YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/640
KARAR NO : 2023/147
KARAR TARİHİ : 20.02.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/213 E., 2022/185 K.
KARAR : Asıl davanın kısmen kabulü, Karşı davanın Kabulü
Taraflar arasındaki asıl itirazın iptali (tellallık sözleşmesinden kaynaklanan) davasından ve karşı alacak (kapora bedelinin iadesi) davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı-karşı davalılar vekili ve davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 5219 ve 5236 sayılı Kanunlar ile değişik 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 427 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 432 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre karşı davada hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 2.000,00 TL olup, Mahkemenin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 5.180 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı-karşı davalıların karşı dava yönünden temyiz taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş, tarafların asıl dava yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. ASIL DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından taşınmaz satın almak üzere davacıya ait firmaya başvurulduğunu, davalının isteklerine uygun taşınmazların tespit edilerek kendisine gösterildiğini ve tanıtıldığını, tüm taşınmazların satış şartları, malikleri ve müteahhiti ile ilgili tüm bilgilerin davalıya verildiğini, davalının, kendisine tanıtılmış olan Kenan Evren Bulvarı 23,5 Durak … Adana adresindeki taşınmazı çok beğendiğini ve mülk sahibi ile görüşülerek en son satış fiyatının alınmasının istediğini, bunun üzerine davacının, mülk sahibi ile görüşerek satış fiyatı ve taşınmazla ilgili bilgi aldığını ve davalıya aktardığını ve 16.04.2013 tarihli sözleşme ile alım-satım koşullarının ve satış tarihinin 25.04.2013 olarak belirlendiğini, taraflarca sözleşmenin imzalandığını, davacı tarafından tapu işlemleri için aranan davalının, taşınmazı almaktan vazgeçtiğini davacıya ve satıcıya bildirdiğini, davacının da mülk sahibine karşı zor durumda kaldığını, bu nedenle icra takibine geçildiğini, taraflar arasında yapılan sözleşmenin 5.maddesi gereğince sözleşmenin imzası anından itibaren satış bedelinin % 3’ü oranında yani 5.670,00 TL komisyon ücretinin davacıya ödenmesi ve yine sözleşmenin 6.maddesi gereğince vazgeçen taraf olarak satış bedelinin % 6’sı oranında yani 11.340,00 TL cezai şart ödenmesinin kabul ve taahhüt edildiğini, bu nedenlerle davalı hakkında başlatılan Adana 2. İcra Müdürlüğünün 2013/5070 Esas sayılı icra takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamını ve takip miktarının %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP VE KARŞI DAVA
Davalı-karşı davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; görevsizlik ve yetkisizlik itirazında bulunmuş, asıl davanın reddini ve %20’den az olmamak üzere davacı aleyhine tazminata hükmedilmesini savunmuş, karşı dava dilekçesinde özetle; dava konusu sözleşmeden anlaşılacağı üzere emlakçı tarafından davalıdan 2.000,00 TL para alındığını, ancak bu bedelin davalıya iade edilmediğini, davacı iddiasında bu durumun belirtilmediğini, dolayısıyla herhangi bir mahsuplaşmanın taraflar arasında gerçekleşmediğini, bu nedenle verilen kaparonun, cayma tazminatı olduğu şart edilmedikçe cayma tazminatı olamayacağını ve sözleşmenin bozulmasında haklı olunsa da olunmasa da onu veren tarafın istirdada yetkili olduğunu, bu nedenle davalı tarafından davacıya yapılan 2.000,00 TL bedelli ödemenin davacı-karşı davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece asıl davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, Adana 2. İcra Müdürlüğünün 2013/5070 Esas sayılı icra takibinde 5.670,00 TL tellalık ücreti + 5.670,00 TL cezai şart olmak üzere toplam 11.340,00 TL üzerinden icra takibinin devamına, asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı olan 2.268,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karşı davanın kabulü ile,
2.000,00 TL kaporanın karşı davalıdan alınarak karşı davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (Kapatılan) 13.Hukuk Dairesinin 12.06.2019 tarih ve 2019/2691 E. 2019/7141 K. sayılı ilamıyla; ”davacının yerinde olmayan tüm, davalının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerektiği, davacının, tellallık sözleşmesi gereği komisyon ücreti ve cezai şartın tahsili için başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali istemi ile eldeki davayı açtığı, mahkemece, tellallık sözleşmesi uyarınca satış bedeli üzerinden % 6 oranında cezai şart kararlaştırıldığı, davacı-karşı davalı isteğinin fahiş olduğu ve tenkisi gerektiğinin anlaşıldığından bahisle hak, adalet ve nefaset kurallarına uygun olarak cezai şart %3 oranında takdir edilmiş ise de, somut olayın özelliği, taşınmazın değeri, komisyon ücreti oranı dikkate alındığında cazai şartta yapılan indirim tutarı düşük olup, bu husus dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla ”yargılama sırasında davacı …’ın vefat ettiği, mirasçılarının eşi …, ve çocukları … ile … olduğu, mirasçılardan …’ın mirası reddetmiş olup, Erdem’in çocukları adına velayeten açılan davada da… çocuklarının …’ın mirasını reddettikleri, şu durumda davacı …’ın yasal mirasçılarının mirası reddetmeyen eşi … ve oğlu … olduğu, davacı vekili bu kişilere ait vekaletnameyi dosyaya sunduğundan taraf teşkilinin sağlandığı, bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılamada asıl davada hükmedilen cezai şartın mahkemece tenkis edilerek %1 oranında uygulanmasının (1.890,00 TL) yerinde görüldüğü, asıl davanın reddinden dolayı aleyhe vekalet ücretine hükmedilmediği, icra inkar tazminatı yönünden bozma yapılmadığından ayrıca icra inkar tazminatına hükmedildiği, her ne kadar mirasçılardan… hakkında açılan Adana 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/193 esas, 2021/28 karar sayılı ilamı ile mirasın reddinin iptali kararı verilmişse de ilgili karar ancak tarafları arasında hüküm ifade edeceğinden bu davanın kesinleşmesinin beklenilmesine lüzum görülmediği, ayrıca mahkemenin önceki hükmü taraflarca temyiz edilmiş olup, karşı dava yönünden bozma yapılmadığı, asıl davada cezai şartta yapılan indirim tutarının bozma konusu yapıldığı, usuli kazanılmış hak gözetilerek vekalet ücreti takdir edildiği” gerekçesiyle, asıl dava yönünden; asıl davanın kısmen kabulü ile Adana 2. İcra Dairesinin 2013/5070 esas sayılı takip dosyasında davalı … tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin 7.560,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, hesaplanan 1.512,00 TL icra inkar tazminatının davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, karşı dava yönünden; karşı davanın kabulü ile 2.000,00 TL’nin karşı davalılar … ve …’dan alınarak karşı davacı …’a verilmesine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı vekili ve davacı-karşı davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı-karşı davacı vekili; dava konusu emlakçılık sözleşmesinin maktu, hazır bir sözleşme olup, müvekkilin müzakere etmesine imkan verilmediğini, müvekkili aleyhine düzenlenen ve bilgisi dahi olmayan cezai şartın talep edilemeyeceğini, müvekkiline tapuda herhangi bir satış yapılmadığından davacı lehine tellallık ücretine hükmedilemeyeceğini, 8 maddeden oluşan sözleşmenin hiç bir yerinde cezai şartla birlikte asıl alacağın istenmesine ilişkin bir düzenleme bulunmadığından, hem cezai şart hem de ücret istenmesinin sözleşme ve hakkaniyet ve de 6098 Sayılı Kanun’un 20.maddesine aykırı olduğunu, alacak miktarı likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davacı-karşı davalılar vekili; mahkemece hükmedilen %1 oranındaki cezai şartın, cezai şartın düzenleniş amacına, düzenlemenin yasal gerekçelerine ve yerleşik-güncel Yargıtay kararlarına açıkça aykırı olduğunu, cezai şartın tenkis edilmesi halinde, tenkis edilen miktardan davalı yararına vekalet ücretine hükmedilemeyeceği yönündeki beyan ve talepleri mahkemece kabul edildiği ve kararın gerekçesinde de belirtildiği halde, hüküm fıkrasında davalı lehine reddedilen kısım üzerinden vekalet ücreti takdir edildiğini, asıl dava yönünden verilen kısmen kabul kararına ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine aykırı şekilde, lehlerine 1.500,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının ve harç ve yargılama giderleri hesabının da kabulle ve dosyayla uyumsuz şekilde, eksik ve yanlış yapılmış olmasının bozmayı gerektirdiğini, ilk kararın Yargıtay tarafından sadece davalının cezai şartın tenkisine dair itirazı yönünden bozulduğunu ve bunun dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddedildiğini, karşı dava yönünden, 12.06.2019 tarihli Yargıtay kararıyla kararın kesinleştiğini, buna rağmen mahkeme tarafından, karşı dava yönünden de yeniden karar verilmiş olmasının ve üstelik bu kararda karşı davayla ilgili harç ve yargılama giderleri yönünden yeni kararlar verilmiş olmasının da doğru olmadığını, dosyada taraf teşkili sağlanmadan karar verildiğini, davacı …’ın mirasçılarından …’ın mirası reddettiğini ancak buna ilişkin kararın Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından kaldırıldığını, buna rağmen, mirasçı sıfatı devam eden …’ın davaya intikali sağlanmadan ve taraf teşkili sağlanmadan karar verildiğini beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl dava, tellallık sözleşmesinden kaynaklanan komisyon ücret alacağının ve cezai şartın ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, karşı dava ise taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği ödenen kapora ücretinin iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 51.maddesi; ”Dava ehliyeti, medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir.”,
2.6100 Sayılı Kanun’un ”Dava Sırasında Taraflardan Birinin Ölümü” başlıklı 55. maddesi; ” (1)Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. (2)Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.
”,
3.4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 611/1. maddesi; ”Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi, hak sahiplerine geçer.”,
4.4721 Sayılı Kanun’un 617. maddesi; ” (1) Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflâs idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler. (2) Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir. (3) Bu suretle tasfiye edilen mirastan reddeden mirasçının payına bir şey düşerse bundan, önce itiraz eden alacaklıların, daha sonra diğer alacaklıların alacakları ödenir. (4) Arta kalan değerler ise, ret geçerli olsa idi bundan yararlanacak olan mirasçılara verilir” şeklindedir.
3. Değerlendirme
Miras yoluyla intikali mümkün hakların konusunu oluşturduğu bir davada davacının ölümü hâlinde 6100 Sayılı Kanun’un 55. maddesi gereğince mahkemece, davacının mirasçılarının tamamının tespit edilerek davadan haberdar edilmeleri gerekir. Davacının birden fazla mirasçısının bulunması hâlinde de 4721 Sayılı Kanun’un 640. maddesi uyarınca terekeye elbirliğiyle malik olmaları sonucu aralarında 6100 Sayılı Kanun’un 59. maddesi gereği mecburi dava arkadaşlığı bulunan mirasçıların tamamı davadan haberdar edilerek murisleri tarafından açılan davaya devam etme iradesinde olup olmadıklarının belirlenmesi gerekir. Bu doğrultuda yapılacak tebligatlar sonrasında mirasçıların terekeyi red etmemiş olmaları hâlinde mirasçıların tamamının davaya katılımı ile taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilir. Ayrıca gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Mahkemece, davayı takip için kayyım tayin edilebilir. Ancak her hâlükarda davacının ölümünden sonra yargılamaya devam edilebilmesi için Mahkemece mirasçıların tamamının davaya katılımının sağlanması veya terekeye temsilci atanması yoluyla taraf teşkili sağlanarak yargılamaya devam edilip hüküm kurulması gerekir.
Bu açıklamalar ışığında dosyanın incelenmesinde; asıl davacı …’ın ilk karardan sonra 24.08.2017 tarihinde vefat ettiği, muristen geriye mirasçıları olarak …, … ve …’ın kaldığı, …’ın Adana 4.Sulh Hukuk Mahkemesinin 14.02.2018 tarih 2018/136 Esas 2018/247 Karar sayılı kararıyla mirası kayıtsız şartsız reddettiğinin tespit edildiği, dava dışı alacaklılar tarafından mirasın reddinin iptali istemiyle açılan davada Adana 15.Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.09.2021 tarih 2021/193 Esas 2021/28 Karar sayılı ilamıyla davalı …’ın Adana 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 18/09/2017 tarih ve 2017/1343- 1295 Esas ve Karar sayılı kararı ile muris …’dan intikal eden mirasın reddinin iptaline, davalı …’a muris …’dan intikal eden miras payının tasfiyesine karar verildiği, …’ın karara karşı istinaf yoluna başvurduğu, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesinin 15.04.2022 tarih 2022/1006 Esas 2022/602 Karar sayılı ilamıyla, …’ın istinaf talebinin temyiz yolu açık olmak üzere reddine karar verildiği, kararın kesinleşip kesinleşmediği yönünde dosyada herhangi bir bilgi bulunmadığı, yine …’ın çocukları tarafından da mirasın reddi istemiyle Denizli 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/1691 Esas sayılı dosyasında dava açıldığı ancak mahkemece yetkisizlik kararı verildiği, dosyanın sonrasındaki durumu hakkında herhangi bir bilgi bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece mirasın reddinin iptaline ilişkin davanın sonucu beklenerek, taraf teşkilinin sağlanması, sonrasında yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
2. Bozma sebebine göre, asıl dava yönünden tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
A.Davacı Karşı Davalıların Karşı Dava Temyizi Yönünden
Davacı-karşı davalıların, karşı davaya yönelik temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,
B.Davacı Karşı Davalılar ve Davalı Karşı Davacının Asıl Dava Temyizi Yönünden
1-Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
2-Bozma sebebine göre asıl dava yönünden tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Aşağıda yazılı peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine,
6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
20.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.