Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/509 E. 2023/1753 K. 05.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/509
KARAR NO : 2023/1753
KARAR TARİHİ : 05.06.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/286 E., 2022/419 K.
DAVA TARİHİ : 15.05.2007
KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacılar ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili; davalı ile 1990’lı yıllardan beri ortak ticari faaliyetler yaptıklarını, davalının ortak ifa edilen iş için kullanılacağı düşüncesiyle kendisine gönderilen paraları şahsi işleri için harcadığını öğrenildiklerini, davalıya 48 adet villa yapması için şimdiye kadar değişik zamanlarda toplam 450.000,00 Alman Markı gönderildiğini ancak davalının villaları anlaşma şartlarına uygun olarak teslim etmediğini ileri sürerek, fazlaya dair haklarını saklı tutarak 50.000,00 TL alacağın Merkez Bankasının dövize uyguladığı ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili; davacıların dayandığı sözleşmenin muhatabının davalı olmadığını, bu sözleşmeye dayalı bir talebin taraf olmayan davalı yana yöneltilemeyeceğini, davacı yan tarafından havaleler yoluyla kendisine gönderilen paraların ise daha önce davacıya verilen borcun geri ödemesi olduğunu, diğer iddiaların ise asılsız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, davacının havale yolu ile davalıya ve davalı ile akrabalık ilişkisi olan kişilere para gönderdiğinin sabit olduğu ancak hangi anlaşmaya ya da sebebe ilişkin gönderdiğine dair ise bir açıklamanın olmadığının görüldüğü, davacının iddia ettiği gibi bir anlaşmaya yönelik gönderiliyorsa bunun ispatının davacı tarafa düştüğünü, davacı tarafın yazılı delil ile paraların anlaşma için gönderildiğini ispatlayamadığı, kaldı ki davacılar vekilinin dayandığı 21.08.1998 tarihli inşaat sözleşmesinin tarafının davalı değil, … İnşaat Ltd. Şti. olduğu, havalelerin incelenmesinde davacı … şirketinin yaptığı bir havale olmadığı gibi Mediterran şirketi adına davacı Nejat tarafından da yapılmış bir havale bulunmadığı, davacıların davalıya gönderdikleri paraları site inşaatında harcamadığı, kendi menfaatine kullandığına ilişkin iddialarına yönelik yazılı bir belge ve delil sunamadığı, yemin delili hatırlatılmasına rağmen yemin delilinden vazgeçmesi gözönüne alınarak kendi üzerine düşen ispat külfetini yerine getirmediği anlaşıldığından davacı …’ın davasının reddine, davacı … Ltd. Şti’nin davasının reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay(kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 23.10.2018 tarihli ve 2016/25164 E. – 2018/9936 K.sayılı ilamı ile; dava dilekçesi ile davaya konu alacağın delili olarak sunulmuş bulunan “Senet” başlıklı ve davalı imzasına havi belge ile davalı yanın davacıya hitaben 85.000,00 Alman markı için borç ikrarında bulunduğunun anlaşıldığı, dava dilekçesi ile dosyaya ibraz edilen bu belgeye ilişkin davalı yanın dosyaya yansımış bir imza inkarının da olmadığı, mahkemece redde gerekçe olarak, davacı yanca havale yolu ile davalıya ve davalı ile akrabalık ilişkisi olan kişilere para gönderildiğinin sabit olduğu ancak hangi anlaşmaya yada sebebe ilişkin gönderdiğine dair ise bir açıklamanın olmadığı, davacının iddia ettiği gibi bir anlaşmaya yönelik gönderiliyor ise bunun ispatının davacı tarafa düştüğü, yargılama boyunca davacı tarafça yazılı delil ile gönderilen paraların anlaşma için gönderildiğinin ispatlanamadığı gösterilmiş, ancak davacının iddiasına esas tuttuğu dosya ekindeki yukarıda verilen “Senet” başlıklı ve imzası davalı yanca inkar edilmemiş belgeye ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, o halde, mahkemece, davacı iddiaları ve davalı savunmaları ve dosyaya sunulmuş bulunan taraf delilleri çerçevesinde değerlendirme yapılmak suretiyle, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacıya isticvap konusu dava dilekçesine ek sunulan senet başlıklı belgenin içeriği ve imza aidiyeti hususunda kendisi tarafından düzenlenip düzenlenmediği hususunun sorulduğu, davalı …’ın cevaben; “Bana göstermiş olduğunuz senet başlıklı belge altındaki imza bana aittir, ben …’dan çok uzun zaman önce işbu belgede belirtildiği üzere 85.000 DM aldım, sözleşmede belirtildiği üzere karşılığında kendisine Gazipaşa İlçesi, Koru Mahallesi 167 ada 14 parsel sayılı taşınmazı devrettim, davacıya bu senet nedeniyle herhangi bir borcum kalmamıştır.” şeklinde beyanda bulunduğu, mahkemece dosya bilirkişiye tevdii edilerek dava dilekçesi ekinde “Senet” başlıklı belgede yazılı olan 85.000,00 DM’nin, senedin düzenlendiği tarih olan 2 Ağustos 1998 ve 14 Ağustos 1988 tarihi itibariyle Türk Lirası olarak değerinin tespitinin istenildiği, dava dilekçesi ile davaya konu alacağın delili olarak sunulmuş bulunan “Senet” başlıklı ve davalı imzasına havi belge ile davalı yanın davacıya hitaben 85.000,00 Alman markı için borç ikrarında bulunduğu, dava dilekçesi ile dosyaya ibraz edilen bu belgeye ilişkin davalı yanın dosyaya yansımış bir imza inkarının olmadığı, senet başlıklı belge altındaki imza hususunda davalının isticvap edildiği ve davacının imzanın kendisine ait olduğu beyanında bulunduğu, bu suretle ispat yükü üzerinde olan davacının 85.000,00 Alman markı yönünden alacağını ispat ettiği, davalının aksini ispat edemediği, 85.000,00 Alman Markı dışında diğer alacaklar yönünden davacının davasını ispatlayamadığı, davacının dava dilekçesinde 50.000,00 YTL alacak talep ettiği, bilirkişi tarafından 85.000,00 Alman Markı olarak belirlenen “Senet” başlıklı belgede ödemenin gerçekleşeceği tarih olarak belirlenen ve borcun muaccel olduğu tarih olan 14.08.1998 tarihli Alman Markı üzerinden hesaplama yapıldığı, ilgili hesaplamanın hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile; 13.113 TL alacağın dava tarihi olan 15.05.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunun hatalı ve eksik olduğunu, raporda belge tarihi olan 14.08.1998 tarihinde 86.000,00 DM’nin 13.113,00 TL olduğunun hesaplandığını, bu miktarın 10.04.2022 tarihli Euro değerinin 43.971,00 olduğu, bu miktarın 10.04.2022 tarihli TL değerinin 718.628,00 TL olduğu, davanın açıldığı tarih 17.03.2017 tarihindeki 86.000,00 Alman Markının 170.692,00 TL olduğunun ifade edildiğini, ancak rapordaki ve karardaki dava tarihinin yanlış olduğunu, dava tarihi olan 15.05.2007 tarihi itibariyle bilirkişilerce bir hesaplama yapılmadığını, mahkemenin itirazlarını dikkate almadan belge tarihine göre karar verdiğini, mahkemece dava tarihindeki değerin belirlenip ona göre karar verilmesi gerektiğini, hem belge tarihindeki hem de dava tarihindeki değerin hesaplattırılıp, kendilerine seçimlik hak sunulmasının gerektiğini, talepleri doğrultusunda hangi tarihe göre hesaplanacağı belirlendikten sonra karar verilmesinin gerektiğini, mahkemece taleplerindeki 50.000,00 YTL’nin hangi tarihe göre yapılacak hesabın karşılığını olduğu belirlenmeden hukuka aykırı karar verildiğini, bilirkişi raporundaki eksikliğin giderilmediğini, eksik raporun hükme esas alınarak hatalı karar verildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

Davalı vekili; davalının senet başlıklı fotokopisi sunulan belgeye atılan imzanın kendisine ait olduğunu ikrar ettiğini ancak söz konusu borcun yıllar önce ödendiğini de belirttiklerini, taraflarınca birçok kez senedin aslının mahkemeye ibraz edilmesini istediklerini ancak senedin aslının yargılama boyunca mahkemeye ibraz edilmediğini, senedin ödenmesi sebebiyle davacı tarafça senedin davalıya teslim edildiği, davacı tarafa herhangi bir borçlarının olmadığını, davacı tarafın kötüniyetle hareket ettiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davalıya havale yoluyla gönderilen paraların tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26’ncı maddesinin 1’inci fıkrasında; “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” denilmiştir.

2. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yazı veya imza inkârı” başlıklı 208’inci maddesinin 1’inci fıkrasında; ”Taraflardan biri, kendisi tarafından düzenlendiği iddia edilen bir belgedeki yazı veya imzayı inkâr etmek isterse, sahtelik iddiasında bulunmalıdır; aksi hâlde belge, aleyhine delil olarak kullanılır.
” denilmiştir.

3. Değerlendirme
Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve özellikle “Senet” başlıklı davalı imzasına havi belge ile davalı yanın davacıya hitaben 85.000,00 Alman markı için borç ikrarında bulunduğunun anlaşıldığı, davacı dava dilekçesinde faiz talep etmiş olmakla birlikte faizin başlangıç tarihine ilişkin olarak bir belirleme yapmadığı gibi daha sonra da bu noktada davasını ıslah etmediğinden, mahkemece dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinde hukuki isabetsizlik olmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin taraflarca ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı anlaşılmakla; davacı ve davalı vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, peşin alınan fazla temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine,

Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,

6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliginden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu davacı yönünden açık, davalı yönünden ise kapalı olmak üzere,

05.06.2023 tarihinde oy birligi ile karar verildi.