Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/523 E. 2023/1796 K. 06.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/523
KARAR NO : 2023/1796
KARAR TARİHİ : 06.06.2023

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/513 E., 2022/3135 K.
DAVA TARİHİ : 20.02.2020
KARAR : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/158 E., 2020/1171 K.

Taraflar arasındaki muarazanın giderilmesi – kesilen elektriğin yeniden bağlanması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; davaya konu adreste davalı şirketin elektrik abonesi iken, 12.02.2020 son ödeme tarihli 4.766,60 TL bedelli faturanın geç ödendiğinden bahisle davalı şirket tarafından elektriğinin kesildiğini, bunun üzerine fatura borcunu ödediğini, davalı tarafça kısa sürede elektriğin açılacağının SMS ile bildirildiğini, ancak elektriğin açılmadığını, gerekçe olarak başkaca bir borcun varlığından söz edildiğini, davalı şirkete borcunun bulunmadığı gibi tarafına herhangi bir borç bildirimi de yapılmadığını, önceki abonenin borcundan dolayı sorumluluğuna gidilemeyeceğini ileri sürerek; muarazanın giderilmesi ile kesilen elektriğin yeniden bağlanmasını talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı; aboneliğe konu binanın otel işletmesi olarak kullanıldığını, işleteninin ise davacının dava dışı oğlu olduğunu, önceki abone ve aynı zamanda fiili kullanıcı olan davacının oğlunun kaçak elektrik kullanımı nedeniyle yaklaşık 200.000 TL tutarında tahsil edilememiş alacağının bulunduğunu, fiili kullanıcının borcunu ödememek ve enerji arzının sonlandırılmasını engellemek kastı ile yeni aboneliği muvazaalı olarak babası davacı adına aldığını, yeni abone olan davacı ile fiili kullanıcı arasındaki baba- oğul ilişkisinin fark edilmesi üzerine elektrik kesintisinin devam ettirildiğini, davacının kötü niyetli olduğunu, elektrik tüketim bedelleri tahsil edilmediği sürece davacının elektrik bağlanması yönündeki talebinin kabul edilmeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu adresteki önceki aboneliğin davacının oğlu adına olduğu, önceki abonenin usulsüz elektrik kullanımı nedeniyle aboneliğin sonlandırılıp borç tahakkuk ettirildiği, icra takiplerinin derdest olduğu, diğer taraftan aboneliğe konu adresteki otelin halen önceki abone olan davacının oğlu tarafından işletildiği, fiili kullanıcının borcunu ödemeden elektriği açtırmak için bu kez aboneliği muvazaalı olarak davacı babası adına aldığı, bu durumun davalı şirket tarafından fark edilmesi üzerine elektrik bağlantısının kesildiği, elektrik kesintisinin devam ettirilmiş olmasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; davacının davalı şirketin elektrik abonesi olduğunu, 16.01.2020 son ödeme tarihli 4.766,60 TL bedelli fatura borcundan dolayı elektriğinin kesildiğini, ancak borcunu ödediğini, davalı tarafından davacıya başkaca bir borçtan ötürü yapılan herhangi bir bildirimin bulunmadığını, davacı ile oğlu arasında kiracı- kiraya veren ilişkisi bulunduğunu, yeni abonelik tesis edilirken önceki abonenin taşınmazda fiili kullanıcı olarak faaliyetine devam ettiğinin davalı tarafça bilindiğini, buna rağmen davacı adına abonelik tesis edildiğini, aboneliğin süresinde sona erdirilmeyip halen devam ettirildiğini, mahkemece abonelik sözleşmesinin muvazaalı olduğunun tespiti yönünde talep aşılarak verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, davanın kabulü gerektiğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu adreste davacı adına aboneliğin 14.07.2017 tarihinde tesis edildiği, önceki abonenin ise davacının oğlu olduğu, önceki abonenin usulsüz elektrik kullanımı nedeniyle elektriğin kesilip, ödenmeyen borçtan ötürü aboneliğin sonlandırıldığı, davaya konu yerin otel olarak halen davacının oğlu tarafından işletildiği, aboneliği iptal edilen fiili kullanıcının borcunu ödemeden elektrik temin etmek amacıyla bu kez aboneliği muvazaalı işlemle babası olan davacının üzerine aldığı, Türk Medeni Kanunu’nun 2 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzeni tarafından korunmayacağı, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muarazanın giderilmesi ile kesilen elektriğin yeniden bağlanması istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Kural olarak, elektrik tüketim bedelinden sözleşmenin tarafı olan abone sorumludur. Elektrik dağıtım şirketleri, önceki abonenin borcunu yeni aboneden talep edemeyeceği gibi yeni aboneliğin tesisi için bu borcun ödenmesini de isteyemez. ( Dairenin 10.02.2016 tarihli ve 2015/18255 E., 2016/1677 K. sayılı ilamı)

2. Türk Hukuk Lûgatında muvazaanın “Anlaşmalı saptırma, gerçek dışı durumlara gerçekmiş niteliğini kazandırma işlemi; hukuksal bir işlem konusunda gerçek duruma aykırılıkta birleşilerek yapılan ortak açıklama (beyan) ya da ortaya konulan belge; danışıklı işlem” (Türk Hukuk Lûgatı Türkçe-Türkçe Cilt I, Ankara 2021, s. 819) şeklinde yapılan tanımından hareketle, muvazaa, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmaları olarak ifade edilebilir.

3. Bir diğer deyişle, irade açıklamasında bulunan taraflar bu açıklamanın sonuç doğurmaması konusunda anlaşmışlar, yalnız gerçek bir hukuki işlemin bulunduğu görünüşünü yaratmayı istemişlerse, muvazaadan söz edilir.

4. Kural olarak hiç kimse kendi muvazaasına dayanarak bir hak talep edemez. Kaldı ki böyle bir hak talebi herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunamayacağını belirten 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 2 nci maddesine de aykırıdır.

5. Muvazaa iddiası, muvazaalı işlemin tarafları dışında, işlemin butlanını talep etmekte doğrudan doğruya veya dolaylı şekilde hukuki menfaati bulunan kişiler tarafından ileri sürüldüğünde, tanık dahil her türlü delil ile ispat edilebilir.

3. Değerlendirme
1. Somut uyuşmazlıkta; davalı şirketin elektrik abonesi olan davacının, önceki abonenin borcundan sorumluluğuna gidilemeyeceği, tüketimine esas fatura borcunu da ödediği, dolayısıyla yapılan elektrik kesintisinin devam ettirilmesinin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla muarazanın giderilip yeniden elektrik bağlanması istemiyle açtığı davada; davalı, önceki abone ile davacı arasında baba-oğul ilişkisi bulunduğunu, aboneliğe konu adreste oğulun halen faaliyetine devam ettiğini, önceki aboneliğin usulsüz elektrik tüketimi nedeniyle sonlandırılıp abone adına borç tahakkuk ettirildiğini, fiili kullanıcı olan oğlunun borcunu ödemeden yeniden elektrik temin etmek amacıyla bu kez aboneliği davacı babasının üzerine aldığını, davacı abone ile fiili kullanıcı olan önceki abonenin danışıklı hareket ederek kendisini zarara uğrattıklarını, borç ödenmeden elektrik bağlantısı yapılamayacağını savunmakla, muvazaa iddiasında bulunmuştur.

2. Davalı iddiasının ispatı zımnında keşif deliline dayanmış olup, mahallinde yapılan keşif sonucu, otel olarak işletilen aboneliğe konu adreste önceki abone olan oğulun halen faaliyette bulunduğu, vergi levhasının yine bu kişi adına olduğu, davacı baba ile oğul arasında işletme devrine dair herhangi bir bilgi ve belge de bulunmadığı tespit edilmekle, davalı tarafın muvazaa iddiasını ispatladığının, baba ile oğulun dürüstlük kuralına aykırı hareket ettiğinin, hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunmayacağının kabulü gerekir.

3.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile yukarıda yer verilen hukuk kurallarına, dava şartlarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.