YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/715
KARAR NO : 2023/2249
KARAR TARİHİ : 18.09.2023
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1465 E., 2022/1380 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/702 E., 2022/124 K.
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; dava dışı asıl borçlu …’ın 2006 yılında Selçuk Üniversitesinde akademisyen kadrosundayken, doktora eğitimi amacıyla YÖK Kanunu’nun 35 … maddesi uyarınca ODTÜ’ye gönderildiğini, dava dışı …’ın asıl borçlu sıfatıyla, kendisinin ise müteselsil kefil sıfatıyla “Kamu Personeline Mahsus Yüklenme Senedi ve Muteber İmzalı Müteselsil Kefalet Senedi” imzaladıklarını, asıl borçlunun kadrosunun başarısız olması sebebiyle Üniversiteye iade edildiğini, yüklenme senedine göre mecburi hizmet süresini tamamlamadığından hesaplanan alacağın tahsili amacıyla Kamu Personeline Mahsus Yüklenme Senedi ve Muteber İmzalı Kefalet Senedine dayalı olarak aleyhlerine 119.556,64 TL asıl alacak ve 80.797,82 TL takip tarihine kadar işlemiş faiz olmak üzere toplamda 200.354,46 TL’nin tahsili için icra takibi yapıldığını, usulsüz tebligat yapılarak takibin kesinleştirildiğini, davalı Üniversite tarafından asıl borçlu aleyhine açılan itirazın iptali davasında asıl borçlunun borçlu olmadığı tespit edilerek davanın reddine karar verildiğini ve kararın Yargıtayca onanarak kesinleştiğini, asıl borcun hukuken ortadan kalkmış olması nedeniyle asıl borca bağlı olan ferisi niteliğindeki kefalet borcunun da ortadan kalktığını iddia ederek; borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptalini, lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; kesinleşen mahkeme kararı ile davacının kefil olduğu asıl borçlunun Üniversiteye karşı bir sorumluluğu bulunmadığının belirlendiğini, buna göre kefilin de sorumluluğu bulunmadığını, icra takibine itiraz edilmesi üzerine icra dosyasında davacı aleyhine takibe devam edilmesi hususunda herhangi bir talepte bulunulmadığını, takibe devam edilmediğini, Strateji Geliştirme Daire Başkanlığının 13.10.2021 tarihli ve 156875 Esas sayılı yazısı içeriğinden de dava konusu takibe konu borcun yargı kararı nedeniyle terkin edilmek suretiyle kapatıldığının açık olduğunu, davacı ve dava dışı asıl borçlunun davaya konu yüklenme senedi nedeniyle borçlu olmadıklarının Üniversite tarafından kabul edildiğini, bu bağlamda davacının eldeki dava yönünden hukuki yararı bulunmadığını, ayrıca davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin de yerinde olmadığını, davacının kötü niyetli olarak eldeki davayı ikame etmesi nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 329 uncu maddesi uyarınca davacı tarafın disiplin para cezasına mahkum edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının kefil olduğu yükleme senedi bakımından asıl borçlunun borçlu olmadığının mahkeme kararı ile belirlendiği, davalı tarafça feragat edilmediğinden takibin açık durumda olduğu, buna göre davacının aleyhine şeklen sürmekte olan bir icra takibi bulunduğu ve davanın açıldığı tarihte davacının borçlu olarak görünmesi sebebiyle davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, davalı tarafça davacının takip dosyasından silinmesi yolunda bir girişimde bulunulmadığı, işin esası bakımından ise asıl borç sona erdiğinden buna bağlı feri nitelikteki kefaleten olan borcun da sona erdiği, davalı tarafça bu durumun esasen kabul edildiği, davalının kötü niyetinin davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle; davanın kabulüne, takip dosyasında davacının borçlu olmadığının tespitine ve kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; icra takibine itiraz itiraz edilmesi üzerine icra dosyasında davacı aleyhine takibe devam edilmesi hususunda herhangi bir talepte bulunulmadığını, bu nedenle davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını, kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesine rağmen İdare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hukuka aykırı bulunduğunu ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; toplanan delillere ve özellikle davalı tarafın cevap dilekçesinde davayı kabul … takibi sonlandırmayarak davanın reddini istemiş olmasına göre, mevcut delillerin takdirinin ve kararın dayandığı gerekçenin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kefil aleyhine başlatılan takip nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “menfi tesbit ve istirdat davaları” başlıklı 72 nci maddesinin birinci fıkrası; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” hükmünü içerir.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, davalı idarenin davacının kefalet sebebiyle borcu bulunmadığını ikrar etmesine ve özellikle kendisini bir borçla tehdit eden kimseye karşı “böyle bir borcu bulunmadığının saptanması” için dahi menfi tespit davası açabileceği kabul edilmişken, hakkında yürümekte olan bir icra takibi olan borçlunun bu davayı açmasına hiçbir hukuki engel bulunmadığının anlaşılmasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’un 370 … maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.