Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/533 E. 2023/1758 K. 05.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/533
KARAR NO : 2023/1758
KARAR TARİHİ : 05.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/268 E., 2022/369 K.
DAVA TARİHİ : 08.12.2017

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen itirazın iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Samsun 5. Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; babası olan davalının çekici ve tır dorsesi satın almak için kendisinden borç para istediğini, 04.02.2011 tarihinde davalıya 85.000,00 TL’yi borç olarak banka kanalıyla gönderdiği parayla 2011 SCANIA G 4×2 marka/model çekici ve tır dorsesi satın aldığını, akabinde aracı satın aldığı Samsun Erçallar Otomotiv A.Ş.’ye kalan borcu için yeniden borç para istediğini, bunun üzerine Erçallar Otomotiv A.Ş.’ye 08.04.2011 tarihinde 6.000,00 TL ve 18.960,40 TL, 10.05.2011 tarihinde ise 14.000,00 TL para gönderdiğini, davalının kendisine tırı kullanmaya başlayınca borcunu ödeyeceğini beyan etmesine rağmen bugüne kadar herhangi bir ödemede bulunmadığını belirterek, davalının Çorum 4. İcra Müdürlüğünün 2017/6430 E. ve Çorum 1. İcra Müdürlüğünün 2017/7011 E. sayılı icra takiplerine vaki itirazlarının iptali ile takibin devamını ve asıl alacağın asgari % 20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı; davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiğini, davacı ile aralarında herhangi bir alacak-borç ilişkisinin mevcut olmadığını, kendisinin halen taksitlerini ödemekte olduğu tır ve dorseyi İş Bankasından kullanmış olduğu taşıt/bireysel ihtiyaç kredisi ile satın aldığını, yine vergi borcu olması nedeniyle vergi borcunu yapılandırdığını davacının kendisine hiçbir zaman para göndermediğini belirterek, davanın reddini ve talep edilen miktarın % 40’ından aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 14.09.2021 tarih, 2017/429 E. ve 2021/214 K. sayılı kararı ile; her ne kadar icra takibine konu alacak miktar itibari ile senetle ispatlanması gerekmekte ise de davacı ile davalının baba-oğul olmaları nedeniyle 6100 sayılı Kanunun 203’üncü maddesi uyarınca davanın tanıkla ispatı mümkün olduğundan tarafların gösterdiği tüm tanıklar dinlenmiş, havale dekontlarında gönderilen paranın borç olarak verildiğine dair herhangi bir şerh bulunmasa da birbirini doğrulayan ve çelişmeyen tanık beyanlarına göre havalelerin ödünç olarak davacı tarafından davalıya verildiği anlaşılmakla, davalı tarafından da borcun ödendiğine dair herhangi bir ödeme belgesi sunulmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, Çorum 1.İcra Müdürlüğünün 2017/7011 E. sayılı ve Çorum 4.İcra Müdürlüğünün 2017/6430 E. sayılı takip dosyasına davalı itirazının iptaline, takibin aynen devamına, alacak likit olduğundan İİK’nın 67’nci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca asıl alacak olan 123.960,00 TL’nin % 20’si olan 24.792,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 07.12.2021 tarihli ve 2021/1686 E., 2021/1734 K. sayılı kararıyla; taraflar arasında baba-oğul (altsoy-üstsoy) akrabalığının bulunması sebebiyle 6100 sayılı HMK’nın 203’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının a bendi gereğince senetle ispat zorunluluğunun istisnası olan eldeki uyuşmazlık yönünden dinlenilen tanık beyanlarına göre, davacı tarafından davalıya ödünç olarak verilen paraların icra takiplerinden önce davacı tarafından davalıdan istenilmesine ve bu şekilde davalının temerrüte düşürülmesine rağmen geri ödenmemesi üzerine davacı tarafından davalı hakkında dava konusu icra takiplerinin başlatıldığına ve bu nedenle davalının icra takiplerine vaki itirazlarının iptalleri ile dava konusu icra takiplerinin asıl alacak ve işlemiş faizler yönünden devamına yönelik mevcut şekilde değerlendirme yapılarak hüküm kurulmuş olmasında da herhangi bir isabetsizliğin bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 30.03.2022 tarihli ve 2022/538 E., 2022/2915K. sayılı ilâmı ile; davalının sair temyiz itirazlarının reddinin gerektiği belirtilerek, davalının takip tarihinden önce temerrüde düşürüldüğüne ilişkin dosyada bilgi ve belge bulunmadığından, davacı tarafından işlemiş faiz istenemeyeceğinin, faize ancak icra takip tarihinden itibaren hükmedilebileceğinin kabulünün gerektiği, mahkemece, bu yön gözardı edilerek takip tarihine kadar işlemiş faizi de kapsayacak şekilde davanın kabulü ile davalının Çorum 1.İcra Müdürlüğünün 2017/7011 E. ve Çorum 4.İcra Müdürlüğünün 2017/6430 E. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Yargıtay bozma ilamı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Çorum 1.İcra Müdürlüğünün 2017/7011E. sayılı ve Çorum 4.İcra Müdürlüğünün 2017/6430E. sayılı takip dosyalarında asıl alacağa takip tarihine kadar faiz işletildiği, takip tarihine kadar işlemiş faiz talep edilmeyeceği gözetildiğinde, dava konusu icra takiplerinin asıl alacak yönünden devamına ve alacak likit/belirlenebilir/hesaplanabilir olduğundan asıl alacak miktarı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, Çorum 1.İcra Müdürlüğünün 2017/7011E. sayılı takip dosyasına davalı itirazının iptaline takibin 85.000,00 TL asıl alacak yönününden devamına, Çorum 4.İcra Müdürlüğünün 2017/6430E. sayılı takip dosyasına davalı itirazının iptaline, takibin 38.960 TL asıl alacak yönününden devamına, alacak likit olduğundan İİK 67’nci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca asıl alacak olan 123.960,00 TL’nin % 20’si olan 24.792,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; icra takibine konu alacağa esas teşkil eden banka havalelerindeki makbuz kayıtlarında paranın borç olarak verildiğine dair açıklama olmasının şart olduğunu, Yargıtayın güncel kararlarına göre “borç-havale” gibi yetersiz açıklamalar ile gönderilen paraların karşı tarafça borç vermek amacıyla gönderildiği iddiasının kabul görmediğini, dava konusu banka havale makbuzunda borç verildiği şerhinin yazılmadığını, bu durumda baba-oğul arasında banka havalesi yoluyla gönderilen paranın bağış niteliğinde olduğunu, taraflar arasında tüketim ödüncü sözleşmesinin kurulduğunu, davacı yanın alacak iddiasını yazılı bir delille ispatlayamadığı gibi yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilebilecek bir belge de sunmadığını, davacının Türk Borçlar Kanunu’nun 392 nci maddesine göre ihtarname düzenleyip usülüne uygun tebliğ ettirmediğini, borcun iadesine yönelik düzenlenen ihtarnamenin tebliğinden itibaren altı hafta geçmedikçe borçlunun ödüncü geri vermekle yükümlü olmadığını, davacı ile aralarında borcun iadesi yönünde bir sözleşme olmadığını, davacının davalının sebepsiz zenginleştiğini ispat etmek zorunda olduğunu, sebepsiz zenginleşmeye yönelik zamanaşımı itirazlarını sunduklarını, davanın reddinin gerektiğini, Türk Borçlar Kanunu’nun 387 nci maddesi gereğince, borç para verenin bu paranın geri verilmesi tarihinde faiz talep edemeyeceğini, fakat tarafların yazılı sözleşme ile aksini kararlaştırabileceğini, dava konusu olayda da sözleşme mevcut olmadığından davacının faizi talep etmesinin TBK’nın 387’nci maddesine aykırı olduğunu, alacak miktarının % 40’ından aşağı olmamak üzere davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, borç para vermekten kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).

3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Senetle ispat zorunluluğunun istisnaları” başlıklı 203’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının a bendinde; “(1) Aşağıdaki hâllerde tanık dinlenebilir:a) Altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler.” denilmiştir.

4. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Borçlunun temerrüdü” başlıklı 117’nci maddesinde; “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.” düzenlemesi mevcuttur. Muaccel hale gelmiş bir borçtan dolayı alacaklının herhangi bir ihtarı yok ise anılan yasa maddesi uyarınca faize ancak dava veya takip tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekir.

3. Değerlendirme
Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uyularak verilmiş olmasına, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle bozmaya uyulmakla kesinleşmiş olan yönlere ilişkin taraflarca ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin mümkün olmamasına göre, davalının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

05.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.