Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/74 E. 2023/1412 K. 11.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/74
KARAR NO : 2023/1412
KARAR TARİHİ : 11.05.2023

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1247 E., 2022/1207 K.
DAVA TARİHİ : 09.06.2021
KARAR : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Amasya Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/314 E., 2022/339 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar; 15.12.1995 doğumlu müşterek çocukları Mürsel’in, davalıların müşterek çocuğu Hacı tarafından 12.06.2011 tarihinde tüfekle ateş edilmesi sonucu hayatını kaybettiğini, açılan kamu davasında Hacı hakkında mahkumiyete karar verildiğini, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtayda olduğunu, ilkokul mezunu babanın %98 oranında işitme kaybı nedeniyle %40 oranında engelli olduğunu, kardeşi Sefa’nın zeka geriliğinden %50 oranında engelli olduğunu, annenin ise ev hanımı olup herhangi bir gelirinin bulunmadığını, ayrıca Hacı’ya karşı Asliye Hukuk Mahkemesinde maddi manevi tazminat davası açıldığını ileri sürerek; davacılar için ayrı ayrı 75.000’er TL manevi tazminat ile şimdilik 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren işletilecek artan oranlardaki yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen davalılardan alınmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.

II. CEVAP
Davalılar; zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davanın reddini istemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Amasya Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/284 E., 2017/154 K. dosyasında verilen 27.04.2017 tarihli mahkumiyet hükmünün katılan …’ye 13.06.2017 tarihinde, katılan … vekiline 12.06.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacıların zararı, fiili ve faili en son bu tarihte öğrendiğinin kabulünün gerektiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72 nci maddesinin birinci fıkrasındaki iki yıllık zamanaşımı süresinin bu tarihten başlayacağı, iki yıllık zamanaşımı süresinin davacı … yönünden 13.06.2019, davacı … yönünden 12.06.2019 tarihinde dolduğu, davanın ise 09.06.2021 tarihinde açıldığı gerekçesiyle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili; ev başkanın sorumluluğu, haksız fiil sorumluluğu niteliğinde olduğundan tazminatın belirlenmesi, tazminat miktarının indirilmesi, zamanaşımı gibi konularda Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanmasının gerektiğini, Türk Borçlar Kanunu’nun 74 üncü maddesine göre ceza mahkemesinde verilen beraat kararları hukuk hakimini bağlamasa da mahkumiyet kararlarının hukuk hakimini bağladığını, mahkumiyet kararının hukuk hakimini de bağlaması için verilen bu kararın da kesinleşmesinin gerektiğini, haksız fiil oluşturan olayın 12.06.2011 tarihinde gerçekleştiğini, söz konusu davanın ise 09.06.2021 tarihinde açıldığını, söz konusu eylem aynı zamanda bir suç oluşturduğundan dolayı ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini, olay tarihi ve dava tarihi dikkate alındığına ceza zamanaşımı süresinin geçmediği, ceza zamanaşımının uygulanmaması durumunda dahi haksız fiil oluşturan eylem ile dava tarihi arasında on yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığını ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararında kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, dolayısıyla inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; istinaf dilekçesindeki nedenleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ev başkanının sorumluluğu esasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.Haksız eylemden kaynaklanan tazminat davalarında, özel kanunlarda başka bir zamanaşımı süresi tayin edilmiş olmadıkça uygulanacak olan zamanaşımı süreleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 72 nci maddesinde düzenlenen süreler olup, bunlar hem maddi hem de manevi tazminat istemi ile açılan davalar hakkında uygulanır.

2. 6098 sayılı Kanun’un 72 nci maddesinin birinci fıkrası; özellikle zamanaşımının başlangıç anını belirleyen bir düzenlemedir. Bu düzenlemeye göre tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Burada, uygulamada “kısa süreli zamanaşımı” olarak adlandırılan süre söz konusu olup, sürenin başlangıcı sübjektif bir koşula bağlanmıştır. Çünkü, sürenin başlaması zarar görenin zararı ve tazminat sorumlusu kişiyi öğrenmesi gibi sübjektif bir koşulun gerçekleşmesi ile mümkündür.

3. Mutlak nitelikteki “uzun süreli zamanaşımı”nın başlangıç tarihi ise zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir. Buna göre, tazminat istemi her halde eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren on yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrar. Burada on yıllık sürenin başlangıç anı, zarar verici eylemin gerçekleştiği tarih gibi objektif bir koşula bağlanmıştır. Bu noktada kısa zamanaşımı süresi ile uzun/mutlak zamanaşımı süresi arasındaki ilişkiye de değinmek gerekir. Olağan zamanaşımı süresi iki yıllık olan kısa zamanaşımı süresidir. Diğer bir anlatımla iki yıllık zamanaşımı süresi on yıllık süre ile sınırlıdır. Zarar veren eylemin işlenmesinden itibaren on yıl geçtikten sonra zarar ve zararı veren kişi öğrenilmiş olsa bile tazminat istemi, zamanaşımı def’î ile karşılaştığında reddedilir.

3. Değerlendirme
1. İlk Derece Mahkemesince; davacıların zararı, fiili ve faili en son öğrendiği tarihin, davalıların müşterek çocuğu Hacı’nın yargılandığı Amasya Ağır Ceza Mahkemesinde mahkumiyetine dair verilen 27.04.2017 tarihli kararın davacılara tebliğ edildiği tarih olduğu kabul edilerek, iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

2. Hukuk hâkimi, 6098 sayılı Kanun’un 74 üncü maddesi uyarınca ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile bağlı değildir. Ancak mahkumiyet ve tesbit edilen maddi olgularla bağlıdır. Anılan hüküm gereğince, davacıların fiil ve faili öğrendiği tarih, davalıların müşterek çocuğunun yargılandığı Amasya Ağır Ceza Mahkemesince verilen 27.04.2017 tarihli mahkumiyet kararının kesinleştiği tarihtir.

3. Söz konusu ceza davasında verilen mahkumiyet kararı, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 16.11.2021 tarihli ve 2021/4041 E., 2021/7957 K. sayılı ilamıyla; suçun niteliği yönünden bozulmuş, eş söyleyişle failin suçu işlediği hususu yönünden ise kesinleşmiştir.

4. Bu durumda, İlk Derece Mahkemesince; davacıların fiili ve faili, Yargıtay bozma ilamının verildiği 16.11.2021 tarihinde öğrendiği bu tarihten önce eldeki davanın açıldığı, diğer taraftan suçun işlendiği 12.06.2011 tarihi ile işbu davanın açıldığı tarih arasında on yıllık zamanaşımı süresinin de dolmadığı gözetilerek, davalıların zamanaşımı def’inin reddi ile davanın esasının incelenmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının davacılar yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyayı kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.