Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/600 E. 2023/143 K. 20.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/600
KARAR NO : 2023/143
KARAR TARİHİ : 20.02.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/763 E., 2022/354 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/352 E., 2019/234 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali (tellallık sözleşmesinden kaynaklanan) davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın davalı Yaşarlar Çelik Eenerji İnş. San. ve Tic. A.Ş. yönünden pasif husumet yokluğundan reddine, davalı … yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’nin diğer davalı Yaşarlar A.Ş.’nin demir deposu olarak kullanılmak üzere satın alacağı bir yer temin etmek için onun ticari temsilcisi olarak kendisinden gayrimenkul gösterme ve tellallık hizmeti aldığını, taraflar arasında akdedilen 25.03.2015 tarihli Gayrimenkul Görme ve Hizmet Bedeli Sözleşmesini davalı …’nin diğer davalı şirketi temsilen imzaladığını, ayrıca hizmet bedelini şahsen ödemeyi de kabul ve taahhüt ettiğini, hizmeti yerine getirdiğini ve davalı şirketin de taşınmazı satın aldığını, buna rağmen tellallık ücretinin ödenmediğini beyan ederek; sözleşmeye göre belirlenen ücret alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine davalıların haksız itirazlarının iptali ile takibin devamına ve alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacının ileri sürdüğü sözleşmenin akdedildiği iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, davalılardan …’nin diğer davalı Yaşarlar Çelik Enerji inşaat San. ve Tic. A.Ş. firmasının yetkilisi veya ticari temsilcisi olmadığını, firmanın sigortalı çalışanı olduğunu, şirket çalışanı davalı …’nin dava konusu taşınmazın satılık olduğunu internetteki ilanından tespit ettiğini, davacı ile hiçbir surette arsa mahalline gidilmediğini, aracılık hizmeti alınmadığını, arsa sahibi ile yapılan görüşmeler neticesinde, davacı tarafın iddia ettiği tutarın aksine arsanın 2.475.000 TL’ye satın alındığını savunarak haksız ve hukuki dayanaktan yoksun iş bu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 09.05.2019 tarihli ve 2016/352 Esas,2019/234 Karar sayılı kararıyla; ” 25.03.2015 tarihli sözleşmede davalı …’nin imzasının bulunduğu, davalı …’ın diğer davalı şirket çalışanı olduğu ve sözleşmede diğer davalı adına temsilen işlem yaptığının anlaşıldığı, her ne kadar şirketin yasal temsilcisi olmasa da bu işle görevlendirildiği ve yetkisiz temsil kapsamında işlem yaptığının anlaşıldığı, bu nedenle her iki davalı yönünden dava açılmasında husumet bakımından herhangi bir usule aykırı işlemin bulunmadığı, ancak taşınmazın sözleşme tarihinden sonra davalı şirket tarafından satın alınmasında davacının aracılık etmediği, bu hususun tarafların beyanı ile sabit olduğu, taşınmaz malikinin duruşmadaki beyanına göre davacıyı taşınmazı satması konusunda yetkilendirmediği, davacının da bu hususta delil sunmadığı, taşınmazın satışı için internet sitesi aracılığı ile ilan verildiği, her ne kadar davacı bu ilan kapsamında taşınmaz malikinden yetki almadan davalılara sözleşme tarih itibari ile taşınmazı göstermişse de, taşınmaz malikinin mülkiyet hakkı kapsamındaki tasarruf yetkisini haksız ve yetkisiz şekilde kendi lehine kullanması durumundan hak talep edemeyeceği, bu nedenle asıl satış yönü ile herhangi bir aracılık faaliyetini de yerine getirmediği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; ”mahkemenin gerekçesinin aksine tellalın taşınmaz maliki tarafından yetkilendirilmiş olmasının gerekmediği, TBK 520. maddesi uyarınca mal sahibi tarafından yetkilendirilme koşulunun aranmadığı, simsarlık sözleşmesinin şans ve tesadüfe bağlı olup, bu özelliğinin vekalet ve komisyon sözleşmesinden ayıran en önemli unsur olduğu, simsarın ticari temsilci veya komisyoncu gibi yetki almadığı, akdin kurulmasına bizzat aracılık etmesinin gerekmediği, satım sözleşmesinin kurulmasına imkan yaratmasının zorunlu ve yeterli olduğu, eldeki davada tüm bu koşulların oluştuğu, sözleşmenin tarafı olmadığı halde taşınmaz malikinin yetki vermediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, dosyada mevcut bilirkişi raporunda, USD olarak belirlen sözleşme bedelinin satım tarihi itibarıyla TL’ye çevrilip maddi hata yapılması nedeniyle tellallık ücret alacağının hatalı hesaplandığı oysa takip tarihindeki kur üzerinden TL’ye çevrilmesi gerektiği ve bu şekilde hesap yapıldığında, takip konusu miktar kadar alacaklı olduğunun anlaşılacağı” gerekçesiyle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ” davacının dayandığı 25.03.2015 tarihli “Gayrimenkul Gösterme ve Hizmet Bedeli Sözleşmesinin; Darıca ilçesi, 1369 ada, 6 parselde yer alan ve metrekaresi 350 USD olan 2.952 m2”lik satılık arsa için tanzim edildiği, davacı ile gayrimenkulü gören olarak davalı …’nin adı ve imzasının yer aldığı ve sözleşme içeriğinde; “Yukarıda adresi bulunan gayrimenkulü/gayrimenkulleri, belirtilen tarihte satın almak/kiralamak amacı ile gördüm. Söz konusu yerleri 1 yıl içerisinde şahsım, ortağı veya çalışanı olduğum şirket, şirket ortakları, şirketin ortağı olduğu kuruluşlar ya da kan ve sıhri hısımlarım satın aldığı, kiraladığı takdirde, sahibi ile satış/kiralama sözleşmesi olmasa dahi satış bedelinin %3+KDV senelik kiranın %12+KDV’sini hizmet bedeli olarak şahsım ve firmam adına ödemeyi kabul ve taahhüt ederim.” ifadesinin yer aldığı, satış bedelinin m2 başına 350 USD olarak kararlaştırıldığı, sözleşmeye konu taşınmazın davalı şirket tarafından dava dışı taşınmaz malikinden 08.05.2015 tarihinde satın alındığı, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuki niteliği itibariyle, fırsat gösterme tellallığı niteliğinde olduğu, fırsat gösterme tellallığında simsarın ücrete hak kazanabilmesi için ayrıca alım satım sözleşmesinin kurulmasına da aracılık etmesine gerek olmadığı, ayrıca simsarlık sözleşmesi yapılabilmesi için simsar ile gayrimenkul sahibi arasında sözleşme bulunmasına, gayrimenkul malikinin rıza ve simsara yetki vermesine gerek bulunmadığı, bu nedenle mahkemenin aksi yöndeki gerekçesinin yerinde olmadığı, sözleşmede, davalı şirketin adı ve imzası bulunmamakta olup, imzası bulunan davalı …’nin sözleşmeyi kendi adına şahsen imzaladığı, davalı şirketin temsilcisi olmayıp, şirket çalışanı olduğu gibi sözleşmeyi davalı şirket adına imzaladığına dair bir kayıt bulunmadığı, taşınmaz satışına ilişkin tellallık sözleşmesinin yazılı olarak yapılmasının geçerlilik koşulu olduğu gözetildiğinde; yer göstermeye ilişkin sözleşmenin davalı şirket açısından bağlayıcılığının bulunmadığı dolayısıyla davalı şirket hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiği, sözleşme içeriğinde, satın almak amacıyla taşınmazın görüldüğü belirtildiğine ve taşınmazın sözleşme tarihinden itibaren bir yıl içerisinde sözleşmede imzası bulunan davalı …’nin çalışanı olduğu davalı şirket tarafından satın alındığı anlaşıldığına göre, artık davacının, sözleşmede kararlaştırılan hizmet bedeli alacağına hak kazandığının kabulü gerektiği ve davacının bu alacağını sözleşmede imzası olan davalı …’den talep edebileceği, tapu kaydında 2.952 m2 olarak kayıtlı taşınmazın, sözleşmede de; 2.952 m2 olduğu belirtilmiş olup, m2 satış bedelinin de 350 USD olarak kararlaştırıldığı, bu durumda, taşınmazın satım bedelinin 1.033.200.-USD olarak öngörüldüğü, TBK 99. maddesine göre, yabancı para alacağının TL cinsinden istenebilecek olmasına ve davacının icra takip tarihindeki kur üzerinden talepte bulunmasına göre, takip tarihi olan 03.03.2016 itibarıyla 1USD’nin TCMB efektif satış kurunun 2.9311TL olduğu anlaşıldığından, satım bedelinin 1.033.200 USDx 2.9311 TL= 3.028.412,52 TL olduğu, bu miktarın %3’ünün ise; 90.852,37 TL ve %18 KDV’si 16.353,42 TL ile birlikte toplam tellallık ücreti 107.205,79TL olarak tespit edildiği” gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davalı Yaşarlar Çelik Enerji İnş. San Ve Tic. A.Ş. yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı … yönünden davanın kısmen kabulüne; davalının İstanbul Anadolu 5. İcra Müdürlüğünün 2016/4340 Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının 107.205,79-TL için iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, bu alacağa takip tarihinden itibaren %9 yasal faiz uygulanmasına, fazla istemin reddine, hüküm altına alınan alacağın %20’si olan 21.441,15-TL icra inkar tazminatının davalı …’den alınıp davacıya verilmesine.” karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1-Davacı vekili temyiz dilekçesinde; taraflar arasındaki yazılı sözleşmenin geçerli olduğunu, sözleşmeyi imzalayan …’nin diğer davalı şirketin ticari temsilcisi ve/veya ticari vekili niteliğinde olduğunu, şirket nam ve hesabına hareket ettiğinden şirketin de sözleşmeden sorumlu olduğunu beyan ederek Bölge Adliye Mahkemesi’nin davalı taraf Yaşarlar Çelik Enerji İnş. San. Ve Tic. A.Ş. yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine ilişkin kararının temyizen tetkiki ile bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2-Davalı … vekili temyiz dilekçesinde; müvekkiline gösterildiği iddia edilen taşınmazın … tarafından satın alınmadığını, bu nedenle davacı simsarın ücrete hak kazanamayacağını, arsanın eski malikinin de davacıyı yetkilendirmediğini, sözleşmede kararlaştırılan ücretin fahiş olduğunu ve mahkemece taşınmazın rayiç değerinin belirlenmesi gerektiğini, ayrıca alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini beyan ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 520 nci maddesi; ”Simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir. Simsarlık sözleşmesine, kural olarak vekâlete ilişkin hükümler uygulanır. Taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz.”,

3. 6098 Sayılı Kanun’un 520/1 inci maddesi; ” Simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır.”

4.6098 Sayılı Kanun’un ”ücretin belirlenmesi” başlıklı 522 inci maddesi; ”Ücret, belirlenmemişse tarifeye, tarife yoksa teamüle göre ödenir.” şeklindedir.

3.Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2.Somut olayda, davacı simsar ile davalılardan … arasında 25.03.2015 tarihli Gayrimenkul Görme ve Hizmet Bedeli Sözleşmesi’nin imzalandığı, davalı …’nin sözleşmeyi bizzat kendi adına imzaladığı, sözleşmede diğer davalı şirketi temsilen hareket ettiğine dair herhangi bir ibare olmadığı, bu nedenle davacının şirketin de sorumlu olması gerektiğine yönelik temyiz itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmış olup, davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın

bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

3.25.03.2015 tarihli sözleşme içeriğinde taşınmazın satın alınmak amacıyla görüldüğünün belirtildiği, yine sözleşmede davalının açıkça taşınmazın çalışanı olduğu şirket tarafından satın alınması durumunda simsarlık ücretini ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, sözleşmenin Darıca ilçesi, 1369 ada, 6 parselde yer alan ve metrekaresi 350 USD olan 2.952 m2”lik satılık arsa için tanzim edildiği satış bedelinin m2 başına 350 USD olarak kararlaştırıldığı ve Bölge Adliye Mahkemesi’nce sözleşmede yazılı şekilde tespit edilen miktar üzerinden yapılan hesaplama ile simsarlık ücretinin belirlendiği, bu şekilde belirlenen ücrete hükmedilmesinin 6098 Sayılı Kanun’un 522 inci maddesine de uygun olduğu anlaşılmakla, davalı … vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,20.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.