Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2012/28166 E. 2013/28403 K. 14.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/28166
KARAR NO : 2013/28403
KARAR TARİHİ : 14.11.2013

Tehdit suçundan sanık … hakkında yapılan yargılama sonunda beraatine, adli emanetteki ruhsatlı silahın müsaderesine dair, … 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 22.10.2007 tarih ve 2007/99 esas, 2007/539 karar sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 27/03/2012 gün ve 2010/8145 esas, 2012/7162 sayılı kararıyla;
“Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanığın katılana, tartışma sırasında ruhsatlı silahını gösterme biçimindeki eyleminin, silahın öldürücü özelliği nedeniyle herhangi bir söz söylenmese bile ağır ve haksız zarara uğratmayı bildirme niteliğinde olması karşısında, eylemin silahlı tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden, hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek, sanık hakkında açılan kamu davasının şikayetten vazgeçme nedeniyle düşürülmesine karar verilmesi,
Yasaya aykırı sanık …’in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken karşı temyiz olmadığından CMK.nun 326/son maddesinin gözetilmesine, ” karar verilmiştir.
I- İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10/07/2012 tarihli kararı ile Dairemize gönderilen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 31/05/2012 gün ve 2008/102023 sayılı yazısı ile;
“….Mahkemenin hukuksal tavsifine göre, basit tehdit suçundan(TCK m. 106/1-2.cümle) vaki şikayetten vazgeçme nedeni ile düşme kararı vermiş, ancak sanık, Beraat etmesi gerektiği kanaatinde ise,temyiz kanun yolu denetiminde koşulları varsa sanığın beraat etmesini gerektirir sebepler varsa salt bu noktadan sanık lehine bozma yapılabilir.Yoksa suçun hukuksal tanısı(Tehdit) aynı olmak koşulu ile bunun nitelikli halinin gerçekleştiği(TCK 106/2-a) ve bu nedenle düşme kararı verilmemesi gerektiğinden bahisle bozma yapılmamalıdır.
Kanun yolu muhakemesinde sanık lehine başvuru olması halinde suçun hukuksal tavsifinin değiştirilmesi hali ayrık olmak üzere, aynı suçun fiile bağlı artırım nedeni ile sanık aleyhine bozma yapılması, “Reformatio in Peius”ilkesine uygun düşmeyecektir.
…. Düşme kararının verilmesi halinde, suçun haksızlık içeriğine bir etkisi olmadığından hukuki niteliği güvenlik tedbiri olarak kabul edilen müsadereye hükmedilmemelidir. Çünkü müsadereye hükmetmek için varlığı sübut bulmuş ve tipik bir fiilin varlığı gerekir.
Somut olaya gelince; Sanığa ait silahın zati demirbaş silah niteliğinde olduğu, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Yönetmeliğin 2.maddesinin (n) bendinde 29/12/1999 tarih ve 23921 sayılı RG’ de yayımlanan değişiklikle birlikte ve ayrıntıları YCGK’nun 07/05/2002 gün ve 4/116-245 sayılı kararında da belirtildiği üzere, bu nevi silahların suçta kullanılması halinde devlet malı sayılmaması da gözetilerek müsaderesi gerektiği, ancak somut olayda kabule göre, sanık hakkında düşme kararı verilmesine rağmen bizatihi taşınması veya bulundurulması suç teşkil etmeyen ve sanık adına ruhsatlı silahın müsaderesine hükmedilmesi yasaya aykırıdır.
Sonuç ve istem : Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 27/03/2012 gün ve 2010/8145 esas, 2012/7162 karar sayılı Bozma kararı kaldırılarak, Yerel Mahkemenin;
1-Tehdit suçuna yönelik Düşme hükmünün ONANMASINA,
2-Müsadereye ilişkin hükmünün BOZULMASINA,
Karar verilmesi, itirazen arz ve talep olunur.” isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:
II- KARAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz gerekçeleri yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,
İncelenen dosya içeriğine göre, sanık … hakkında tartışma sırasında mağdur …’a ruhsatlı silahını doğrulttuğu için silahla tehdit suçundan kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda eylemin basit tehdit suçunu oluşturduğu ve mağdurun şikayetten vazgeçtiği gerekçesiyle düşme kararı verilerek, suçta kullanılan sanık adına ruhsatlı silahın müsadere edildiği, kararın sanık tarafından eylem nedeniyle düşme değil beraat kararı verilmesi ve ruhsatlı silahının iade edilmesi talebiyle temyiz edildiği anlaşılmakla,
Dairemizce verilen 27/03/2012 gün ve 2010/8145 esas, 2012/7162 karar sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
… 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 22.10.2007 tarih ve 2007/99 esas, 2007/539 karar sayılı hükmün yeniden incelenmesi sonucu;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanığın tartıştığı mağdur …’a silah teşhir etmesi şeklindeki eylemi silahla tehdit suçunu oluşturmasına karşın, herhangi bir tehdit sözü söylenmediği gerekçesiyle basit tehdit olarak kabul edilip, şikayetten vazgeçme nedeniyle düşme kararı verilmiş ise de; aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 18.12.2012 tarih ve 2012/4-157 esas, 2012/1858 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanık hakkında düşme kararı verilmesi nedeniyle, suça konu ruhsatlı silahın kasıtlı suçun işlenmesinde kullanılma şartının henüz gerçekleşmediği ve ruhsatlı olması nedeniyle üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımının da bizatihi suç oluşturmaması karşısında, sanığa iadesi yerine müsaderesine karar verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık …’in temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğname ve itiraz yazısına uygun olarak, “hüküm fıkrasının müsadere ile ilgili kısmının hüküm metninden çıkarılarak yerine, “emanetin 2006/342 sırasında kayıtlı bir adet CZ -75 marka 3453 E seri nolu tabanca ile eklerinin sanığa iadesine” biçiminde DÜZELTİLMEK ve başkaca yönleri kanuna uygun bulunan hüküm, bu bağlamda ONANMAK suretiyle 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca davanın esasına, 14.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.