Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2012/28154 E. 2013/24805 K. 03.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/28154
KARAR NO : 2013/24805
KARAR TARİHİ : 03.10.2013

Görevi yaptırmamak için direnme suçundan sanık … hakkında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine dair, Kadıköy 5. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18/12/2007 tarih ve 2007/517 esas, 2007/865 karar sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 08.03.2012 … ve 2010/3054 esas, 2012/5510 sayılı kararıyla;
“Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanık …’ın yakınan zabıta memurlarının kendisini darp ettiğini savunması; tanık … …’ın da zabıta memurlarının sanığı darp ettiklerini beyan etmesi karşısında, hükümde sanık lehine haksız tahrik hükümlerinin tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı ve sanık …’ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA,” karar verilmiştir.
I- İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10/07/2012 tarihli kararı ile Dairemize gönderilen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16/04/2012 … ve 2008/60540 sayılı yazısı ile;
“Bilindiği üzere haksız tahrik ceza sorumluluğun azaltan bir neden olarak 5237 sayılı TCK’nın 29. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeyle sanığın, suçu haksız bir eylemin doğurduğu öfke veya elemin etkisi altında kalınarak işlenmesi halinde sanığa verilen cezanın tahrik nedeniyle belli oranda indirimi söz konusu olmaktadır.
Bu durumun dışında sanık ile müştekilerin karşılıklı haksız davranışlarda bulunması halinde, sanığın müşteki ile birbirlerine yönelik haksız tahrik oluşturan davranışların birbirlerine karşı orantılı ve ölçülü bir şekilde olmalı, söz konusu eylemlerde öncelik ve sonralık durumları ile birbirlerine etki ve tepki şeklinde gelişip gelişmediği gözönüne alınmalı ve etki- tepki arasında denge olmalı ve davranışlarda açık bir oransızlık bulunmamalı, sanığın, başlangıçtaki haksız davranışına gösterilen tepkinin, aşırı ve açık bir oransızlık şekilde olduğunun saptanması halinde, sanık hakkında haksız tahrik hükümleri uygulanması sağlanmalıdır.
Somut olayda, sanık …’ın … alt geçitinde girişi kapatacak şekilde tezgah açmak suretiyle kitap satışı yaptığı sırada, Kadıköy Belediyesi zabıta memuru olan müştekiler … … ve … …’ın sanığın tezgahını kaldırması konusunda uyarıda bulundukları ancak sanığın görevlilere karşı gelerek elinde bulunan sustalı bıçak ile üzerlerine yürüdüğü ” bana kimse yaklaşamaz, ben devlet memuru falan tanımam, adamı yatağından alırım, kralı beni buradan alamaz, hepinizi doğrarım” diyerek saldırdığı ve müşteki … …’nın elinden bıçakla yaralandığı ve sanık etkisiz hale getirilerek karakola götürüldüğü ve olayda ilk haksız hareketin sanık tarafından başlatıldığı zabıta memuru olan müştekiler ve düzenlenen suç tutanağı diğer dosya kapsamından anlaşıldığı, daha sonra sanığın savunmasında sözü edilen ve tanık … …’ın anlatımları sonucunda sanığa darp edildiğinin, kabul edilmesi durumunda bile müştekinin kendisine bıçak çekilmesi durumunda gösterdiği davranışın tepkide aşırılık yada açık bir oransızlık şeklinde yorumlanamayacağı, olayda zabıta memuru olan müşteki … …’nın bıçakla yaralandığına ilişkin Kadıköy Adlı Tıp Şube müdürlüğünün raporu gözönüne alındığında, sanığın haksız tahrik hükümlerinden yararlanamayacağı kabul edilmelidir.

Ayrıca görevli zabıta memurlarının olayda düzenledikleri 15.04.2007 tarihli tutanağına ve anlatımlarına itibar edilmesi gerekmektedir.
Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, sanık … hakkında yakınan zabıta memurlarının kendisini darp ettiğine yönelik savunması ile tanık … …’ın anlatımları gözönüne alınarak sanık hakkında TCK’nın 29. maddesinde yazılı tahrik hükümlerinin uygulanmasının karar yerinde tartışılmasına ilişkin, Yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 08.03.2012 tarih ve 2010/3054 E- 2012/5510 K. sayılı bozma ilamının hukuka aykırı olduğu ve itirazen yapılan inceleme sonucunda bozma kararının kaldırılarak Kadıköy 5 Asliye Ceza Mahkemesinin 18.12.2007 tarih ve 2007/517 E. -865 K. sayılı ilamıyla verilen hükmün onanmasına karar verilmesi, itirazen talep ve arz olunur.” isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:
II- KARAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz gerekçeleri yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,
Dosyanın incelenmesinde, sanığın haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlediğine yönelik savunmasının bulunmadığı, isnad edilen suçu işlemediğini belirttiği ve ilk haksız hareketin mağdurlardan kaynaklanmadığı anlaşıldığından,
Dairemizce verilen 08.03.2012 … ve 2010/3054 esas, 2012/5510 karar sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
Kadıköy 5. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18/12/2007 tarih ve 2007/517 esas, 2007/865 karar sayılı hükmün yeniden incelenmesi sonucu;
Sanığa yükletilen görevi yaptırmamak için direnme eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı; böylece olaylara ilişkin sorunlarda gerekçenin yeterli bulunduğu,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Cezanın yasal bağlamda uygulandığı,
Koşulları bulunmasına karşın TCK’nın 58. maddesi gereğince tekerrür hükümleri uygulanmamış ise de, karşı temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,
Anlaşıldığından, sanık …’ın ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 03.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.