Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/700 E. 2023/190 K. 22.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/700
KARAR NO : 2023/190
KARAR TARİHİ : 22.02.2023

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2012/505 E., 2022/499 K.
KARAR : Asıl ve birleşen dava kısmen kabul kısmen ret

Taraflar arasındaki tapu iptal tescil, bedel iadesi, tazminat asıl davası ve tapu iptal tescil, alacak birleşen davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, mahkemece asıl ve birleşen davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı asıl ve birleşen davacılar vekilleri ile asıl ve birleşen davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Asıl davacı; Meram Belediyesi Kozağaç Gedavet Konutları projesinin, davalı … Belediyesi öncülüğü ve garantörlüğünde diğer davalı Boytaş A.Ş.’nin yapımcılığında hayata geçirildiğini, bu anlamda Meram Belediyesi ile Boytaş A.Ş’nin mülkiyeti Meram Belediyesine ait Konya ili Meram İlçesi Kozağaç Mahallesi 27108 ada 1 parselde bulunan arsanın üzerine 512 konutluk “Meram Belediyesi Kozağaç Gedavet Konutları” isimli bir projenin hayata geçirilmesi konusunda kendi aralarında anlaşarak Kat Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesi imzaladıklarını ve inşaat ruhsatını da davalı … Belediyesi adına aldıklarını, Konya kamuoyunda projenin Meram Belediyesinin sorumluluğunda ve garantörlüğünde yapıldığına ilişkin kanı oluşturulduğunu, bu güvene dayanarak projeden E blok Badem Apartmanı zemin kat 1 bağımsız bölüm sayılı daireyi 20.06.2008 tarihinde satın aldığını, ancak daha sonra bu sözleşmenin feshedilerek 7.500 TL kat farkını ödeyerek 2. kat 5 bağımsız bölüm numaralı daireyi, toplamda 137.100 TL bedelle 04.05.2009 tarihli sözleşme ile satın aldığını, taşınmazın teslim tarihinin 30.06.2009 olduğunu, peşinat olarak 16.000 TL’yi ilk sözleşme tarihinde, 7.500 TL kat farkını ikinci sözleşme tarihinde davalı Boytaş’a ödendiğini, geriye kalan 113.600 TL için davalı Boytaş A.Ş.’ye senetler verildiğini, geriye 47.000 TL borcunun kaldığını, bu nedenle fazlaya dair her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 8.000 TL maddi tazminat değeri üzerinden öncelikle tapu iptali ve tescil taleplerinin kabulü ile davalı … Belediyesi adına kayıtlı Konya İli Meram ilçesi Kozağaç Mahallesi m28b2da pafta 27108 ada 1 parselde bulunan E blok Badem Apartmanı 2. kat 5 bağımsız bölüm numaralı daire tapusunun iptali ile adına tapuya kayıt ve tescil edilmesine ve ayrıca adına tesciline karar verilen dairenin mevcut eksik ve kusurlu işlerinin ve bedellerinin, uğradığını değer kaybının, eksiksiz tamamlanmış olması halinde edebileceği değer ile halihazır değeri arasındaki farkın, uğramış olduğu kira gelir kaybının, ödemek zorunda kaldığı kira bedellerinin, harabeden farksız inşaat alanında bulunan evin yıpranma payının, tespiti ile dairenin uzatılmış teslim tarihinden yani 30.05.2009 itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, tapu iptal ve tescil taleplerinin kabul görmemesi halinde fazlaya dair her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 8.000 TL maddi tazminat değeri üzerinden, daire bedeline karşılık ödemiş ve ödemek zorunda olduğu paraları tazmin amacıyla tüm miktarın Gedavet Konutları projesinin, katalog ve sözleşmede belirtilen özellikte eksiksiz tamamlanmış olması halinde edebileceği değer ile hâlihazır değeri arasındaki farkın, kira gelir kaybının, ödemek zorunda kaldığı kira bedellerinin, daire bedelini ödemek için kullandığı kredilerden dolayı faiz ödemek suretiyle uğradığı zararın tespiti ile sözleşme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte, ayrıca manevi zararını tazmin amacıyla sembolik 2.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini artırmıştır.

2. Birleşen davacı; Konya İli, Meram İlçesi, Kozağaç Mevkii, 27108 ada, 1 parselde kayıtlı davalı … adına tescilli taşınmazın yapılan ihale ile Boytaş A.Ş. ye kat karşılığı inşaat yapılmak üzere ihale edildiğini, Meram Belediyesi’ne güvenerek dava dışı Boytaş A.Ş.den Badem Apt. E blok 2. kat 5 nolu daireyi satın aldığını, ancak geçen süre içerisinde müteahhit ve belediye arasında çıkan uyuşmazlıklar neticede sözleşmenin feshi ile sonuçlandığını, bedelinin tamamını ödediği bu dairenin kat irtifak tapusunun davalı … üzerinde kaldığını, belediyenin dairesi üzerinde bir hakkı bulunmadığını, davalı … üzerindeki bu tapuların adına tescilini olmadığı taktirde yargılama sırasında belirlenecek rayiç bedelini faizi ile birlikte talep etme zorunluluğu doğduğunu, bu nedenle dava konusu dairenin davalı … adına olan kat irtifak tapusunun iptal edilerek adına tesciline, bunun mümkün olmaması halinde yargılama sırasında yapılacak keşif sonucunda bulunacak rayiç değerinin Boytaş ile davalı … arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte ödenmesine, bu olay nedeni ile uğradığı tüm menfi ve müspet zarar ve fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Asıl ve birleşen davalı …, kendisine dava tarihinden önce başvuru yapılmadığını, dolayısıyla temerrütün oluşmadığını, satış sözleşmesinin tarafı olmadığını, husumet yöneltilemeyeceğini, davacı ile davalı şirket arasındaki sözleşmenin şekil şartlarından yoksun olup geçersiz olduğunu, kefalet sorumluluğunun bulunmadığını, ortada yazılı bir kefalet sözleşmesinin de bulunmadığını, bu nedenle sözleşmenin bağlayıcılığının bulunmadığını, davacının taleplerinin ancak yüklenici firmanın edimini eksiksiz olarak yerine getirmesi halinde talep edebileceğini, davalı şirketin yüklendiği edimleri eksiksiz olarak yerine getirmediğinden gerek yüklenici şirketin ve gerekse de halefi olan davacının herhangi bir talepte bulunamayacağını, sözleşmenin 17.08.2011 tarihinde feshedildiğini, yüklenici firmanın gerek kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında ve gerekse de yapılan süre uzatımlardan kaynaklı olarak borçlu olduğunu, alacakların tahsili yönünde başlatılan icra takipleri bulunduğunu, davacının taleplerin İdari Yargıda çözümlenmesi gerektiğinden mahkemenin görevli olmadığını, davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığını belirterek açılan davanın reddini istemiştir.

2. Asıl dava davalısı Boytaş Boyacıoğlu İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş., davalı … ile arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanarak, Gedavet Konutlarının inşaatına başlandığını, sözleşmeye dayanılarak konutların satışına başlandığını, sonra sözleşmenin belediyece feshedildiğini, diğer davalının edimlerini yerine getirmediğini, hak edişlerini ödemediğini, aleyhlerine dava açtıklarını, belediyenin edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle zarara uğradığını, herhangi bir kusurunun bulunmadığını, ayrıca davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, davacının kira bedeli istemesinin de sözleşmeye göre hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI
Asıl davaya bakan Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda 30.12.2011 tarih, 2011/563 E. ve 2011/758 K. sayılı ilamıyla görevsizlik kararı verilmiş, verilen kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesi Başkanlığının 30.04.2012 tarih, 2012/5046 E. ve 2012/6065 K. sayılı ilamı ile kararın onanmasına karar verilerek dava dosyası Tüketici Mahkemesine gönderilmiştir.

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla,
1.Asıl davada tapu iptali ve tescil yönünden açılan davanın reddine, asıl davadaki bedel iadesi ve tazminat talebinin ıslah talebi doğrultusunda kısmen kabul kısmen reddine, davacı ile davalılardan Boytaş Boyacıoğlu İnşaat San. Tic. A.Ş. arasında imzalanan 04.05.2009 tarihli “Kozağaç Gedavet Konutları Satış Sözleşmesi”nin feshine, 137.100 TL sözleşme bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen, 12.900 TL rayiç fiyat farkının davalı Boytaş Boyacıoğlu İnşaat San. Tic. A.Ş’den olmak üzere toplam 150.000 TL’nin; 8.000 TL’sine dava tarihinden, 142.000 TL’sine ıslah tarihi olan 14.06.2021 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, kira gelir kaybı ve sözleşme tarihinden itibaren ticari faiz yönünden açılan davanın reddine, manevi tazminat isteğinin koşulları oluşmadığından reddine;

2.Birleşen davada tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, terditli rayiç değer yönündeki davanın kısmen kabul kısmen reddine, 10.000 TL sözleşme kapsamında ödenen bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fesih tarihinden itibaren avans faiz isteğinin reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davacılar vekilleri ile asıl ve birleşen davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Asıl davacı, gerçek zararının tazmini amacıyla davalıların rayiç değerden, kira kaybından ve manevi tazminattan sorumlu tutulması gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Birleşen davacı, davalının Boytaş A.Ş. olmadığını, Boytaş A.Ş. ile ilgili olarak iflas masasına davanın ihbar edildiğini, davanın tapu iptal tescil bu mümkün değilse ödenen bedelin iadesi talebini içerdiğini, davayı açarken ödenen bedelin iadesi talep edildiğinden ıslah edilecek bir hususun bulunmadığını, davanın zaten harçtan muaf olduğunu, belediyenin 17.08.2011 tarihinde temerrüde düştüğünü, daire bedelini talep ettiklerini ve bunun ödenen bedelin üzerinde olduğunu, davanın HMK yürürlüğe girdikten sonra açılması sebebiyle belirsiz alacak davası olduğunu, zaman aşımının geçmediğini, harca esas değeri belirlemek için dava değerinin 10.000 TL olarak gösterildiğini, emsal

davaların işbu davadan farklı nitelikte olduğunu, ödenen bedelin iadesine ek olarak rayiç bedeli talep
ettiklerinden ıslah etme zorunluluklarının bulunduğunu, sulh teklifinde bulunulan dilekçede taleplerinin ne olduğunun açıklayıcı vaziyette olduğunu, bu nedenlerle kısmen ret kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3.Davalı … vekili asıl ve birleşen dava yönünden; tapunun 3. şahıs üzerinde olduğunu, satışın mükerrer olduğunu, ödeme makbuzu ve güven teorisinin Türk hukuk sisteminde bulunmadığını, sözleşmelerin sonradan düzenlenme iddialarının araştırılmadığını, senet asıllarının ödeme olarak kabul edilmesinin, usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tapu iptal tescil, bedel iadesi, tazminat (asıl dava) ve tapu iptal tescil, alacak (birleşen dava) istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
a.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 16.05.2019 tarihli ve 2018/13-977 E. ve 2019/572 K. sayılı kararı şöyledir:
“…Davalı … satış sözleşmesinin tarafı değil ise de, Kozağaç Gedavet Konutları isimli projenin reklam, ilan, broşür ve diğer tanıtım faaliyetlerinde Belediyenin ismi ve logosu davalı Şirket ile birlikte, yan yana yer almış, inşaatın Belediye ile işbirliği içerisinde yürütüldüğü açıkça vurgulanmış, bizzat o dönemin belediye başkanının söz konusu proje ile ilgili demeçleri halka duyurulmuş, inşaatın Belediyenin öncülüğünde yapıldığı pek çok tanıtım materyalinde vurgulanmış, yerel ve ulusal gazetelerde, haber sitelerinde aynı hususlar belirtilerek projenin reklamı yapılmış, Belediyenin internet sitesinde dahi projenin kendilerinin öncülüğünde inşa edileceği bildirilmiş, inşaatın açılışında bizzat Belediye Başkanı yer almıştır. Tüm bu hususlar proje ile ilgilenen alıcılarda inşaatın Belediyenin güvencesi altında yapıldığı hususunda haklı ve korunmaya değer güven oluşturduğu açıktır. Davalı … tarafından diğer davalı yüklenici Şirket’e tanıtım materyallerinde belediyenin isminin kullanılmaması yönünde ihtarlar gönderildiği, bu nedenle sorumluluklarının bulunmadığı savunulmuş ise de, bu yönde kamuoyuna yapılmış herhangi bir bilgilendirme mevcut olmadığı gibi, tam tersine yalnızca ilan ve broşürler değil pek çok iletişim platformunda da Belediyenin desteğinin varlığı benimsenmiş, Belediyeye ait bilboardlarda ve çöp kamyonlarında dahi, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereği Belediyeye ve davalı Şirkete düşecek daireler arasında hiçbir ayrım gözetilmeksizin, projenin Belediye-Şirket işbirliği ürünü olduğu görüntüsü yaratılmıştır.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, sözleşmenin nispiliği ilkesi gereğince Belediyenin sorumluluğuna gidilemeyeceği, aksi yöndeki bir kabulün arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri uygulamasına aykırı düşeceği, Belediyenin kendisine düşecek dairelerin satışı için reklamlarda yer aldığı, garantörlüğünün bulunmadığı, bu nedenle Özel Daire bozma kararının yerinde olduğu ve direnme kararının bozulması gerektiği yönündeki görüş açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

Sonuç itibariyle yerel mahkemenin satış sözleşmesinin davalı Şirket tarafından ifa edilememesi nedeniyle diğer davalı Belediyenin güven sorumluluğu gereğince davada sıfatının bulunduğu yönündeki direnme gerekçesi usul ve yasaya uygun olup yerindedir. “

b. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un, “Ayıplı Mal” kenar başlıklı 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:
“Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir…. ” şeklindedir.

c. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un, “Ayıplı Mal” kenar başlıklı 4 üncü maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“…Bu talepler zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak on yıl sonra ortadan kalkar. Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz.”

d. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un, “Ayıplı Mal” kenar başlıklı 30 uncu maddesi şöyledir:
“Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır.”

e. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun, “On Yıllık Zamanaşımı” kenar başlıklı 146 ncı maddesi şöyledir:
“Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.”

f.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun, “Seçimlik Haklar” kenar başlıklı125 inci maddesi şöyledir:
“Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir. Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir.”

g.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun, “Borçlunun temerrüdü” kenar başlıklı 117 inci maddesi şöyledir:
” Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bugünün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyi niyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.

h. Belediyenin güven teorisi gereği sorumluluğuna dair Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 01.06.2022 tarih ve 2022/3200 E. 2022/5289 K. sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir:
“… yukarıda bahsedilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında da açıklandığı üzere, davalı … Belediyesi’sinin sorumluluğu, sözleşmeye dayalı sorumluluk değil, güven teorisi gereği bir sorumluluktur. Davacı sözleşmeyi her ne kadar diğer davalı Boytaş A.Ş. ile akdetmişse de, diğer davalı …’ye duyduğu güven üzerine, reklam ve afişlere, çeşitli söylemlere inanarak imzaladığını beyan etmiştir. Hal böyle olunca, emsal dosyalar da dikkate alınarak, davacının talebi gereği ödenen bedelin iadesi talebinden, davalı Boytaş A.Ş. ile birlikte diğer davalı … Belediyesi’nin de müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu değerlendirilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

ı.Zaman aşımı ilk itirazı konusunda Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 10.10.2022 tarih ve 2022/6208 Esas 2022/7561 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir:
” Diğer davalı tarafın ıslaha karşı zamanaşımı yönünden bir itirazının olmadığı dosya kapsamından anlaşılmıştır. Davalılardan birinin zamanaşımı savunması ileri sürüp, diğerlerinin ileri sürmemesi halinde, teselsül kurallarına dayanarak zamanaşımı definde bulunmayanlar ya da süresinden sonra bulunup da bu defileri itiraza uğrayanların zamanaşımı definden yararlanmalarına olanak bulunmamaktadır. ”

i.Konya Gedavet Konutları’na ilişkin ve sair emsal Yargıtay Kararları.

j. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Belirsiz alacak davası” kenar başlıklı 107 inci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.”

k.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 109 uncu maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir”.

l.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 07.07.2021 tarihli ve 2021/(22)9-485 E. ve 2021/971 K. sayılı kararı
“…30. Belirsiz alacak davası niteliği gereği istisnai bir dava türü olmakla davasını belirsiz alacak davası olarak açan kişi bunu açıkça dilekçesinde belirtmelidir. “

3. Değerlendirme
Asıl davanın incelenmesinde;
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı ve davalı … vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Birleşen davanın incelenmesinde;
2. Yukarıdaki kanun maddelerinde ve YHGK kararında açıklandığı üzere, davacının alacağının miktar veya değerini belirleyebilmesi için elinde bulunması gerekli bilgi ve belgelere sahip olmaması ve bu belgelere dava açma hazırlığı döneminde ulaşmasının da (gerçekten) mümkün olmaması ve dolayısıyla alacağın miktarının belirlenmesinin karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale geleceği durumlarda alacak belirsiz kabul edilmelidir. Önemli olan objektif olarak talep sonucunun belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olmasıdır. Bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesi belirsiz alacak davasının açılabilmesi için yeterli değildir. Bir davada bilirkişiye başvurulmasına rağmen davacı dava açarken alacak miktarını belirleyebiliyorsa, belirsiz alacak davası açılamaz.(Pekcanıtez, Özekes, Akkan, Korkmaz, Medeni Usul Hukuku, On İki Levha Yayıncılık: İstanbul, 2017, s. 1030-1031).

Kısmi dava açılabilmesinin ön koşulunu, dava yoluyla yerine getirilmesi istenen edimin bölünebilir bir nitelik taşıması oluşturur. Nitekim, HMK’nın 109 uncu maddesinin birinci fıkrasında da, talep konusunun, yani istenen edimin, sadece niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda, kısmi dava açılması yoluna gidilebileceğine açıkça vurgu yapılmıştır. Edimin bölünüp bölünemeyeceği sorunu ise, bir usûl hukuku sorunu değil; maddi hukuk sorunudur ve edimin bölünebilirliğinden maksat, niteliğinde herhangi bir değişme ve değerinde herhangi bir azalma meydana gelmeksizin kısmen ifasının talep edilebilmesidir (Tanrıver, Süha: Medenî Usûl Hukuku, Ankara 2016, Cilt I,s. 574 ).

Kısmi dava ile davacı, mahkemeden sadece dava konusu yaptığı kısmın hüküm altına alınmasını istemektedir. Bu nedenle kısmi dava bakımından dava açılmasına bağlanan sonuçlar, sadece alacağın dava konusu yapılan kısmı bakımından sonuç doğuracaktır. Kısmi dava açılması halinde davaya konu edilmeyen kısmın ayrı bir davayla talep edilmesi veya aynı davada ıslah yoluyla dava konusuna dahil edilmesi mümkündür.

Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı yan dava dilekçesinde dava konusu taşınmazın Belediye adına olan tapusunun iptali ile adına tescilini, bunun mümkün olmaması durumunda da dava tarihi itibariyle taşınmazın rayiç bedelini faizi ile birlikte ve menfi-müspet zararların tahsilini işbu davaya konu etmiş olup; dava değeri olarak 10.000 TL göstermiş ve yanında “Yargılama sırasında ortaya çıkacak değer üzerinden dava değerini artırma ve fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak üzere” açıklaması yapılmıştır. Bilirkişi raporu alındıktan sonra davacı yanca ıslah talebinde bulunulmamıştır. Gerek dava dilekçesinde yapılan açıklamalar, gerekse dosya kapsamı incelendiğinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmadığının, dava dilekçesinde bu hususa ilişkin açıkça bir beyanın da bulunmadığının görüldüğü, bu nedenle de dava konusu edilen alacağın kısmi davaya konu edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, Mahkemece ıslah edilmeyen dava değeri üzerinden kısmen kabul kısmen ret kararının verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığının kabulü gerekir.

3.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle birleşen davacının sadece …’nı davalı olarak göstermiş olması sebebiyle, karar başlığında Boytaş A.Ş.’nin de davalı olarak gösterilerek karar verilmesinin, mahallinde düzeltilebilir bir maddi hata olduğunun anlaşılmasına göre de, tarafların yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi gerekmektedir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

Asıl ve birleşen dava dosyası yönünden, taraflar vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanununa uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlerden asıl ve birleşen davada davalı …’na yükletilmesine,

6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

22.02.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.