kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir. 5219 sayılı Kanun 21/07/2004 tarih ve 25529 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiğinden, sabıkadaki ilamın hüküm tarihi olan 15.07.2004 tarihinde, doğrudan verilen 216.739.000 TL para cezasına ilişkin bu hükmün kesin olmadığı, aynı zamanda hükmün ceza kararnamesi ile verilmediği ve infazı üzerinden de 3 yıllık sürenin geçmemesi nedeniyle tekerrüre esas olduğu belirlenmiştir.
b- Cezası ertelenen sanık hakkında denetim süresi belirlenmemesinin kazanılmış hakka konu olup olmayacağına yönelik;
5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinin 3. fıkrasında “Cezası ertelenen hükümlü hakkında, 1 yıldan az, 3 yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı mahkum olunan ceza süresinden az olamaz” hükmüne yer verilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 11.05.2010 tarih ve 4/87-112 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; aleyhe değiştirme yasağı münhasıran “cezalar” ile ilgili olup; cezalar da 5237 sayılı TCK’nın 45. maddesinde; hapis ve adli para cezaları olarak sayıldığından, cezalar arasında sayılmayan güvenlik tedbirlerinin ve diğer müesseselerin bu kapsamda değerlendirilemeyeceği kabul edilmektedir.
Bu nedenle ertelemenin yasal sonucu olmasından ötürü zorunlu olarak hükmedilmesi gereken “denetim süresi”ne ilişkin hataların, infaz aşamasında ve 5275 sayılı Kanun hükümleri uyarınca düzeltilmesi mümkün olduğundan, bu husus “aleyhe değiştirme yasağına” konu oluşturmayacaktır.
Ayrıca Kanun yararına bozma yoluna başvurulması için hukuka aykırılığın başka bir yol ile giderilmesine imkan bulunmaması gereklidir. Hukuka aykırılığın olağan kanun yolları ile denetlenip giderilmesi imkanının bulunması durumunda Kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacaktır.

5275 sayılı İnfaz Kanunu’nun “Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama” başlıklı 98. maddesinde; “Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.” hükmüne yer verilmiş, aynı Kanunun 101. maddesinde de duruşma yapılmaksızın verilecek bu kararlara karşı itiraz yolunun açık olduğu düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen Ceza Genel Kurulu kararında da açıklandığı üzere, denetim süresinin mahkûmiyetin yasal sonucu olması, kazanılmış hakka konu olmaması ve infaz aşamasında bu konuda karar alınma olanağının bulunması karşısında, bu hususa yönelik talebin kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi olanaklı görülmemiştir.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, Mahkemece tekerrüre esas alınan ilamın hüküm tarihinde kesin olmaması ve denetim süresi belirlenmemesine yönelik hukuka aykırılığın, infaz sırasında alınacak kararla giderilebilecek nitelikte bulunması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK’nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 16.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.