Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2011/677 E. 2013/5823 K. 04.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/677
KARAR NO : 2013/5823
KARAR TARİHİ : 04.03.2013

MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Tehdit, yaralama
HÜKÜM : Mahkumiyet, beraat

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, O Yer Cumhuriyet Savcılarının temyizinin tehdit ve yaralama suçlarına yönelik olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
1- Sanık …’ın yaralama ve tehdit, sanık …’ın yaralama eylemlerine ve yükletilen suçlara yönelik O Yer Cumhuriyet Savcılarının temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
2- Sanık … hakkında tehdit suçundan kurulan hükme yönelik temyize gelince;
Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
a) Sanığın kasıtlı suçtan sabıkasının bulunmadığının anlaşılması, yeniden suç işlemeyeceği kanaatine varılarak verilen hapis cezasının ertelenmesi, tehdit suçunda giderilmesi gereken ölçülebilir, belirlenebilir (somut) maddi bir zarar oluşmaması ve manevi zararın ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına engel teşkil etmemesi karşısında, “mağdurun uğradığı zararın giderilmediği” biçimindeki yasal olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
b) Adli emanette kayıtlı av tüfeği hakkında bir karar verilmemesi,
Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcılarının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 04.03.2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(K)

KARŞIOY:

Mahkemeler kural olarak yasaları uygularlar. Yasa kavramının içerisinde Anayasanın 90 ncı maddesinin yollamasıyla Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmeler de yer almaktadır.
5271 sayılı CYY’nın 176 ncı maddesinde iddianamenin sanığa tebliği zorunluluğuna ve ayrıca 191/3-b maddesinde de, iddianamenin sanığa okunması gerektiğine yer verilmiştir. Yasa koyucu iddianamenin kabulü (5271, m.175/1) ve iddianamenin kabulüne ilişkin kararın da sanığa okunmasını emredici bir ilke olarak kabul etmiştir (5271, m.191/1). Tüm bu düzenlemeler birbirinden bağımsız ve tümü adil yargılanma ilkesinin içerisinde yer alırlar.
Bu düzenlemeler adil yargılanma hakkının parçaları ve en önemli ilkeleridir. Her düzenleme savunma hakkı bakımından getirilmiş ve yargılamanın morfolojisine uygun olarak kaleme alınmış, duruşmaya başlama ve duruşmanın devamının sağlanmasında temel ilkelerdir.
Adil yargılanma, sanık için, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesiyle ilgili içtihatlar gözetildiğinde, yargılama ve hüküm kurmada eşik ilkedir.
Somut olayımızda iddianame sanıklara tebliğ edilmiş, ancak duruşmada kendilerine okunmamıştır. Oysa duruşmada iddianamenin sanıklara okunması, iddianamedeki nitelendirmenin bilgilerine sunulması gerekirdi. İddianamenin okunması yargılama usulüne ait bir ilke olup, yargıcın, böylesine açık düzenleme olmayan hallerde bile sanıkların usule ilişkin eksik bilgilerinin tamamlanması amacıyla bilgilendirmesi evrensel ilke haline gelmiştir.
Bu nedenlerle sanıklar hakkındaki yerel mahkeme kararının, iddianamenin okunmaması noktasından da bozulması gerektiğinden, yüksek çoğunluğun kararına iştirak edilmemiştir.