Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/462 E. 2023/1812 K. 07.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/462
KARAR NO : 2023/1812
KARAR TARİHİ : 07.06.2023

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1037 E., 2022/1430 K.
DAVA TARİHİ : 08.06.2015
KARAR : Davanın reddi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; koltuk ve kanepe imalatı yapılan işyerinde 25.05.2015 günü çalışma yaptığı esnada yangın meydana geldiğini ve imalathanede/fabrikada bulunan tüm malzemeler ile birlikte bina ve çatısının tamamen yandığını, bahçe duvarındaki demirler için kaynak çalışması yapılırken içerideki atölyeye ateş sıçraması sonucu içeride çalışma yapılan süngerin alev aldığını, bunun üzerine yangın söndürme tüpü ile müdahele edildiğini ancak sıkılan yangın söndürme tüpü ile yangının sönmediğini, tam aksine yangın söndürme tüpünden çıkan kimyasal maddenin alev alıp yangının daha da büyümesine neden olduğunu, geçen süreçte yangının şiddetlendiğini ve bütün imalathanenin içindekilerle beraber yandğını, yangın söndürme tüpleri gereği gibi çalışmadığı gibi içindeki kimyasal maddelerin standarda uygun olmadığını, kolaylıkla söndürülebilecek küçük bir yangının büyüyerek telafi edilemeyecek zarara neden olduğunu, davalıların yangın tüpü satıcısı ve imalatçısı olarak ve işyeri güvenliği uzmanı olarak sorumlu olduklarını ileri sürerek, şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı … ve Süleyman vekili; işyerinde gelişigüzel yapılan kaynaktan çıkan alevlerin sıçraması sonucu yangın çıktığını, yangına müdahale edilen tüplerin kendisine ait tüpler olup olmadığının anlaşılamadığı, davacının yangın tüplerinin kulanımı ve yangına müdahale edilmesi konusunda eğitim talep etmesi gerektiğini, davacının böyle bir talebi olmadığı gibi kendisinin de yangına müdahale hususunda eğitim verme yetkisinin bulunmadığını, yangın tüplerinin kullanım talimatlarının, her tüpün üzerinde bulunduğunu, davacının işyerinde yangına müdahale edecek eğitimli kişileri belirlemesi ve yangına müdahale ekibi oluşturması gerektiğini, davacının tam kusurlu olup, işyerindeki zarardan sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

2. Davalı … vekili; söz konusu iş yerinde, işyeri güvenliği ve risk uzmanı olarak çalışmakta olduğunu ancak yangın sebebi ile kendisine kusur atfedilmesinin mümkün olmadığını, davacının eşinin kusuru nedeniyle çıkan yangın sonucunda ve iş yerinde kuru ve çabuk tutuşacak malzemelerin olması ve yangın tüpünün doğru kullanılmaması nedeniyle yangının büyüdüğünü savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 29.03.2018 tarihli ve 2015/352 E., 2018/150 K. sayılı kararıyla; davacının yangın tüplerine ilişkin davalılarca anlaşma yaptığına dair dosyada usulünce sunulmuş bir delil bulunmadığı, davacının anlaşmasını sözlü olarak yaptığını beyan ettiği, dosya kapsamında usulünce ispatlanmış bir anlaşmanın bulunmadığı, bu firmanın sahibinin davalı … olduğu, davalı …’ın ise davaya konu tüplerin alım satım ve bakım işlerinde muhatap olunan şahıs olduğu ancak yangından önce yapılan bakım sonucunda bu davalıya ait Karsan marka tüplerin değil, Vizyon marka tüplerin getirildiği, yangında da Vizyon marka tüplerin kullanıldığı, Süleyman’ın Karsan isimli şirketle ve sonradan getirilen Vizyon isimli tüplerin tedarikçisi şahısla resmi bağının bulunmadığı, davalı …’in ise davacının iş yerinde iş güvenliği ve risk analiz uzmanı olduğu, netice itibari ile alınan raporlar değerlendirilerek, tüplerin yangın sonucu derhal emanete alınarak incelenmediği, dosya kapsamında davalılarla yapılmış ve usulünce ispatlanmış bir anlaşmanın bulunduğu gerekçesiyle Murat ve Süleyman hakkındaki davanın reddine, davalı … hakkında ise sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 07.11.2018 tarihli ve 2018/1128 E., 2018/1445 K. sayılı kararıyla; yangında kullanılan Vizyon marka yangın söndürme cihazının hatalı olduğunun ve bu cihazları davacıya ait iş yerine getirenin davalı … olduğunun anlaşılması karşısında Süleyman’ın tedarikçi sıfatının bulunduğu dikkate alınarak, olayda sorumluluğunun bulunduğu, bu açıdan gerçek zararın mevcut deliller kapsamında değerlendirilerek bu davalı hakkında hüküm kurması gerektiğinden bahisle davacının istinaf başvurusunun … ve … yönünden reddi ile davalı … yönünden kabulüne, Mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın işlem yapılmak üzere mahkemesine iadesine kesin olarak karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı ve davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 01.07.2021 tarihli ve 2020/5652 E., 2021/7736 K. sayılı ilamıyla; Kanunda sayılan geri gönderme sebepleri gerçekleşmediğinden dava dosyasının kararda belirtildiği üzere inceleme yapılarak karar verilmesi için ilk derece mahkemesine iadesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, gerekirse Kanun’un 353/1-b-3 maddesi uyarınca işin esasının, Bölge Adliye Mahkemesince, varsa eksik delillerin toplanması ile dava dosyası incelenip karara bağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı …’ın, Karsan adlı tüplerin yetkili satıcısı ve bayii olmasına rağmen davacı ile yapılan ve usulünce ispatlanmış bir sözleşme bulunmadığı gibi, yangın sırasında kullanılan tüplerin bu marka olmayıp Vizyon marka tüpler olduğu, bu marka tüplerin işbu davalı ile ilgisinin bulunmadığı gibi dosya kapsamında başka marka tüplerin yangından önce fabrikaya yerleştirilmesinden davacının haberi olmasına rağmen müdahale edilmediği dolayısıyla bu davalı açısından davanın reddi gerektiği, yine davalı …’in olayda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiği denetlenen raporlar ile sabit olduğu, bu nedenle davalıya yönelik bir kusurdan bahsedilemeyeceği anlaşılmakla bu davalı hakkındaki davanın da reddi gerektiği, davalı …’a yönelik davanın ise; zarar ile davalının eylemi arasında illiyet bağı açısından inceleme yapılarak, yangının bizzat davacının eşinin eyleminden kaynaklandığı, bulunulan ortamın etkisi ve geç, yetersiz ve hatalı müdahaleler sonucu yangının çok hızlı büyüdüğü, büyük alevlere karşı kullanılan tüplere ait gazın hem kendisinin yanması hem de alevlere karşı bir etkisinin olmasının söz konusu olmayacağı bu nedenle tüplerdeki mevcut eksik ya da ayıbın varlığının zararın oluşması ya da büyümesinde etkisinin olmadığı, yangında kullanılan tüplerin, yangın sonrasında usulünce tespit edilerek muhafaza altına alınmadığı gibi yangından yaklaşık bir hafta sonra yapılan tespitte sunulan tüplerin ise yangında kullanılan tüpler olup olmadığı hususunun tam tespit edilemeyeceği dolayısıyla davalıların eylemleri arasında illiyet bağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; yangının, yangın tüplerinden çıkan kimyasal nedeniyle bir anda büyüyerek tüm fabrikayı sardığı hususunun sabit olduğunu, söz konusu yangın tüplerinin davalı …’a ait … Yangın Güvenlik Sistemleri adlı firmadan satın alındığını, firma adına görüşmelerin ve anlaşmanın firma temsilcisi sıfatıyla diğer davalı … ile yapıldığını, dolayısıyla söz konusu yangın tüplerinin sorumluluğunun bu davalılarda olduğunu, davalı … tarafından yangından bir süre kadar önce yangın tüplerinin bakımı ve değişimi amacıyla mevcut tüpler alınarak yerlerine Vizyon marka tüplerin yerleştirildiğini, davalı … ile aralarında sözleşme olmadığına dair kabulün hatalı olduğunu, davalı …’ın ise … firmasının temsilcisi olarak hareket ettiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş yerinde çıkan yangın sebebiyle oluşan zararın tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
Kusur aranmaksızın sorumluluğun düzenlendiği haller, kusursuz sorumluluk halleri olarak ifade edilmektedir. Doktrin kusursuz sorumluluk hallerini olağan sebep sorumluluğu ve tehlike sorumluluğu şeklinde ikili ayrıma tabi tutarken, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun’u (6098 sayılı Kanun) tarafından; hakkaniyet sorumluluğu, özen (sebep) sorumluluğu ve tehlike sorumluluğu şeklinde ayrıma tabi tutulduğu görülmektedir. Denetleme ve gözetimde özen (cura in custodio) gereği, kusur unsur olarak aranmaz.

2. Tehlike sorumluluğuna dayalı kusursuz sorumluluğun düzenlendiği 6098 sayılı Kanun’un 71 inci maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre; “Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur.” denmektedir. Burada işletme sahibi veya işletene kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. İşletme sahibi veya işleten, ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir.

3. 6098 sayılı Kanun’un 51 inci maddesinin birinci fıkrasına göre; “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmü getirilmiştir.

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda açıklanan gerekçeye ve davalı …’ın … marka tüplerin yetkili satıcısı ve bayiisi olup yangın sırasında kullanılan tüplerin ise Vizyon marka tüpler olduğunun anlaşılmasına göre, davacı vekilinin, davalı … yönünden kurulan hükme yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacı vekilinin, davalı … yönünden kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince; her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince oluşan zarar ile davalının eylemi arasında illiyet bağı açısından değerlendirme yapılarak, yapılan bilimsel tespitler karşısında yangının çıkış ve büyüme sebebinin bizzat davacının eylemlerinden kaynaklandığı, dolayısıyla yangın tüplerindeki eksiklik ile yangının çıkışı ve büyümesi arasında uygun illiyet bağının bulunmadığı gerekçesiyle davalı … yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de; yukarıda ifade edilen ilkeler ve açıklamalar da dikkate alındığında, dosya kapsamında zarar ile eylem arasındaki illiyet bağını kesecek nitelikte bilgi ve belge bulunmadığı, keza üç adet yangın söndürme cihazı üzerinde yapılan inceleme sonucunda; cihaz etiketinde ABC türü KKT içerdiği bilgisine rağmen bulunması gereken mono amonyum fosfat kimyasalını içermediği, etiketin aksine kalsiyum karbonat içerdiğinin belirlendiği, bu haliyle cihazların usulsüz ve hatalı doldurulmuş olduğunun anlaşılması karşısında davalının meydana gelen zarardan sorumluluğu bulunduğunun kabulü gerekir.

Ne var ki, zararın kapsamının tayininde, zarar gören davacının da zararın meydana gelmesinde kusurunun olup olmadığının araştırılıp, tartışılması gerekir. Zira; TBK’nın 52 nci maddesinin birinci fıkrası gereğince; zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yüklümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.

Hal böyle olunca, Bölge Adliye Mahkemesince; kusursuz sorumlu olan davalının, illiyet bağını kesen sebeplere dayanarak sorumluluktan kurtulamayacağı, buna bağlı olarak alınan bilirkişi raporuyla müterafik kusuru tespit edilen davacının kusuru oranında indirim yapılarak, gerekirse yeniden alanında uzman ayrı bir bilirkişi heyetinden yukarıdaki açıklama ve ilkeleri karşılar nitelik ve nicelikte kusur ve tazminat raporları alınmak suretiyle, davalının tazminle yükümlü olduğu zarar tutarının belirlenmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

1. Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı vekilinin davalı … yönünden kurulan hükme yönelik temyiz dilekçesinin kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca davacı yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.