Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/73 E. 2023/1411 K. 11.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/73
KARAR NO : 2023/1411
KARAR TARİHİ : 11.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Van Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/310 E., 2022/716 K.
DAVA TARİHİ : 07.11.2019
KARAR : Davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bitlis Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/436 E., 2021/231 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar; … ve ….’ın oğulları, … ve Yasin’in babaları olan 1981 doğumlu …’in 28.06.2019 tarihinde abisine ait arsada yapılan inşaat çalışmalarında beton dökme borusunu tuttuğu sırada borunun arazide bulunan elektrik direklerine çarpması sonucu meydana gelen kazada elektrik çarpması nedeniyle yaralanıp kaldırıldığı hastanede 06.07.2019 tarihinde vefat ettiğini, kazanın meydana geldiği arsanın içerisinde olan davalı şirkete ait direklerin ve tellerin mevzuata aykırı şekilde dikildiğini, savcılık aşamasında alınan bilirkişi raporuna göre beton pompası operatörü davalı …’ın iş güvenliği kuralına uymadığını, kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermediğinden asli kusurlu, aynı raporda davalı … şirketinin tali kusurlu olduğunun belirtildiğini ileri sürerek; davacılardan Salihata için 20.000 TL, … için 15.000 TL, Melek için 50.000 TL, çocukların her biri için ayrı ayrı 20.000’er TL olmak üzere toplam 145.000 TL manevi tazminatın, şimdilik her biri için ayrı ayrı 1.000’er TL olmak üzere toplam 6.000 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı …; … Hazır Beton Şirketinde pompa operatörü olarak çalıştığını, tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde pompa operatörlüğü yapabileceğine dair sertifikası olup güvenli çalışma şartlarını oluşturabilecek donanıma sahip olduğunu, inşaatın sahibi aynı zamanda müteveffanın abisinin pompanın inşaat alanının ortasına kurulmadığı takdirde beton dökme işlemine son vermesini ve kendileri ile çalışmayacağını belirtmesi üzerine pompayı inşaat alanının ortasına kurmak zorunda kaldığını, inşaatın ortasına pompanın kurulması üzerine ilk mikser betonun boşaltıldığını, ikinci mikserin henüz yarısındayken elektrik akımının pompanın bom kısmını çekmesi sonucu büyük bir ses çıktığını, sesin duyulması ile ivedi bir şekilde pompayı çektiğini, bunun üzerine müteveffanın yere yığıldığını, atfı kabil herhangi bir kusurunun bulunmadığını, elektrik direkleri ve telleri müteveffanın abisine ait tapulu arazinin içerisinde olup, bu direkler ve teller tamamen usule ve mevzuata aykırı bir şekilde arazi içerisinde bulunduğundan kazanın meydana geldiğini, asıl kusurun diğer davalıya ait olduğunu, davacıların daha önce … Hazır Beton şirketine karşı açtığı maddi ve manevi tazminat davası sonucunda arabulucuk görüşmeleri sonrası müteselsil sorumluluk kapsamında şirketten istenen maddi ve manevi tazminatı aldıklarını, … Hazır Beton Şirketi ile olan müteselsil sorumluluk kapsamında istenen tazminat miktarının ödendiğini, bu şekilde tekrar tazminat istemenin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek; davanın reddini istemiştir.

2. Davalı şirket; müteveffaya iş güvenliği eğitimi verilmediğini, işe giriş sağlık raporunun olmadığını, kişisel koruyucu donanımların sağlanmadığını, meydana gelen kazadan işi yapan işverenin sorumluluğunun bulunduğunu, beton dökme pompasının idaresinde bulunduğu diğer davalı …’ın hiç bir tedbir almadan gelişigüzel çalışma yaptığı kamera görüntüleri ve olay yeri fotoğraflarından tespit edildiğini, bu durumda işverenle birlikte sorumluluğun … Beton Şirketi ile diğer davalı …’a ait olduğunu, müteveffanın abisi tarafından 24.06.2019 tarihinde dağıtım şirketine verilen dilekçede direklerin ya da hattın can ve mal güvenliği açısından tehlike arz ettiğine dair ibare ile inşaatın ne zaman yapılacağına dair bir bilginin yer almadığını, meydana ölüm ile dağıtım şirketinin elektrik dağıtım faaliyeti arasında doğrudan illiyet bağı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 17.02.2021 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak; müteveffanın abisi Kasım Akın’ın ve davalı …’ın ayrı ayrı %35, … firmasının %25, müteveffanın %5 oranında kusurlu olduğu, davalı şirketin kusurunun bulunmadığının belirtildiği, bu rapor doğrultusunda alınan aktüerya bilirkişisi raporuna göre yapılan hesaplama sonucu davanın kısmen kabulü ile davacılardan baba … için 38.517,41 TL, anne Salihata için 77.648,21 TL, eş Melek için 419.218,22 TL, çocuk Cemre için 49.121,60 TL, çocuk Yasin için 61.787,56 TL, çocuk Eslem için 63.419,81 TL olmak üzere toplam 709.712,81 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’den tahsiline, davalı şirket aleyhine açılan davanın reddine, davacılardan … ve Salihata için ayrı ayrı 10.000’er TL, davacı … için 15.000 TL, davacılar Cemre, Eslem ve Yasin için ayrı ayrı 5.000’er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili; davanın şirket yönünden reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığınca Bitlis Asliye Hukuk Mahkemesince alınan raporlarda ve Erzurum’dan alınan iki bilirkişi raporunda davalı şirket %10 kusurlu iken son raporda davalı şirkete kusur verilmediğini, dosya arasında bulunan 4 adet bilirkişi raporunda davalı şirket kusurlu iken 5 inci raporda kusurlu bulunmadığını, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden davalı şirket yönünden davanın reddedildiğini, davalı şirkete yazılan müzekkereye verilen cevapta 12.07.2017 ve 28.05.2018 tarihinde bakım ve onarım yapıldığını ancak bir sonraki periyodik bakımın kazadan ve son bakım tarihinden tam 2 yıl sonra ancak deplase işlemi şeklinde yapıldığını, düzenli periyotlarla bakım yapılması gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun elektrik direklerine ait fotoğraflar ile keşif mahallinde dinlenen tanık beyanları hiç dikkate alınmadan hazırlandığını, kaza anında elektrik direkleri inşaat sahası olan arazinin içinde olduğu halde kazadan sonra direklerin yaklaşık 6 metre geriye çekildiğini, direklerin üstünde asılı bulunan ve en altta bulunan 3 adet elektrik iletkeni kazadan sonra mevcut yerlerinden daha yukarılara çıkarılıp bağlandığını, dağıtım şirketlerinin elektrik kuvvetli akım tesisleri yönetmeliği gereği bakım ve özen borcunu gerektiği şekilde yerine getirip getirmediğini, olabilecek tehlikeleri düşünerek gerekli düzenlemeleri yapıp yapmadığının irdelenmesi gerektiğini, buna ilişkin Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 13.11.2019 tarihli 2018/7589 E., 2019/9124 K. sayılı ilamının içtihat niteliğinde olduğunu, davalı şirketin kusuru bu kadar aşikar iken Mahkemenin bu davalı yönünden davanın reddine karar vermesi usul ve yasaya aykırılık oluşturduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince hukuki nitelendirmenin dosya kapsamına uygun olarak belirlendiği, toplanan delillerin değerlendirilmesinin dosya kapsamına uygun bulunduğu, taraflarca ileri sürülen iddia ve savunmaların tartışılarak gerekçeli kararın oluşturulduğu, ihtilafa uygulanması gereken yasal mevzuatın doğru olarak tespit edildiği, İlk Derece Mahkemesinin kararı gerekçesinin ve yerinde olduğu gerekçesiyle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdükleri sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, elektrik çarpması sonucunda desteğin ölümünden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Davalı şirket, bölgede elektrik enerjisinin dağıtımını yerine getirmektedir. Bu faaliyet, varlığı ve niteliği itibariyle bir tehlike ve dolayısı ile zarar ihtimali taşıdığından, davalı şirketin sorumluluğu, bir sebep sorumluluğu olan kusursuz (objektif) sorumluluktur.

2. Kusur aranmaksızın sorumluluğun düzenlendiği haller, kusursuz sorumluluk halleri olarak ifade edilmektedir. Doktrinde kusursuz sorumluluk hallerinin olağan sebep sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ikili ayırıma tabi tutarken, Türk Borçlar Kanunu tarafından açıklanan hakkaniyet sorumluluğu özen (sebep) sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ayırıma tabi tutulduğu görülmektedir. Denetleme ve gözetimde özen (cura in custodio) gereği, kusur unsur olarak aranmaz.

3. Türk Borçlar Kanunu’nun 71 inci maddesinin birinci fıkrasına göre; “Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur.” Belirtilen yasal düzenlemeler gereğince, davalı, zararlandırıcı sonucun doğmasına yol açan enerji hattının yapım ve bakım eksikliklerinden kaynaklanan zararlardan sorumludur. Sorumluluktan kurtulmanın olumsuz koşulu ise, zarar ile yapım bozukluğu ve bakım eksikliği arasındaki illiyet bağının kesilmiş olmasıdır.

4. Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira, bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, yine de çoğu zaman zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple, sorumluluğunun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından; bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır (Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 1991 Baskı Cilt 2 sf: 14-15).

5. Kusursuz sorumlulukta, zarar gören kişinin kusurun varlığını ispat etmek zorunluluğu yoktur. Aksine kusursuz sorumlu olan davalının, olayla zarar arasında illiyet bağının bulunmadığını kanıtlaması gerekir.

6. Sorumluluk hukukunun önemli öğelerinden biri de zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunmasıdır. İlliyet bağının kesildiği durumlarda kusursuz sorumlu olan kişi sorumlu tutulmayacaktır. Uygun illiyet bağı ancak, üç halde kesilir. Bunlar mücbir sebep, zarar görenin ağır kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusurudur.

7. Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliğinin 5 inci maddesinde; “Kuvvetli akım tesisleri her türlü işletme durumunda, cana ve mala herhangi bir zarar vermeyecek ve tehlike oluşturmayacak bir biçimde yapılmalıdır.

8. Herhangi bir kimsenin dikkatsizlikle de olsa yaklaşabileceği uzaklıktaki kuvvetli akım tesislerinin gerilim altındaki bölümlerine (aktif bölümler) dokunulması olanaksız olmalıdır ve ilerideki bölümlerde belirtilen emniyet mesafeleri ile koruma önlemleri sağlanmalıdır.”

9. Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliğinin 27 nci maddesine göre; “Tesislerinve aygıtların teknik belgelerinde belirtilen aralıklarda bakım ve onarımları yapılmalıdır. Yapılan bakım ve onarımlar kalıcı bir şekilde kaydedilmelidir.” düzenlemeleri yer almaktadır.

3. Değerlendirme
1. Somut olayda, 28.06.2019 tarihinde müteveffanın abisine ait arsada yürütülen inşaat çalışmalarında davacıların desteğinin beton dökme borusunu tuttuğu sırada borunun arazide bulunan elektrik direklerine çarpması sonucu meydana gelen kazada elektrik çarpması nedeniyle yaralanıp kaldırıldığı hastanede 06.07.2019 tarihinde vefat ettiği anlaşılmıştır.

2. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan 17.01.2021 tarihli bilirkişi raporunda, arsa sahibi tarafından direk ve enerji nakil hattının inşaat sahası içerisinden kaldırılması için 24.06.2019 tarihinde müracaat edildiği, arsa sahibine cevabın 02.07.2019 tarihinde bildirilerek deplase işleminin program dahilinde yapılacağının belirtildiği, mevcut durumda enerji nakil hattının yatay ve düşey mesafelerinin Elektrik Kuvvetli Akım Yönetmeliğine uygun olduğu, inşaat beton döküm aşamasında enerji kesilmesi talebinde bulunulmadığı, davalı şirketin arsa sahibine deplase edileceği bilgisi vermesi ve beton döküm aşamasında ise enerji kesilmesi yönünde bir girişimi olmadığından mevcut hattın inşaat başlanılmadan önce yönetmeliğe uygun olmasından dolayı olayda davalı şirketin kusurunun olmadığı mütalaa edilmiş, 10.07.2020 tarihli bilirkişi raporunda da direklerin geçiş güzergahında, direklerin dikildiği arazinin kamulaştırmasının yaptırılmadığı belirterek %10 kusurlu olduğu belirtilmiştir.

3. Hükme esas alınan bilirkişi raporunun davalı şirket yetkililerince düzenlenen tutanağın nazara alınarak hazırladığı, direklerin geçiş güzergahında direklerin dikildiği arazinin kamulaştırmasının yaptırılıp yaptırılmadığı hususuna değinilmediği ve davalı … şirketinin kusursuz sorumluluk kapsamında yer alan tehlike sorumluluğuna ilişkin hiçbir değerlendirmeye yer verilmediği, bu yönüyle bilirkişi raporunun dava konusu olay içeriğine uygun ve hükme esas alınabilecek nitelik ve yeterlilikte olmadığı anlaşılmıştır.

4. Bu kapsamda davalı … şirketinin Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği gereği bakım ve özen borcunu gereği gibi yerine getirip getirmediği, olabilecek tehlikeleri düşünerek gerekli denetimleri yapıp yapmadığı, ilgili Yönetmeliğe göre, davalı … şirketi yönünden bir ihlal söz konusu olmasa dahi ağır özen yükümlüğü gereği meydana gelen olaydaki sorumluluğunun değerlendirilmesi gerekecektir.

5. O halde İlk Derece Mahkemesince, davalı … şirketinin meydana gelen olayda kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince sorumlu olduğu gözetilerek, davalı … şirketi açısından tehlike sorumluğuna ilişkin değerlendirmeler içeren, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli, tarafların kusur oranlarının da gerekçeleriyle belirtildiği, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak davalı şirket yönünden davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının davacılar yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.