Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2012/17743 E. 2013/30917 K. 05.12.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/17743
KARAR NO : 2013/30917
KARAR TARİHİ : 05.12.2013

MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Tehdit, hakaret, yaralama
HÜKÜM : Beraat

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:
Eylemlere ve yükletilen suçlara yönelik katılan …’nın temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA, 05/12/2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY:

CMK.’nun 243.maddesi uyarınca ceza davasının katılanı ölürse katılmanın hükümsüz kalacağı yasada açıkça belirtilmiştir.
Bu genel düzenleme kapsamında katılan, dava dosyası yasa yolunda, yani; Yargıtay’da iken ölmesi durumunda katılmanın yine hükümsüz kaldığı sonucu çıkmaktadır ki; somut olayımızda da bu safhada katılanın ölmüş olduğu gözetildiğinde kararın mirasçılara tebliği söz konusu olmaktadır.
Yasadaki bu açık düzenlemenin amacı, mirasçıların katılanın haklarını takip etmelerine olanak sağlanmasıdır. Yasa koyucunun, katılanın ölümü halinde, katılana ait hakların takibi bakımından mirasçılara tanıdığı hakkın etkin kullanımının sağlanabilmesine ilişkin 5271 sayılı CMK’nın 243 ncü maddesi doğrultusunda işlem yapılmadan, maddenin birinci cümlesinden hareketle dosyanın karara bağlanması mümkün değildir. Çünkü, maddenin ikinci cümlesindeki, “mirasçılar, katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılabilirler” düzenlemesi nedeniyle, mirasçılara bu hakkın, aynı Yasanın 234 vd. maddeleri gereğince tanınması yasal zorunluluktur.
Konuyla ilgili olarak 5237 sayılı TCY’nın 131/2 nci maddesindeki düzenleme de, “mağdur, şikayet etmeden önce ölürse, veya suç ölmüş olan kişinin hatırasına karşı işlenmiş ise; ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikayette bulunulabilir” denmektedir. Görüldüğü gibi, bu son düzenlenmede de, soruşturma ve kovuşturma koşuluna yer verilmiştir. Soruşturma ve kovuşturma koşulunda, ölüm halinde belirtilen mirasçıların hak arama yetkileri doğduğundan, bu mirasçılara CYY’nın 234 vd. maddeleri gereğince durumun bildirilmesi gerekmektedir.
Özellikle, incelemekte olduğumuz dosya bakımından, katılanlık sıfatı verilen kişinin ölmesiyle bu hakkın CYY’nın 243 ncü maddesi gereğince son bulması (katılmanın hükümsüz kalması) nedeniyle, davanın kaldığı yerden takibi bakımından CYY’nın 234 vd. maddeleri gereğince mirasçıların davaya katılma haklarının hatırlatılması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekecektir. Çünkü, katılan ölmekle, sıfatı sona erdiğinden, ölenin davayı takibinden söz edilemez. Yasa koyucu bu durumu, ölenin davasını takip edebilme yetkisini mirasçılara tanıdığından, mirasçıların davaya katılmamaları halinde, yasa yolu incelemesi de yapılamayacaktır.
Diğer yandan, devlet işlemlerinde yasa yollarını bildirmek zorunda olduğundan (Anayasa m. 40/2; 5271, m. 34/2, 232/6) CYY’nın 243 ncü maddesinden doğan hakkın etkin kullanımı için mirasçıların haberdar edilmeleri gerekmektedir.
Gerekçeli kararın kendilerine bildiriminden sonra, şayet; mirasçılardan herhangi birisi, yasa yoluna başvurursa katılanlığına karar verilerek, dava dosyasının esastan incelenmesi olanaklı olacaktır. Aksi durumda ise; ölmüş olan katılanın temyiz isteğinin reddi gerekeceğinden, kararın öncelikle katılanın mirasçılarına tebliğini temin amacı ile dosyanın mahalline geri gönderilmesine, sonucuna göre, yukarıda açıklandığı üzere işlem yapılması gerektiği görüşü ile dosyanın, bu eksiklik giderilmeden esastan incelenmesine karşıyız.