YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/611
KARAR NO : 2023/2330
KARAR TARİHİ : 20.09.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/67 E., 2022/2224 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 9. Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/162 E., 2021/1039 K.
Taraflar arasında birleştirilerek görülen itirazın iptali ve alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince; asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı/birleşen davada davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre; asıl davada kabul edilen ve davalı tarafça temyize konu edilen miktar 28.900,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalının asıl davaya yönelik temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Temyiz eden tarafların birleşen davaya yönelik gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz istemlerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalının kiracı olduğu dava konusu taşınmazı 08.03.2019 tarihinde satın aldığını, sözleşmeye göre artış yapılarak belirlenecek … kira bedellerinin kendisine ödenmesini bildirmesine rağmen kira bedellerinin eksik ödendiğini, bu nedenle başlattığı takibe davalı tarafından itiraz edildiğini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptaline, takibin devamına ve lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; … malik olan davacının mevcut sözleşme ile bağlı olup fark kira bedeli isteyemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiş, davacı aleyhine açtığı ve bu dava ile birleşen davada ise; kiralananı 15.06.2020 tarihinde tahliye etmek zorunda kaldıklarını ileri sürerek, kiralanana yaptığı faydalı ve zorunlu imalatların bedellerinin tahsiline karar verilmesi istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; asıl davada hükme esas alınan bilirkişi raporu ile davacı alacağının doğru olarak belirlendiği, birleşen dava yönünden ise kiralananı haksız olarak … tahliye eden kiracının bu feshin sonuçlarına katlanması gerektiğinden bahisle; asıl davanın kabulü ile takibe vaki itirazın iptaline, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı/birleşen davada davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı/birleşen davada davacı; dosyada net ve brüt kira bedellerinin hatalı tespit edildiğini, davacıya yapılan ödemelerin dikkate alınmadığını, ayrıca kiralanana yaptığı faydalı ve zorunlu imalatların bedellerinin tahsili gerektiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; asıl davada davacının 28.900,00 TL tutarında alacaklı olduğu, davalı borçlunun dava tarihinden sonra yapmış olduğu ödemelerin infazda dikkate alınması gerektiği, birleşen davada ise; kiralananı satın almasından önceki dönemde yapılan zorunlu ve faydalı giderlerin … malikten talep edilmiş olduğu, bu nedenle … malik davalının bu talep yönünden pasif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle birleşen davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, farklı gerekçe ile esastan reddine karar verilmesinin hatalı olduğundan bahisle; davalı/birleşen davada davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; asıl davanın kabulü ile takibe vaki itirazın iptaline, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, birleşen davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Birleşen davada davalı; sözleşmede kiracının kiralanana yapacağı faydalı ve zorunlu masrafları isteyemeyeceği yönünde hüküm bulunduğunu, sözleşmenin bu açık hükmü karşısında yapılan masraf bedellerinin taşınmazın önceki malikinden de istenemeyeceğini ileri sürerek, birleşen davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Birleşen davada davacı; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, halefiyet ilkesi gereği yapılan masraflardan … malik davacının da sorumlu tutulması gerektiğinden bahisle, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Birleşen davada uyuşmazlık, kiralanana yapılan faydalı ve zorunlu masraf alacağının tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Yerleşmiş Yargıtay uygulamasına göre; kiralananı, kiralama amacına uygun kullanmak için yapılan tadilat ve onarımlardan, faydalı ve zorunlu olanların kiralananın … tahliye edilmesine bağlı olarak ödetilmesi konusunda kiracı ile kiraya veren arasında uyuşmazlık çıktığı takdirde, kalan kira süresi bakımından oranlama yapılarak talebin değerlendirilmesi gerekir.
2. Diğer taraftan, kiralananın kira sözleşmesi devam ederken satılması halinde; daha sonradan yapıldığı kanıtlanamadığında, kira sözleşmesinin başlangıcında yapıldığı kabul edilen tadilat ve onarımların satış bedeli içinde kaldığı, … malikin taşınmazı mevcut hali ile görerek aldığı, yapılan tadilat ve onarımlar nedeniyle zenginleşenin önceki malik olduğu kabul edilmelidir.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.04.2021 tarihli ve 2017/(13)3-657E., 2021/491 K. Sayılı ilamının ilgili bölümü şöyledir: “…24.Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti ise dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukukî koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir.
25.Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Zira bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı ancak davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir ve bu durumda dava ret veya kabul ile sonuçlanır. Başka bir anlatımla dava şartların işin esasının incelenmesine engel teşkil eder mahiyetteyken bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümüne girilmeden, davanın sıfat yokluğundan reddi gerekir. Sıfat, ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’î de teşkil etmediğinden davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukukî bir durumdur (…, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, C.I., İstanbul 2001, s. 1157 vd.).
26.Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; her ne kadar mahkemece hüküm sonucu “dava dilekçesinin pasif husumet şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine” şeklinde tesis edilmiş ise de sıfat yokluğunun dava şartı teşkil etmemesi ve bu yönde verilen bir kararın esasa ilişkin bir hüküm mahiyeti taşıması nedeniyle aslında davanın usulden değil esastan reddedildiği açıktır. Dava sıfat yokluğundan reddedilmiş olduğuna göre mahkemenin kavram karmaşasına düşerek usulden ret yönünde hüküm kurmuş olması da bu durumu değiştirmeyecektir.
27.Bu hâlde, usulden reddedilmiş bir dava bulunmadığından … Daire kararında belirtilen şekilde usulden ret kararına rağmen esasa ilişkin gerekçe içermek suretiyle hukuka aykırılık taşıyan bir hükümden bahsedilemeyecektir.
28.Başka bir anlatımla; mahkemece sıfat yokluğu nedeniyle kurulan hükmün, esasa ilişkin bir ret nedenine dayalı olduğu gözetildiğinde kararda davanın “usulden reddine” denilmiş olması hatalı ise de bu durum … başına HMK’nın 297. maddesine aykırılık ve salt bu nedenden işin esası incelenmeksizin usul yönünden bozma nedeni teşkil etmeyecektir…”
3. Değerlendirme
Kiralananın satış tarihinden önce gerçekleştirilen zorunlu ve faydalı masrafların satış bedeli içinde kaldığı, … malikin taşınmazı mevcut hali ile görerek satın aldığı, bu durumda kiralananda yapılan tadilat ve onarımlar nedeniyle oluşan zenginleşmenin önceki malikten talep edilebileceği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince birleşen dava hakkında verilen karar yerindedir. Diğer taraftan, birleşen dava hakkında verilen kararın esasa ilişkin bir ret nedenine dayalı olduğu gözetildiğinde, Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinde davanın usulden reddine denilmiş olmasının … başına usul yönünden bozma nedeni teşkil etmeyeceği anlaşılmakla, bu hususa işaret edilmekle yetinilerek, tarafların temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulanan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1. Davalının asıl davaya yönelik temyiz isteminin miktardan REDDİNE,
2. Temyiz olunan, birleşen dosyaya yönelik Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 … maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.