Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/928 E. 2023/2787 K. 19.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/928
KARAR NO : 2023/2787
KARAR TARİHİ : 19.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/1119 E., 2018/913 K.
DAVA TARİHİ : 14.12.2009

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; … İli … İlçesi … ve … köyünde bulunan taşınmazlarında davalı şirkete ait elektrik yüksek gerilim hattının sebebiyet verdiği yangın nedeniyle sert buğday ekininin 20.06.2009 tarihinde yandığını, … Asliye Hukuk Mahkemesinde 2009/32 değişik … esas sayılı dosyası ile zararın belirlendiğini, yine yangının davalı şirkete ait gerilim hattından kaynakladığının Jandarma araştırma tutanağı ve olay yeri inceleme raporu ile sabit olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 21.615,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı; hiç bir sorumluluğunun bulunmadığını, davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 29.12.2010 tarihli ve 2009/391 E., 2010/537 K. sayılı kararıyla; davacının taşınmaz üzerinde herhangi bir hakkının bulunmadığı, davaya konu parsellerin tapu maliklerinden davacı tarafından kiraladığı, ortakçılık veya yarıcılık sistemi ile ekip biçildiğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 27.05.2015 tarihli ve 2014/15464 E., 2015/9601 K. sayılı ilamıyla; “Davacı ve dosyada dinlenen tanıklar, davaya konu taşınmazların davacıya ait olduğunu beyan etmişlerdir.
Dava konusu yangın olayı nedeniyle, müştekisinin dava dışı üçüncü kişinin olduğu … Sulh Ceza Mahkemesinin 2009/233 E. sayılı dosyasında tanık sıfatıyla ifadesine başvurulan davacının, yangın nedeniyle, tarlasındaki buğday mahsulünün yandığını beyan ettiği görülmüştür.
Bu tür davalarda; zararın meydana geldiği arazinin davacıların mülkiyetinde ve zilyetliğinde olup olmadığı, yanan mahsulün davacı veya davacılar tarafından ekilip ekilmediği araştırılarak belgelendirilmeli, arazi üzerindeki mahsulün yandığı kesim mahkemece yapılacak keşif veya tespitte hazır bulundurulacak fen bilirkişisi marifetiyle ölçülmelidir. Arazinin sulu veya kuru arazi olup olmadığı, verim durumu ve diğer özellikleri de ziraat bilirkişisi tarafından belirlendikten sonra bu vasıflardaki araziye ilişkin olarak İl veya İlçe Tarım Müdürlüğünden zararın meydana geldiği yıla ait veriler getirtilerek ehil bilirkişilere tespit ettirilmek suretiyle zarar hesabı yapılmalıdır.(Yargıtay 4. H.D. 04.10.2007 tarih ve 2006/11523 E. 2007/11663 K. sayılı ilamı)
Her ne kadar mahkemece, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında davacının hissesi bulunmadığı belirtilmişse de, söz konusu taşınmazların zilyetlik durumuna ilişkin yeterli bir araştırma yapılmamıştır.
Buna göre; davacının, dava konusu taşınmazları kullanıp kullanmadığı, taşınmazların davacı tasarrufunda olup olmadığı, dava konusu olay nedeniyle açılan ceza dosyasındaki beyanlar da değerlendirilerek ve ÇKS (Çiftçi kayıt sistemi) kayıtlarından da araştırılarak, davaya konu taşınmazlardaki zarar gören ürünlerin davacı tarafından ekilip ekilmediği ve davacıya ait olup olmadığı yeterli bir araştırma ile belgelendirilmeli, gerekirse yapılacak bir keşif ve toplanacak deliller ile tereddüte mahal veremeyecek şekilde araştırılarak saptanmalı ve sonrasında dava konusu olay nedeniyle konusunda uzman bilirkişi heyetinden kusur ve zarar konusunda, hüküm kurmaya ve denetime elverişli rapor alınarak, sonucu dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla;Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama neticesinde, … Sulh Ceza Mahkemesinin 2009/233 E.,-2011/392 K. sayılı kararıyla davalı şirketin dava konusu olayla ilgili olarak kusurlu olmadığı, dava dışı üçüncü şahıs olan … … tam kusurlu olduğu, olaya ilişkin olarak taksirle yangına neden olma suçundan dava dışı bu şahsın ceza aldığı, sanık … … davacının tarla komşusu olduğu, dosyadaki 01.11.2010 ve 01.07.2011 tarihli bilirkişi raporlarında da bu hususların net olarak ortaya konulduğu, yangının … … tarlasında bulunan su kuyusunu çalıştırmak üzere kurduğu kaçak elektrik düzeneğinden çıktığı, ceza mahkemesi kararı ve bilirkişi raporları maddi olgu niteliğinde olduğundan bağlayıcı olacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı; davalının hiç kusuru olmasa bile dış ilişkide diğer sorumlularla birlikte sorumlu olduğunu, bozma ilamında dava konusu olay nedeniyle konusunda uzman bilirkişi heyetinden kusur ve zarar konusunda, hüküm kurmaya ve denetime elverişli rapor alınması gerektiği şeklindeki hususların hiç birisi yerine getirilmeden salt kusur oranına dayanılarak red kararı verildiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı şirkete ait elektrik yüksek gerilim hattının sebebiyet verdiği yangın nedeniyle davacıya ait taşınmazlardaki buğday ürününün zarar gördüğü iddiasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

2. Davalının meydana gelen olaydan sorumlu tutulup tutulamayacağı olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı Kanun) 58 inci maddesi hükmü uyarınca değerlendirilmelidir.
3. Bu madde hükümlerine göre; bir binanın veya diğer … eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür.

4. … malikinin sorumluluğu, bir bina ya da diğer bir inşa eserinin bizatihi kendisinden kaynaklanan bir nedenle oluşan zarardan sorumluluğu kapsamakta olup, niteliği itibariyle kusursuz sorumluluk türlerinden “olağan sebep sorumluluğu”dur. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir.

5. Enerji nakil hatları da … eseri niteliğinde olup, bölgede elektrik enerjisinin dağıtımını yerine getirmektedir. Bu faaliyet, varlığı ve niteliği itibariyle bir tehlike ve dolayısı ile zarar ihtimali taşıdığından, davalı şirketin sorumluluğu, bir sebep sorumluluğu olan kusursuz (objektif) sorumluluktur.
Elektrik enerjisinin taşındığı enerji nakil hattı ile gerçekleşen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması sorumluluk için yeterlidir. Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, çoğu zaman zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple sorumluluğun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek sorundadır ( Prof. Dr. … , Borçlar Hukuku Genel Hükümler 1991 Baskı Cilt 2 sf: 14-15).

6. Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği’nin 5 inci maddesinde; kuvvetli akım tesislerinin, cana ve mala herhangi bir zarar vermeyecek ve tehlike oluşturmayacak bir biçimde yapılması gerektiği hükme bağlanmıştır. Bu bağlamda; elektrik dağıtım şirketleri, elektrik verdiği ve abonelik tesis ettiği hatları denetlemek ve kontrol etmekle yükümlüdür. Şayet özel hat olması gereken gibi tesis edilmemişse bunu düzelttirmek, gerektiğinde elektriğini kesmek durumundadır. Elektrik dağıtım şirketi, kontrol ve denetim görevini yerine getirmezse doğan zarardan müteselsil olarak sorumlu olacaktır.

3. Değerlendirme
1. Somut olayda; davacının davalı şirkete ait yüksek gerilim hattının neden olduğu yangın sebebiyle buğday ürününün zarar gördüğü iddiasıyla açtığı tazminat davasında, taşınmaz üzerinde bir hakkının bulunduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle Mahkemece davanın reddine karar verildiği, kararın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine Dairenin 27.05.2015 tarihli kararı ile, zarar gören ürünlerin davacı tarafından ekilip ekilmediği ve davacıya ait olup olmadığının araştırılarak saptanması, sonrasında olay nedeniyle uzman bilirkişi heyetinden kusur ve zarar konusunda hüküm kurmaya ve denetime elverişli rapor alınarak sonucu dairesinde karar verilmesi gerekçesiyle bozulmuştur.

2. Bozmaya uyan Mahkemece; bozma ilamında kusur ve zarar konusundan rapor alınması hususu açıkça belirtildiği halde kesinleştiği belli olmayan … Sulh Ceza Mahkemesinin 2009/233 E., 2011/392 K. sayılı dosyasından alınan 01.11.2010 ve 01.07.2011 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, davalı şirketin kusurlu olmadığı, dava dışı üçüncü şahsın tarlasında bulunan su kuyusunu çalıştırmak üzere kurduğu kaçak elektrik düzeneğinden yangın çıktığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

3. Mahkemece hükme esas olan Sulh Ceza Mahkemesince alınan 01.11.2010 tarihli raporda; “Yangının Enerji Nakil Hattından dolayı meydana gelmesi muhtemel olduğu zira yangının başlangıç noktasındaki yerde bulunan tesisin iletkenlerinin bağlantılardaki uçların eski ve aşınma ve kıvılcım çıkarmaya müsait olduğu, yangının meydana geldiği yerde geçen Enerji Nakil Hattının özel müşterilere ait ve bakım onarım gibi unsurların yine sahibine ait olduğu, yangının meydana geldiği yerde …’ın sorumluluğunun dışında olan tesis olduğu, ” 11.07.2011 tarihli raporda da; “yangının meydana geldiği yer … Sarıyıldız’a ait olan panoya giden … hattının son direğine giden elektrik iletkenlerinin rüzgarın şiddetli esmesi sonucunda iletkenlerin etkileşmesi ile koparak yere düştüğü ve yangının meydana geldiği anlaşılmaktadır. ” şeklinde belirtildiği görülmüştür.
4. Bu durumda, davalı elektrik dağıtım şirketinin, özel trafonun usulüne uygun yapılıp yapılmadığını denetlemek, elektrik verdiği ve abonelik tesis ettiği hatları kontrol etmekle yükümlü ve 818 sayılı Kanun’un 58 inci maddesine göre kusursuz sorumluluğunun bulunduğu, yangının enerji nakil hattından dolayı çıktığı ve davacının ürünlerinin yangın nedeniyle zarar gördüğü, böylece davalı elektrik şirketi yönünden uygun illiyet bağının kurulduğu nazara alınarak, mahkemece uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak inceleme ve değerlendirme yapılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davalı elektrik şirket yönünden kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.