Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2012/28123 E. 2013/17821 K. 06.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/28123
KARAR NO : 2013/17821
KARAR TARİHİ : 06.06.2013

Başkasına ait kimlik bilgilerini kullanma suçundan sanık … hakkında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine dair, İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 11.07.2007 tarih ve 2006/804 esas, 2007/359 karar sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 12.12.2011 gün ve 2009/28947 esas, 2011/23707 sayılı kararıyla;
“Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanığın 25.11.2006 tarihinde esrar kullanma suçu ile ilgili olarak gözaltına alındığında, komşusuna ait kimlik bilgilerini verdiğinden bahisle dava açıldığı, gözaltına alındığı aynı gün mağdur hakkında herhangi bir soruşturma işlemi de yapılmadan poliste alınan ifadesinde iftira suçundan döndüğü gözetilerek hakkında TCY’nın 269/1. maddesinin uygulanması gerekirken, yetersiz gerekçe ile uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Yasaya aykırı ve sanık … müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA,” karar verilmiştir.
I- İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10/07/2012 tarihli kararı ile Dairemize gönderilen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07/02/2012 gün ve 2007/205897 sayılı yazısı ile;
“5237 sayılı TCK.nun 269.maddesinde, iftiradan dönmenin safhalarına göre cezadan belli oranlarda indirimler yapılacağı hususunda düzenlemeler getirilmiştir.
İftiradan dönmek, failin gerçeği açıklaması, başka deyişle mağdura yüklediği hukuka aykırı fiilin gerçekte olmadığını itiraf etmesidir. İftiradan dönme olgusunun varlığı için, failin ifadesinin bu anlama gelecek biçimde açık ve anlaşılır olması gerekir. İftiradan dönme iradi olmalıdır. Gerçeğin bilimsel olarak ya da sanığın katkısı olmaksızın ortaya çıkmasından sonra, sanığın rücu etmesinin soruşturmayı yönlendirmede katkısının olduğu düşünülemeyeceğinden etkin pişmanlıktan yararlandırılmayacağı düşünülmektedir.
TCK’nın 268. maddesinde düzenlenen başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçu, soyut tehlike suçu olup, failin kendisini, işlediği bir suç nedeniyle soruşturma ve kovuşturma yapılmasından kurtarmak özel amacına bağlı, olarak başkasına ait oluşumunda bir etkisi olmayıp ancak etkin pişmanlık hükmünü düzenleyen TCK’nın 269. maddesine göre indirim oranının belirlenmesinde ölçüt alınması söz konusudur.
Bu açıklamalar karşısında somut olay değerlendirildiğinde; Sanığın, başka suçlardan arandığı için yanında kimlik taşımadığı ve polis tarafından yakalanınca başkasına ait kimlik bilgilerini verdiği, sanığın gerçek kimliğinin görevlilerce belirlenmesinden sonra sanığın beyanından döndüğünün anlaşılması karşısında, gerçeğin sanığın beyanı ile ortaya çıkmayıp, inceleme sonucunda açıklığa kavuşması nedeniyle, sanığın 5237 sayılı Kanunun 269. maddesinde yer alan etkin pişmanlıktan yararlandırılmasının mümkün olmadığı kanaatindeyiz.
Nitekim; Yüksek Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 22.12.2008 tarih ve 2008/18649-22352, keza 09.11.2009 tarih ve 2009/3332 esas, 2009/18115 sayılı kararlarında da bu doğrultuda hükümlerin bozulmasına karar verilmiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 12.12.2011 tarih ve 2009/28947 esas, 2011/2307 sayılı ilamı ile verilen hükmün bozulması kararının kaldırılarak, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 4.Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmesi itirazen arz ve talep olunur.” isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:
II- KARAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz gerekçeleri yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,
Dosyanın incelenmesinde, sanığın etkin pişmanlık göstererek iradi olarak gerçeğe dönmediği, mağdur hakkında adli soruşturma başladıktan sonra gerçek kimlik bilgilerinin polis araştırması ile belirlendiği ve bu belirlemenin ardından sanığın ikrarda bulunduğu anlaşıldığından,
Dairemizce verilen 12.12.2011 gün ve 2009/28947 esas, 2011/23707 karar sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 11.07.2007 tarih ve 2006/804 esas, 2007/359 karar sayılı hükmün yeniden incelenmesi sonucu;
Sanığa yükletilen başkasına ait kimlik bilgilerini kullanma eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı; böylece olaylara ilişkin sorunlarda gerekçenin yeterli bulunduğu,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Cezanın yasal bağlamda uygulandığı,
Koşulları bulunmasına karşın, TCK’nın 58. maddesi uyarınca tekerrür hükümleri uygulanmamış ise de, karşı temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,
Anlaşıldığından sanık … müdafiinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 06.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.