Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2011/16520 E. 2013/1215 K. 23.01.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/16520
KARAR NO : 2013/1215
KARAR TARİHİ : 23.01.2013

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Görevi kötüye kullanma
HÜKÜM : Beraat

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Suçtan doğrudan doğruya zarar görmediği ve bu nedenle davaya katılma hakkı bulunmadığı halde mahkemece Yasaya aykırı gerekçeyle kamu davasına katılan olarak kabulünün, müştekiye bu niteliği ve dolayısıyla Yasa yoluna başvurmak hak ve yetkisini kazandırmadığı anlaşıldığından, 5320 sayılı Yasanın 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca müşteki … vekilinin tebliğnameye aykırı olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE, 23.01.2013 günü oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞIOY:

5393 sayılı Belediye Yasası’nın “hemşehri hukuku“ başlıklı 13 ncü maddesindeki düzenlemeye göre,
“Herkes ikamet ettiği beldenin hemşehrisidir. Hemşehrilerin, belediye karar ve hizmetlerine katılma, belediye faaliyetleri hakkında bilgilenme ve belediye idaresinin yardımlarından yararlanma hakları vardır. Yardımların insan onurunu zedelemeyecek koşullarda sunulması zorunludur.
Belediye, hemşehriler arasında sosyal ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesi ve kültürel değerlerin korunması konusunda gerekli çalışmaları yapar. Bu çalışmalarda üniversitelerin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, sendikaların, sivil toplum kuruluşları ve uzman kişilerin katılımını sağlayacak önlemler alınır.
Belediye sınırları içinde oturan, bulunan veya ilişiği olan her şahıs, belediyenin kanunlara dayanan kararlarına, emirlerine ve duyurularına uymakla ve belediye vergi, resim, harç, katkı ve katılma paylarını ödemekle yükümlüdür„ .
4483 sayılı Yasanın 9/2 nci maddesindeki düzenlemeye göre ise,
“Soruşturma izni verilmesine ilişkin karara karşı hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisi; soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara karşı ise Cumhuriyet başsavcılığı veya şikayetçi itiraz yoluna gidebilir. İtiraz süresi, yetkili merciin kararının tebliğinden itibaren on gündür„.
Şikayetçi, nüfusa kayıtlı olduğu ve yaşadığı şehirde, kendisini de ilgilendiren bir konuda, Belediye Meclisince alınan ve Belediye gelirlerinde azalmaya sebebiyet veren bir karara karşı şikayet hakkını kullanmış ve İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün soruşturmaya izin verilmemesi kararına karşı Danıştay’a başvurmuş ve Danıştay 1. Dairesince 19.01.2010 gün ve 2009/1684 Esas ve 2010/110 Karar sayılı ilamı ile şikayetçinin başvurusunun haklı bulunması üzerine sanıklar haklarında ceza davası açılmıştır.
Ceza mahkemesince de 5271 sayılı Ceza Yargılama Yasası’nın 237 vd. maddeleri gereğince şikayertçinin davaya katılmasına karar verilmiştir.
5271 sayılı Yasanın 237/1 nci maddesindeki düzenlemeye göre,
“Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler „.
Somut olayda şikayetçi, CYY’nın 237/1 nci maddesinde belirtilenlerden, “mağdur” ve yukarıda belirttiğimiz özel yasalardaki düzenlemeler dikkate alındığında da “suçtan zarar gören„ kişi olarak kabul edilmelidir.
Çünkü, bir ülke hukukunda, bir yüksek mahkemece davaya taraf olarak kabul edilen kimsenin, bir başka mahkeme tarafından suçtan zarar gören olarak kabul edilmemesi, o ülke hukukunun kendi içerisinde hak arama özgürlüğünün korunması bakımından tutarsızlık oluşturur. Oysa hukuk düzenlerinin hak arama bakımından bir bütün olarak kabul edilmeleri gerekir. Danıştay’dan kazandığı davada davacı olabilen kimsenin, adli yargıda, aynı davanın devamı olan bir yargılamada katılan olarak kabul edilmemesi, hukuk devleti ilkesi ile çelişir. Çünkü, bir ülke hukukunda iki farklı mahkemede, aynı konuda iki farklı sonucun doğmasının izahı kolay değildir. Danıştay ile Yargıtay’ın aynı konuda farklı yaklaşımda olması, her iki yargının işlevleri bakımından doğal karşılanabilir ise de, idari yargıda yukarıda belirttiğim özel yasalardaki düzenlemeler çerçevesinde taraf olabilen bir kimsenin, adli yargıda katılan sıfatını alamaması, hak arama özgürlüğü bakımından kabul ve izah edilemez.
Tüm bu nedenlerle, yüksek çoğunluğun, şikayetçinin katılanlık sıfatının olmadığı gerekçesiyle temyiz isteminin reddine ilişkin kararına iştirak edilmemiştir.