YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/540
KARAR NO : 2023/1645
KARAR TARİHİ : 30.05.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2022/302 E., 2022/640 K.
DAVA TARİHİ : 21.04.2010
KARAR : Davanın kabulü
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; 1989 yılında Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye geldiğini, Devlet Bakanlığınca hazırlanan Ankara-Pursaklar göçmen evleri projesi kapsamında borçlandırılarak konut satın aldığını, bu bağlamda 7.400.000 TL (eski para) peşinat ödediğini, bu ödemenin konut maliyetinden düşülmesi gerekirken düşülmediğini ileri sürerek, bu ödemenin güncelleştirilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 4.000,00 TL’nin yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemiş, ıslah ile talebini 8.896,75 TL’ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu ve davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 23.02.2011 tarihli ve 2010/358 E., 2011/156 K. sayılı kararı ile; davacının yaptığı peşin ödemenin mahsup edilmediği kabul edilerek, mahsup edilmeyen miktarın güncellenmiş değerinin 8.896,75 TL olduğuna ilişkin bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (kapatılan)13. Hukuk Dairesi’nin 30.12.2011 tarihli ve 2011/7857 E., 2011/21630 K. sayılı ilamı ile; denetimine elverişli yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak, borçlandırma işleminin başlangıcında mahsuplaşma yapılıp yapılmadığı, konutun maliyet bedeli borçlandırma bedelinden yüksek olduğu takdirde davacının maliyet bedelinden borçlanmayı kabul ettiği halde daha düşük miktarda borçlandırılmasının kabul edilebilir açıklaması yaptırılarak ödenmesi gereken taksitlerden mahsup işlemi yapılıp yapılmadığı dosya içindeki ve emsal dosyalardaki listeler ve yazışmalar değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 19.09.2012 tarih 2012/165 E., 2012/1165 K. sayılı kararı ile; davalı idare tarafından, davacının peşin yatırdığı bedelin mahsuplaşma işleminin yapılmadığı, mahsuplaşmaya ilişkin herhangi bir belge ve delil sunulmadığı, yapılan araştırma sonucunda da böyle bir belgeye rastlanmadığı, bu nedenle davalının mahsup savunmasına itibar edilmesinin mümkün olmadığı, öte yandan borçlanılan bedelin maliyet bedelinin üzerinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
2. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
3. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesi’nin 06.02.2013 tarihli ve 2013/2889 E., 2013/2452 K. sayılı ilamı ile; gerek Devletin resmi kurumları arasındaki yazışmalardan, gerek hak sahiplerine ait liste başlıklı belge kapsamından ve gerekse aynı nedenlerle açılan ve reddedilip, Dairenin incelenmesinden de geçmek suretiyle kesinleşen dosya kapsamlarından da açıkça anlaşılacağı gibi davacının peşin ödediği paranın mahsubunun yapıldığı, bu durumda mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
C. Üçüncü Bozma Kararı
1. Mahkemenin 02.10.2013 tarihli ve 2013/2137 E., 2013/2890 K. sayılı kararı ile; gerek Devletin resmi kurumları arasındaki yazışmalar, gerek hak sahiplerine ait liste ve diğer destekleyici belgelerden davacının peşin ödediği paranın mahsubunun yapıldığı, dolayısıyla davacının iş bu davada ileri sürdüğü alacak iddiasının maddi ve hukuki bir temelinin bulunmadığı, davanın sübuta ermediği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
2. Dairenin 31.05.2022 tarihli ve 2022/1921 E.,2022/5239 K. Sayılı ilamı ile; “Her ne kadar Yargıtay 13. Hukuk Dairesince davanın reddine karar verilmesi yönünde davalı yararına bozma yapılmış ise de; Anayasa Mahkemesi’nin 07.01.2016 tarihli ve 2014/2719 başvuru sayılı ilamı da dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde; Davacılar murisi ile dava dışı banka arasında imzalanan borçlanma sözleşmesinin 1 inci maddesinde “…borçlu, yukarıda belirtilen miktarın kullandırılmış krediye göre saptanmış olduğunu, borçlanmaya esas kesin maliyetin, inşaatın tamamlanması aşamasından sonra yapılacak kesin hesaplardan sonra tespit edileceğini ve kesin hesap sonucu bulunacak maliyete göre borç miktarının artması halinde, artan miktar için de işbu borçlanma sözleşmesinin aynen tatbik edileceğini, bankaca kesin hesap sonucu bulunacak hesaba eklenecek miktara, miktarın ve geri ödeme taksitlerinin belirlenmesi yöntemine, hesap şekline herhangi bir itirazı olmayacağını peşinatın ve taksit tutarlarının artış oranına göre yeniden belirlenecek bu sözleşme hükümlerine göre ödeneceğini , kabul beyan ve taahhüt eder.” şeklinde düzenlenmeye yer verildiği, dosyadaki bilgi ve belgelere göre, murisin dava dışı bankadan kredi kullanıp ek borçlandırma sözleşmesi ile 93.416.994 TL (eski para) kredi kullanıp, ödeme yaptığı, ancak maliyet hesabı çıkarıldığında arada oluşacak farkı da aynı koşullarda ödemeyi taahhüt ettiği, borçlanma sözleşmelerinin ileride doğacak ilave maliyeti de kapsayacak şekilde düzenlendiği, Devlet Bakanlığınca konutun kesin maliyet hesabının her bir daire için 86.000.000 TL (eski para) olarak belirlendiği, kesin maliyet hesabının resmi verilere göre hazırlanması ve o tarihte taraflar arasında herhangi bir husumet bulunmaması nedeniyle bu kesin maliyet hesabına itibar edilmesi gerektiği böylece konut maliyetinin üstünde borçlanıldığı ve mahsup yapıldığına ilişkin kesin ve inandırıcı belgenin dosya içerisinde yer almadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece yatırılan peşinatın borçtan mahsup edilmediği kabul edilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.” şeklinde kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafından toplam 7.400.000 TL ödeme yapıldığı, T.C. Devlet Bakanlığı tarafından T. Emlak Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğüne yazılan “Aralık 1992 ayından itibaren aylık taksitler halinde ödeme sağlanması, daha önce yatırdıkları 400.000 TL’lik taksitleri ve başvuru peşinatlarının borçlardan mahsubu” gerektiği belirtilmesine karşın bu mahsup işleminin davalı tarafından yapılmadığı, güncelleme hesaplanmasının tüm ekonomik değişkenlerin ortalamasını yansıtan miktar olan 8.896,75 TL’nin davalıdan tahsilini talep etme koşullarının davacı açısından gerçekleştiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile, toplam 8.896,75 TL tazminat alacağının, 4.000,00 TL’lik kısmı için dava tarihinden, geri kalan kısmı için ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyizinde; konut başvuru aşamasında davacının yatırdığı peşinatın taksitlerden düşüldüğünü, dosya içerisinde yer alan yazışmalarda bu durumun açıkca belirtildiğini, kesin maliyet hesabında konutun maliyetinin 86.000.000 TL (eski para) olarak belirlendiğini, bu rakamın altında veya üstünde yapılan borçlanmaların konutların şerefiye farkından kaynaklandığını, Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruların ihlal olmadığı gerekçesiyle ret edildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; sosyal konut projesinden konut sahibi olabilmek için yatırılan peşinatın konutun teslimi için yapılan sözleşmede belirlenen borçlanma miktarından mahsup edilmediği iddiasına dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
3.Değerlendirme
Temyizen incelenen kararda bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı, davacının ek borçlandırma sözleşmesi ile 93.416.994 TL (eski para) kredi kullanıp ödeme yaptığı, ancak maliyet hesabı çıkarıldığında arada oluşacak farkı da aynı koşullarda ödemeyi taahhüt ettiği, borçlanma sözleşmelerinin ileride doğacak ilave maliyeti de kapsayacak şekilde düzenlendiği, Devlet Bakanlığınca konutun kesin maliyet hesabının her bir daire için 86.000.000 TL (eski para) olarak belirlendiği, böylece davacının konut maliyetinin üstünde borçlandığı ve mahsup yapıldığına ilişkin kesin ve inandırıcı belgenin dosya içerisinde yer almadığının anlaşılması nedeniyle davalının temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Kanun’un 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
30.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.