Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/64 E. 2023/1623 K. 25.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/64
KARAR NO : 2023/1623
KARAR TARİHİ : 25.05.2023

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1246 E., 2022/1501 K.
DAVA TARİHİ :28.06.2019
KARAR :Davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ :Ordu 2. Asliye Hukuk (Tüketici) Mahkemesi
SAYISI :2020/187 E., 2022/145 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; davalılardan 18.07.2014 tarihli sözleşme ile site içerisinde daire satın aldığını, sitenin ve dairenin sözleşmedeki özellikleri taşımadığını, dairenin 18.01.2016 tarihinde teslim edilmesi gerekirken 28.07.2016 tarihinde teslim edildiğini, daire ile sitenin halen inşaat halinde olduğunu ve çatının kapatılması yönünden davalılar aleyhine 19.01.2016 tarihinde ihtarname keşide ettiğini, sitedeki ve dairedeki eksikliklerin ve ayıplı ifaların 15.02.2018 tarihinde tespitini yaptırdığını ileri sürerek, söz konusu sözleşmede belirtilen eksikliklerin ve ayıplı işlerin tespiti ile fiyatlandırılmasına ve taşınmazda meydana gelen değer kaybının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.500 TL tazminatın tapudaki hissesi oranında faiziyle tahsilini istemiş, ıslah dilekçesi ile talebini artırmıştır.

II. CEVAP
Davalılar; davacının yaklaşık üç yıldır davaya konu sitede ikamet ettiğini, iki dönem site yöneticiliği yaptığını, davacının daireyi anahtar teslim olarak değil %80 bitmiş hali ile satın aldığını, satış sözleşmesi hükümleri gereğince yükümlülüklerini yerine getirdiklerini, sözleşmeden kaynaklı ayıp veya eksik işin olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, delil tespiti dosyasından alınan bilirkişi raporunu kabul etmediklerini savunarak, davanın reddini istemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 18.07.2014 tarihli alım-satım sözleşmesinde yapılması gereken işlerin bilirkişi raporunda belirtilen şekilde ayıplı ve eksik şekilde yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 250.626,95 TL’nin (2.500 TL yönünden dava tarihinden 248.126,95 TL yönünden ıslah tarihinden itibaren) yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalılar vekili; kararın gerekçesinin bulunmadığını, aynı heyetten alınan bilirkişi raporuna itiraz ettikleri halde itirazlarının neden karşılanmadığını ve ek raporun neden hükme esas alındığının yazılmadığını, bilirkişi raporunun hükme elverişli olmadığını, bilirkişi raporlarındaki fiyatların denetime elverişli olmayıp fiyatın neye göre belirlendiğinin belli olmadığını, Ordu 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/3 ve 2020/19 değişik iş sayılı dosyalarının, Ordu Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/8426 ve 2020/7652 soruşturma sayılı dosyalarının celp edilerek, yeni bir heyet eşliğinde keşif yapılarak rapor tanzim edilmesi gerektiğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunun hüküm kurmaya yeter açıklıkta bulunduğu, inceleme konusu kararın neticesi itibarı ile usul ve yasaya uygun bulunduğu gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili; istinaf dilekçesinde sunduğu nedenleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davacının davalılardan satın aldığı dairedeki ayıplar nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un tüketicinin seçimlik hakları başlıklı 11 inci maddesinde; ” (1) Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici;
a) Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme,
b) Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme,
c) Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme,
ç) İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme, seçimlik haklarından birini kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.
(2) Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici veya ithalatçıya karşı da kullanılabilir. Bu fıkradaki hakların yerine getirilmesi konusunda satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Üretici veya ithalatçı, malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat ettiği takdirde sorumlu tutulmaz.
(3) Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır… ” şeklinde düzenleme yer almaktadır.

2. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31 inci maddesinde; hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup, “Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi ya da hukuki açıdan belirsiz, yahut çelişkili hususlar hakkında, taraflarca açıklama yaptırabilir, soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” hükmü öngörülmüştür.

D. Değerlendirme
1. Davacı dava dilekçesi ile, davalılardan satın aldığı davaya konu dairenin satışına ilişkin sözleşmede belirtilen eksikliklerin ve ayıplı işlerin tespiti ile fiyatlandırılması ve taşınmazda meydana gelen değer kaybının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.

2. Mahkemece, davacıya dava dilekçesinde eksik ve ayıplı işlerin tespit edilerek fiyatlandırılmasına ilişkin talebini açıklamak; talep sonucunu açık bir şekilde bildirmek üzere süre verilmiş, verilen süre içerisinde davacı 26.05.2021 tarihli dilekçesi ile, talebinin 18.07.2014 ve 20.01.2015 tarihli sözleşmelere göre yapılmayan veya eksik yapılan imalat bedellerinin arsa payına düşen miktarını, davalıların kusurları sebebiyle dairede oluşan imalat kaynaklı zararı ve taşınmazdaki değer kaybını talep ettiğini bildirmiştir.

3. Yukarıda açıklandığı üzere, 6502 Sayılı Kanun’un 11 inci maddesinde, malın ayıplı olması durumunda tüketicinin seçimlik hakları düzenlenmiştir. Bu seçimlik haklarda tüketici; bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Açıklandığı şekilde tüketici seçimlik haklarından herhangi birisini kullanabilecektir. Öğretide ve uygulamada da kabul edildiği üzere tüketicinin seçimlik haklarını tek yanlı ve varması gereken bir irade açıklamasıyla kullanması gerekmektedir. Tüketici bu haklardan hangisini seçtiğini, bir kez bildirmekle, seçim hakkını kullanmış olur ve artık tercihini değiştiremez. Çünkü, satıcı kayıtsız şartsız, bildirilen tercihi yerine getirmek zorundadır. Bu nedenle tüketicinin seçim hakkı, bir kez kullanılmakla sona ermekte ve onun yerine tercih ettiği hak geçmektedir. Bu özelliği nedeniyle, tüketicinin seçimlik hakkının yenilik doğrucu (inşai) haklardan olduğunu söyleyebiliriz.

4. Hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında, davacıya bu talepleri hakkında sözleşmeden dönme hakkını mı ayıp oranında bedel indirimi hakkını mı kullanacağı hususu açıklattırılmamıştır. Bu durumda mahkemece, davacının davasını neye hasrettiği açıklattırılıp, seçimlik hakkını ne şekilde kullandığı sorularak, hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, eksik ve ayıplı olduğu hususunda somut bir değerlendirme içermeyen bilirkişi raporuna göre yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

5. Bozma nedenine göre, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının davalılar yararına BOZULMASINA,

3.Bozma nedenine göre davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.