Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/935 E. 2023/2768 K. 18.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/935
KARAR NO : 2023/2768
KARAR TARİHİ : 18.10.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/403 E., 2022/2680 K.
DAVA TARİHİ : 23.11.2016
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 20. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/467 E., 2020/87 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın davalı … yönünden kabulüne, davalı … ve Halit yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili Üniversitede araştırma görevlisi olarak görev yapmakta olan davalı …’nin, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 39 uncu maddesi gereğince 23.08.2016 tarih ve 3333 sayılı yazı ile Amerika Birleşik Devletleri University of … … doktora yapmak üzere görevlendirildiğini, davalı … tarafından söz konusu görevlendirme gereğince taahhüt senedi imzalandığını, davalının söz konusu taahhüdüne aykırı olarak mecburi hizmetini tamamlamadan 01.08.2016 tarihinde görevinden istifa ettiğini, davalıya görevlendirmesi sırasında yapılan ödemelerinin aslı, misli ve 30.09.2016 tarihine kadar faizi ile birlikte 226.381,26 TL olduğunu, davalıya 23.09.2016 tarih ve 976 sayılı yazı ile söz konusu borcunu 30.09.2016 tarihine kadar yatırması gerekliliğinin bildirildiğini, davalı … tarafından borca itirazını içerir dilekçe gönderildiğini, diğer davalı … ve … Yurtdışına Gönderilen Kamu Personeline Mahsus Yüklenme Senedi ve Muteber İmzalı Müteselsil Kefalet Senedinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak yer aldığını belirterek 226.381,26 TL tutarındaki mecburi hizmet borcunun, yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini istemiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili; huzurdaki davada idari yargının görevli olduğunu, talep miktarına davalı …’nin 15.08.2015-01.08.2016 tarihleri arasında maaşsız izinli olduğu görev süresi dahil edilmiş ise bunu kabul etmelerinin mümkün olmadığını, zira bu dönem için davalı müvekkilinin davacı … Rektörlük makamına herhangi bir mali külfetinin bulunmadığını, talep miktarına yurt içi aylıklarının dahil edildiği anlaşılmakta ise de, bu kalem alacak için davacının talep miktarının belli olmadığını, yurt dışına gönderilen üniversite personelinin mecburi hizmet yükümlülüğünden doğan borçlarının tespitinde yurt içi aylıklarının hesaba katılmamasının esas olduğunu, davalı müvekkillerinden Halit ve …’un taahhütname ve kefalet senedini kefil sıfatıyla imzaladığını, kefalet bölümünde kefil olunan miktar olarak 43.665,60 TL’nin yazılı olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; alınan bilirkişi raporlarında, davalı …’nin mecburi hizmet süresini tamamlamadan istifa etmiş olması nedeniyle taahhüdünü ihlal ettiği ve ortada taahhütnameyi geçersiz kılacak bir durum bulunmadığı, taahhütname ve kefalet senedinde yer alan hükümler doğrultusunda yapılan ödemelerin hesaplanmasının gerektiği, davacı Üniversite ile davalılardan … arasında sözleşme imzalandığı, bu sözleşmeyi diğer davalıların kefil olarak imzaladıklarının sabit olduğu, buna karşılık davalı …’nin 01.08.2016 tarihinde henüz mecburi hizmet süresi dolmadan istifa ettiği, bu durumda sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle yurt dışı görevlendirilmesi sırasında yapılan ödemelerin aslı, misli ve 30.09.2016 tarihinde kadar geçerli olan faizi ile birlikte ödemesi gerektiğinin sabit görüldüğü, alınan bilirkişi raporları hadiseye ve hukuka uygun bulunduğundan davanın davalı … yönünden tam kabulüne, diğer davalılar … ve … yönünden kısmen kabul kısmen reddine, davalılar … ve … 155.010,00 TL ile sınırlı olmak üzere 226.381,26 TL’ nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; diğer davalı kefiller yönünden de davanın müştereken ve müteselsilen tam kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini bildirerek kararı istinaf etmiştir.

2. Davalılar vekili 16.03.2021 tarihli beyan dilekçesi ile; davaya konu yurt dışı maaş borcuna ilişkin olarak davacı … Rektörlüğüne taraflarınca müracaat edilerek ödeme iradelerinin iletildiğini, davacı kurumun 09.12.2020 ve 04.12.2020 tarihli ödeme ihbarı ile 26.084,49 TL vekalet ücreti ve yargılama gideri, 226.387,26 TL ana para, 40.414,78 TL faiz olmak üzere toplam 266.802,04 TL ödenmesi gerektiğini belirtmesi üzerine, davalı müvekkillerinden …’nin 15.12.2020 tarihinde 26.084,49 TL, 17.12.2020 tarihinde 133,401,02 TL, 21.12.2020 tarihinde ise 133,401,02 TL gönderdiğini, yapılan bu ödemeler neticesinde davacı Kurumun 19.01.2021 tarihli yazısı ile müvekkili …’nin maaş borcuna ilişkin herhangi bir borcunun kalmadığını, ödemelere ilişkin muhasebe kayıtlarının yapılıp, dosyanın kapatıldığının beyan edildiğini, 22.01.2021 tarihli yazısı ile de davalı …’nin maaş borcu ve faizinin tamamının ödendiğinin açıkça belirtildiğini, sonuç olarak davalı …’nin, yurt dışı maaş borcunu tüm ferileri ile birlikte ödemekle diğer davalı kefillerin de herhangi bir borcu ve sorumluluklarının kalmadığını, bu nedenle borcun tamamının ödenmesiyle dava konusuz kalmakla davacı kurumun istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; somut olayda istinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile bağlı yapılan inceleme sonucu; davacı ile taraflar arasında 16.08.2012 tarihinde düzenlenen kefalet sözleşmesinde kefil olunan tutarın 43.665,60 TL, 15.09.2013 tarihinde düzenlenen kefalet sözleşmesinde kefil olunan tutarın 54.240,96 TL ve 15.09.2014 tarihinde düzenlenen kefalet sözleşmesinde kefil olunan tutarın 57.103,44 TL olarak olarak belirlendiği, toplam kefalet miktarının 155.010,00 TL olduğu anlaşılmakla, Mahkemece yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle, … 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.02.2020 tarih, 2016/467 E., 2020/87 K. sayılı kararı usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 inci maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrarlayarak, davacı üniversitenin davalıyı yurtdışına kalifiye bir eğitimci olması üniversiteye ve ülkesine fayda sağlaması amacıyla gönderdiğini, bu sebeple davalıya yatırım yapıldığını, devlet bütçesinden masraflarının karşılandığını, diğer davalıların da davalı …’un anne ve babası olup, bu durumdan haberdar olduklarını, davalılar tarafından imzalanan kefalet senedinin matbu bir metin olup, söz konusu metin 2547 sayılı Kanun’un 39 uncu maddesi uyarınca YÖK tarafından hazırlanan ve gönderilen metin olduğundan, söz konusu metinde TBK anlamında eksiklik olduğu yönünde değerlendirme yapılmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek davalılar … ve … bakımından davanın reddine yönelik verilen kararın bozulmasını talep etmişlerdir.

2. Davalılar vekilinin davacı vekilinin temyiz dilekçesine verdiği cevap dilekçesinde; hem Yerel Mahkeme hem de Bölge Adliye Mahkemesinin kararlarının hukuka uygun olduğunu, 17.01.2021 tarihinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderdikleri beyan dilekçeleri ile, davalılardan … için davanın tam kabulü ile karar verilen 226.381,26 TL’nin tüm ferileriyle birlikte ödendiğini beyan ederek dilekçelerine ekli dekontu ibraz ettiklerini, bu durumda davalı müvekkillerinden …’nin, davaya konu borcunu tüm ferileri ile birlikte ödemekle diğer davalı kefillerin de herhangi bir borcunun ve sorumluluklarının kalmadığını, borcun tamamının ödenmesi sebebiyle dava konusuz kalmakla davacı kurumun temyiz talebinin reddini bu yönden dahi talep ettiklerini, temyiz konu Bölge Adliye Mahkemesi kararı hukuka uygun olduğundan, davacının temyiz talebinin reddine ve kararın onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; yurt dışına gönderilen kamu personeline sağlanan ödeneklerin, sözleşme ve taahhüde aykırılık nedeniyle iadesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Dava şartları” başlıklı 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının h bendi.

3. Değerlendirme
1. Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde, Yargıtay, hükmü temyiz edenin aleyhine bozamaz, buna aleyhe bozma yasağı denir. Somut olayda, Yerel Mahkemenin 18.02.2020 tarihli ve 2016/467 E., 2020/87 K. sayılı kararında; davanın davalı … yönünden tam kabulüne, diğer davalılar … ve … yönünden kısmen kabul kısmen reddine, davalılar … ve … 155.010,00 TL ile sınırlı olmak üzere 226.381,26 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, söz konusu karar yalnızca davacı vekili tarafından istinaf edilmiş, dosya istinaf yargılaması aşamasındayken davalılar vekili 16.03.2021 tarihli beyan dilekçesi ile, hüküm altına alınan borcun ferileriyle birlikte ödendiğini, borcun kalmadığını, davacının istinaf dilekçesinin esastan reddedilmesi gerektiğini belirtmiştir.

2. Davacı Kurumun sunduğu 19.01.2021 tarihli ve E-…-641.03.01-878494 sayılı yazı ile; … …, maaş borcu ve faizine istinaden ödemesi gereken yasal ödemeleri yaptığı, gerekli muhasebe kayıtlarının yapılarak dosyanın kapatıldığı, bu itibarla maaş borcuna ilişkin herhangi bir borcunun bulunmadığı bildirilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince istinaf edenin sıfatına göre inceleme yapılarak davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği tüm dosya kapsamı ile sabittir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davacı vekilinin temyiz dilekçesi vermesinde hukuki yararının bulunmadığının anlaşılmasına, temyiz edenin sıfatına göre aleyhe bozma yasağı gereği temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.