Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/517 E. 2023/1795 K. 06.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/517
KARAR NO : 2023/1795
KARAR TARİHİ : 06.06.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1094 E., 2022/2901 K.
DAVA TARİHİ : 20.12.2018
KARAR : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2018/300 E., 2021/901 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz, davalı vekili tarafından katılma yoluyla temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; 2017 yılının Şubat ayında su sayacının arıza yaptığını davalı idareye bildirdiğini, bunun üzerine sayacın sökülerek yerine yeni sayaç takıldığını, eski sayaç üzerinde yapılan muayene ve incelemeden yaklaşık 1,5 yıl sonra ise davaya konu faturanın tahakkuk ettirildiğini, ancak faturanın hangi sebeple tanzim edildiğine dair tarafına bilgi verilmediğini, faturanın haksız ve dayanaksız, geriye dönük yapılan tahakkuk işleminin ise hukuka aykırı olduğunu, sayaca herhangi bir şekilde müdahalesinden, kaçak su kullanımından söz edilemeyeceğini, fatura içeriğini kabul etmediğine dair davalı idareye itirazda bulunduğunu, fakat itirazının kabul görmediğini ileri sürerek; 480.223 TL bedelli fatura nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı; davacının kaçak su kullandığının tespit edildiğini, yapılan tahakkuk işleminin hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu faturanın ilgili mevzuata ve hukuka uygun olarak tahakkuk ettirildiği, davacının 480.223 TL bedel kadar davalı idareye fatura borcunun bulunduğu gerekçesiyle, davanın reddi ile şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; davaya konu faturanın haksız ve dayanaksız olup, tahakkuk işleminin de hukuka aykırı olduğunu, davacının kaçak su kullanımından söz edilemeyeceğini, ispat yükü üzerinde bulunan davalı idarenin bu yöndeki iddiasını ispat edemediğini, her ne kadar delil olarak video kaydına dayanılmış ise de, hiçbir şekilde bu kayıtların dosyaya sunulmadığını, sayaç muayene raporu ile eski sayacın normal çalıştığı, sayaca herhangi bir müdahalenin bulunmadığı tespit edilmesine rağmen, haksız olarak geriye dönük tahakkuk işlemi yapıldığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, rapora karşı itirazlarının karşılanmadığını, davaya konu fatura bedelinin 265.460 TL değil 480.223 TL olduğunu, 480.223 TL’den daha önce ödenen bedellerin mahsup edilmesi suretiyle güncel borç miktarının 265.460 TL olarak belirlendiğini, bu nedenle faturanın bir kısmının iptal edildiği yönündeki bilirkişilerce yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili; davacı tarafın ihtiyati tedbir yoluyla icra takibi yapılmasını engelleyerek davalının alacağına geç kavuşmasına sebebiyet verdiğini, bu nedenle davalı lehine tazminata hükmedilmesi gerekirken talebin reddine karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının bu yönde düzeltilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hükme esas alınan bilirkişi heyeti kök ve ek raporunun taraf ve Yargıtay denetimine elverişli olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu, ihtiyati tedbir kararının hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceği, bu nedenle Mahkemece tedbirin kaldırılmasına karar verilmemesinde hukuka aykırılık görülmediği, kötü niyet tazminatı koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, taraf vekillerinin ayrı ayrı istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz, davalı vekili ise katılma yoluyla temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kaçak su kullanıldığı iddiasıyla tahakkuk ettirilen fatura nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6).

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 281 inci maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri, mahkemenin, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için bilirkişiden ek rapor alabileceği, ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.

3. Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu, aynı zamanda taraf ve Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.

3. Değerlendirme
1. Somut uyuşmazlıkta; davalı idarenin su abonesi olan davacıya ait sayacın arızalanması üzerine sökülerek yerine yeni sayaç takıldığı, akabinde davalı idare tarafından sayacın eksik tüketim kaydettiğinden, davacının aynı zamanda kaçak su kullandığından ve ayrıca tankerle su temin ettiğinden bahisle, fark tahakkuk, kaçak tahakkuk ve atık su tahakkuku yapılarak davaya konu faturanın davacı adına tahakkuk ettirildiği, eldeki davanın işbu faturadan kaynaklı menfi tespit istemiyle açıldığı; davalı idarenin davacıdan talep edebileceği fatura bedelinin tespiti noktasında derece mahkemelerince hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, davacının kaçak su kullanıp kullanmadığı, sayacın eksik tüketim kaydedip kaydetmediği hususları açıklığa kavuşturulmadan, ilgili yasa ve yönetmelik hükümleri değerlendirilmeden, tahakkuk işleminin doğru olup olmadığına yönelik herhangi bir hesaplama yapılmadan, tahakkuk işlemi aynen tekrar edilerek, genel ve soyut ifadelerle açıklamalarda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Rapor, bu haliyle hüküm kurmaya ve denetime elverişli değildir.

2. Davacı da söz konusu bu rapora; kaçak su kullanmadığı, sayacın eksik tüketim kaydetmediği, sayacın doğru çalıştığı, ispat yükü üzerinde bulunan davalı tarafça bu yönde dosyaya herhangi bir delil sunulamadığı, kaldı ki keşif mahallinde de kaçak su kullandığına dair herhangi bir emareye rastlanılamadığı, raporun tamamen davalının beyanlarına itibar edilerek hazırlandığı, fark tahakkukun da hatalı yapıldığı yönünde itirazda bulunmuş olup; Mahkemece, davacının rapora karşı itirazları karşılanmaksızın eksik inceleme ile hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır.

3. Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, ispat yükünün davalı idarede olduğu gözetilerek, öncelikle davacının kaçak su kullanıp kullanmadığının, sayacın eksik tüketim kaydedip kaydetmediğinin açıklığa kavuşturulması hususunda, ilgili kaçak tespit tutanağı ile sayaç muayene raporu celp edilip, önceki bilirkişiler dışında seçilecek konusunda uzman üç kişilik makine mühendisi bilirkişi heyetinden, davaya konu faturaya esas alacak kalemlerinin talep edilip edilemeyeceği, talep edilebilecek ise yapılan tahakkuk işlemine yönelik hesaplamanın hukuka uygun olup olmadığının tespiti noktasında, ilgili yasal mevzuat kapsamında değerlendirmeyi ve hesaplamayı içerir, davacının da rapora karşı itirazlarını karşılar şekilde, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

4. İlk Derece Mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.

5. Bozma nedenine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun’un 371 inci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA,

2. Bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.