Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/920 E. 2023/2805 K. 19.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/920
KARAR NO : 2023/2805
KARAR TARİHİ : 19.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
EK KARAR TARİHİ : 08.06.2022
DAVA TARİHİ : 07.12.2011

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı dahili davalı … vekili ile diğer dahili davalı … mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar, yargılama sırasında vefat eden davalı …’un vekili sıfatıyla Kat Karşılığı İnşaat sözleşmesinin feshi talepli dava açtıklarını, vekil sıfatıyla açıp takip ettikleri bu davanın avukatlık ücretinin taraflar arasında düzenlenen 22.03.2006 tarihli “Avukatlık Sözleşmesi” ile belirlendiğini, sözleşmenin 3 üncü maddesi gereğince “ikame edilen davanın konusunu teşkil eden taşınmazın karar tarihindeki değerinin %20’si”nin vekalet ücreti olarak kabul edildiğini, davanın olumlu yahut olumsuz sonuçlanmasının vekalet ücretinin miktarını değiştirmeyeceğinin taraflarca kabul edildiğini, açılan davanın 13.12.2006 tarihinde reddedildiğini, ret kararının temyiz ve karar düzeltme safhalarından geçerek 30.01.2009 tarihinde aleyhlerine kesinleştiğini, bunun üzerine vekalet ücretlerinin ödenmesinin davalıdan talep edildiğini, şifahi görüşmelerin olumlu sonuç vermediğini, davalının 30.12.2010 tarihli azilname ile kararın kesinleşme tarihinden yaklaşık 2 sene sonra kendilerini vekaletten azlettiğini, 13.12.2006 nihai karar tarihi itibariyle dava konusu taşınmazın davalıya ait %34 hissesinin değeri tespit edilmek sureti ile vekalet ücretine esas tutarın belirleneceğini ve bu tutarın %20’sinin taraflarına ücret olarak ödenmesi gerektiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydı ile şimdilik 40.000,00 TL’nin 05.07.2011 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişler, bilahare taleplerini 302.890,00 TL’ye yükseltmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, dayanak dava sonuçlandıktan sonra davacılara ücreti ödemek istediğini, ancak davacıların net bir rakam belirtmediğini, bunun üzerine davacıları azlettiğini savunarak davanın reddini dilemiş, yargılama sırasında vefat eden davalı mirasçıları ise, yapılan azlin haklı nedene dayandığını, davacıların işlerini gereği gibi yapmadığını, baştan reddedileceği belli olan bir dava için murise avukatlık ücret sözleşmesinin imzalatıldığını savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 06.05.2016 tarihli ve 2011/547 E., 2016/207 K. sayılı kararıyla, vefat eden davalının davacı vekillerini azlinin haklı olduğu, davacıların bu sözleşmeye dayalı olarak talepte bulundukları gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı … dışındaki diğer davalılar temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 24.06.2020 tarihli ve 2017/5895 E., 2020/5080 K. sayılı ilamıyla; davanın vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkin olduğu, davacı avukatların, davalıya vekaleten açtıkları davanın 30.01.2009 tarihinde kesinleşerek sonuçlandığı, davacıların ise 30.12.2010 tarihinde davalı müvekkili tarafından azledildikleri, mahkemece azlin haklı olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de azil tarihinden çok önce dava sonuçlanarak kesinleştiğinden artık azlin haklı ya da haksız olduğunun eldeki dava için önemi kalmadığı, bu durumda, ücrete dayanak dava sonuçlandığından bu yönde araştırma ve inceleme yapılarak davacıların ücret alacağı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmediği gerekçesiyle bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacılar ile davalı arasında avukatlık sözleşmesi imzalandığı, adı geçen davalının yargılama sırasında vefatı ile yasal mirasçılarının davaya dahil edildiği, uyuşmazlığa dayanak kesinleşen dosyada davacıların davalının avukatı olarak görev yaptıkları, davacı vekili olarak açmış oldukları bu davada, davanın reddine karar verildiği, kararın kesinleştiği, taraflar arasında imzalanan avukatlık sözleşmesinin üçüncü maddesinde dava konusu gayrimenkulün karar tarihindeki değerinin %20’sinin vekalet ücreti olarak kararlaştırıldığı, ayrıca karşılıklı açılacak diğer davalar neticesinde karşı taraftan alınacak her türlü tazminat ve alacağın %15’i ile karşı tarafa yüklenen vekalet ücretlerinin avukatlara ait olacağının hüküm altına alındığı, 4 üncü maddede avukatlık sözleşmesinin … sahibi tarafından tek taraflı feshi halinde avukatlık ücretinin tamamına hak kazanılacağının kararlaştırıldığı, Avukatlık sözleşmesini imzalayan …’nın sözleşme tarihinde fiil ehliyetinin bulunduğu, aksinin kanıtlanamadığı, sözleşmedeki imzanın davalıların mirasçısına ait olduğu, dava konusu avukatlık sözleşmesinin sonuç taahhüdüne bağlanmadığı ve başarı kriterinin belirlenmediği, sözleşmeye konu davanın ret ile sonuçlanması ve kesinleşmesi akabinde davacı avukatların azledildiği, ancak bu aşamada yapılan azlin sonuç doğurmayacağı, haklı ya da haksız olduğunun öneminin kalmadığı, sözleşme konusu taşınmazın hissesi ve değeri üzerinden %20 oranında avukatlık ücreti kararlaştırılması ve sözleşmede sonuç taahhüdü ve başarı kriteri bulunmaması sebebiyle sözleşmenin tarafları bağlayacağı, bozma sonrasında alınan 24.05.2022 tarihli bilirkişi raporunda birinci ihtimalde belirtilen taşınmazın kesinleşen davanın karar tarihinde davalı hissesine isabet eden miktarının %20’sine tekabül eden bedel üzerinden davanın kabulü gerektiği gerekçesiyle, 302.890,00 TL alacağın 05.07.2011 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … mirasçılarından müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili ile davalı … vd. vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı … vd. vekili; murisleri …’nın davacılarla tanıştığı zaman hasta, yaşlı ve irade serbestisinden yoksun olduğunu, murisin yaptığı tüm tasarrufların irade serbestisi altında yapılmadığından geçersiz olduğunu, buna dair sağlık raporlarını sunduklarını, bu hususun dikkate alınmadığını, davacıların hile ile murislerinden vekaletname aldıkları tarihte murislerinin demans hastası olduğunu, davacı avukatların murislerini kandırarak içinde özellikle yazılmış ”sonuç taahhüdü olmaksızın ” cümlesini ilave ederek düzenledikleri Avukatlık Ücret Sözleşmesini murislerine kötüniyetle imzalattıklarını, bu sözleşmenin geçersiz olduğunu, gerçek azil tarihinin bozmada belirtilen tarih olmadığını, murislerinin kesinleşen davada başka bir avukatı kendisine vekil tayin ederek davacı avukatları o tarihte zımnen azlettiğini, davacı avukatların vekalet görevlerini gerekli özen ve sadakatle yerine getirmediklerini, rapordaki herhangi bir ücretin davacılara ödenmesi gerektiği yönündeki görüşe katılmadıklarını, mahkemece önceki yargılama sırasında alınan arsa değerinin belirlenmesi için düzenlenen 07.01.2014 tarihli rapora itirazlarında bilirkişilerin ehil olmadıklarını belirttiklerini, bu nedenle bu raporları ve bu raporlara göre düzenlenen bozma sonrasında alınan raporu kabul etmediklerini, yine raporun tümünü kabul etmemekle beraber harca esas değeri 40.000,00 TL olarak açılan davada, 07.01.2014 tarihli yetkisiz bilirkişilerin düzenledikleri geçersiz bilirkişi raporundan iki hafta sonra dava değerinin ıslah dilekçesiyle ıslah edilerek dava değerinin 302.890 TL ye yükseltilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, davacılar tarafından geçersiz sözleşmeye göre talep edilen akdi vekalet ücretinin reddi gerekirken, geçersiz sözleşmeye konu arsanın bulunduğu ilçe belediyesinin bildirdiği 2006 ve 2009 yılları rayiç değer üzerinden davalının hissesi oranında bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaların da hukuka aykırı olduğunu, yine raporda kooperatif üyeliğinden çıkarılma kararlarının iptaline ilişkin davalar da vekalet ücreti üzerinden yapılan hesaplamaların da hatalı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı … vekili; taraflarca keşide edilen ihtarlar dikkate alındığında, ihtarnamede talep edilen vekalet ücretinin fahiş olduğunu, 1164 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 163 ve 164 üncü maddeleri gereğince Avukatlık Ücretinin avukatla … sahibi arasında serbestçe kararlaştırıldığını, kanunun koyduğu kural bu olmakla beraber ücret sözleşmesinin yapıldığı tarihe göre de 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 19 uncu maddesine aykırı düşmemesi gerektiğini, sözleşme ile bir taraf için sağlanan hak ve menfaate denk düşmeyen ve fahiş olan menfaatin karşı tarafa sağlanmasının iyiniyet ve ahlak kurallarına aykırılık oluşturacağını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir

2. İlgili Hukuk
1. Usulî kazanılmış hak kurumu, davaların uzamasını ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek, hukukî alanda istikrar sağlamak amacıyla Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine, dolayısıyla diğeri aleyhine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.

2. Bilindiği üzere; Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, (bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle) kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla kesinleşmiş, bu kısımlar lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 1315 sayılı YİBK).

3. Usuli kazanılmış hak kavramına ilişkin açıklanması gereken diğer bir husus ise; bir mahkemenin Yargıtay tarafından verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğünün bulunmasıdır. Bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

3. Değerlendirme
Temyize konu mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, bozma ilamı doğrultusunda alınan 24.05.2022 tarihli bilirkişi raporunun taraf ve Yargıtay denetimine elverişli ve bozma ilamını karşılar nitelik ve nicelikte olduğu, bu raporda taraflar arasında akdedilen sözleşmeye göre birinci ihtimal başlığı altında kesinleşen ve eldeki uyuşmazlığın dayanağı olan dava dosyasının karar tarihi olan 13.12.2006 tarihinde taşınmazın davalı hissesine isabet eden kısmının %20’sine isabet eden miktar üzerinden hüküm tesisinde bir isabetsizlik olmadığı, davalıların murislerinin sözleşmeyi akdettiği tarih itibariyle irade serbestisinden yoksun olduğunu dosya kapsamındaki deliller de dikkate alındığında ispat edemedikleri, azil hususunda davalıların ileri sürdükleri iddialar yönünden bu husus bozma ilamı ile kesinleştiğinden yeniden bu hususta değerlendirme yapılmasına yer olmadığının anlaşılmasına göre, dahili davalı … vekili ile diğer dahili davalı … mirasçıları vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Dahili davalı … vekili ile diğer dahili davalı … mirasçıları vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,

6100 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi uyarınca dosyanın gönderildiği mahkemece kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.