Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/459 E. 2023/1811 K. 07.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/459
KARAR NO : 2023/1811
KARAR TARİHİ : 07.06.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/201 E., 2022/1434 K.
DAVA TARİHİ : 28.11.2018
KARAR : Davanın reddi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen itirazın iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; davalı …’dan 27 adet süt ineği satın aldığını, 08.03.2017 tarihinde 10.000 TL elden, 15.03.2017 tarihinde 212.500 TL banka havalesi yoluyla babası olan diğer davalı …’in hesabına ödediğini, malların ayıplı olması nedeniyle davalılar ile protokol düzenleyerek malların iadesi karşılığında 216.000 TL kambiyo senedi düzenlenmesi konusunda anlaşıldığını, tahsil edemediği 186.500 TL için icra takibi başlattığını ancak davalıların haksız yere itiraz ederek takibi durduklarını ileri sürerek; takibe vaki itirazların iptaline ve lehine inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiş, 23.3.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile davalı …’in taraf sıfatı olmadığının kabulü halinde bu davalı yönünden davayı sebepsiz zenginleşme davası olarak ıslah ettiğini bildirmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı …; davacı ile diğer davalı arasında mal alım satım ilişkisinin bulunduğunu, davacının ödemeyi kendisine ait hesaba yaptığını ancak sözleşmenin tarafı olmadığını, malların iadesinden haberi olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

2. Davalı …; davacı ile mal alım satım ilişkisinin bulunduğunu, malların tarafına teslim edilmesi üzerine tahsil etmiş olduğu 216.000 TL bedele karşılık davacıya senet verdiğini, söz konusu alacak nedeniyle 40.000 TL’ye yakın bir ödeme yaptığını, bakiye borcunu kabul ettiğini ancak davacının söz konusu senede dayalı olarak takip başlatmak yerine söz konusu takibi başlattığını, bu durumun mükerrer tahsilata neden olacağını, bu nedenle takibe itiraz ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 21.06.2019 tarihli ve 2018/5 E., 2019/124 K. sayılı kararıyla; davacının önce davalılar hakkında 28.03.2018 tarihinde Merzifon İcra Müdürlüğünün 2018/694 E. sayılı dosyası ile ilamsız takip başlattığı, davalıların borca itiraz etmesi üzerine bu defa davalı … hakkında Merzifon İcra Müdürlüğünün 2018/1245 E. sayılı icra dosyasında 27.06.2018 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlattığı, söz konusu icra takibinin davalı … yönünden kesinleştiği ve halen devam ettiği, her iki takibe konulan alacağın aynı alacağa ilişkin olduğu, bu nedenle işbu davaya konu icra takibine davalı … tarafından yapılan itirazın iptalininin istenmesi konusunda hukuken korunan bir menfaatinin olmadığı gerekçesiyle davalı … yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine, diğer davalı … yönünden dava ispatlanamadığından esastan reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 18.12.2019 tarihli ve 2019/1764 E., 2019/1757 K. sayılı kararıyla; davacının istinaf isteminin esastan reddi ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, icra takibinin yetkili icra müdürlüğünde yapılmadığı gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 10.02.2021 tarihli ve 2020/11617 E., 2021/1263 K. sayılı ilamıyla; İstinaf Mahkemesince davacının istinaf dilekçesinde belirttiği istinaf sebepleri ile sınırlı olarak inceleme yapılması gerekirken, istinaf dilekçesinde belirtilmeyen ve kamu düzenine de genel aykırılık kapsamında bulunmayan ve resen gözetilecek hususlardan olmayan yetkisizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince verilen 02.06.2021 tarihli ve 2021/685 E., 2021/868 K. sayılı kararla; davacının taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden yapılan icra takibine itirazın iptalini talep ettiği, aynı sözleşmeden kaynaklı olarak taraflar arasındaki hayvan alım satımından dolayı kıymetli evrak sayılan 15.03.2018 vade, 10.03.2018 tanzim tarihli 186.000 TL’lik bononun düzenlendiğinin sabit olduğu ve bu bonodan dolayı da Merzifon İcra Müdürlüğünün 2018/1245 sayılı icra takip dosyasının devam ettiği ve alacak konusu miktarın tanıkla ispat sınırının üzerinde olması göz önüne alındığında Mahkemece verilen kararın yerinde olması nedeniyle İstinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 08.12.2021 tarihli ve 2021/5613 E., 2021/12660 K. sayılı ilamıyla; Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca bozma kararına uyulduğuna göre bozmaya uygun olarak, yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği halde Yargıtay bozma kararı yanlış yorumlanarak, daha öncesinde kaldırılmasına karar verilen, dolayısıyla hükümsüz hale gelen İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı tarafın yapmış olduğu istinaf başvurusunun tekrardan incelenerek esastan reddine karar verilmiş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

C. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafın hayvan alışveriş ilişkisini davalı … ile kurduğu, davalı …’in alışverişin tarafı olmadığı, protokolün de esasen bu şekilde düzenlendiği, davalı …’e EFT ile gönderilen paranın sözleşmenin tarafı olarak gönderildiğinin sabit olmadığı, dolayısıyla davacının sözleşmeyi Uğur ile yapmış olmasına rağmen sözleşmenin tarafı olmadığını bildiği davalı …’den işbu parayı talep edemeyeceği, sözleşmenin Uğur ile kurulduğunun sabit olması, davacının ödeme miktarı düşüldükten sonra bakiye alacağının 186.500 TL olduğuna dair 15.12.2018 tarihli dilekçesindeki açık kabulü, yine ihtilafsız sözleşme kapsamı uyarınca işbu davalıdan alınan senedin bulunduğu, senedin Merzifon İcra Müdürlüğünün 2018/1245 E. sayılı dosyasında takibe konulduğu, ödeme emrinin tebliğ edildiği, takibin kesinleştiği ve halen derdest olduğu, bu takip varken davacının aynı alacak için bu kez davaya konu Merzifon İcra Müdürlüğünün 2018/694 E. sayılı takibini yapmış olması nedeniyle, ortada öncelikle mükerrer takip bulunduğu, mükerrer takibin kamu düzenini ilgilendiren niteliği gereği nazara alınması gerektiği, bu açıdan işbu davalı hakkındaki davanın bu nedenle usulden reddi gerektiği, ayrıca kesinleşmiş bir icra takibi varken, davacının yeniden genel takip yapmasında hukuksal yararından bahsedilemeyeceği gerekçesiyle; davanın davalı … yönünden esastan, davalı … yönünden usulden reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davalı …’in dava konusu sözleşmeye taraf olduğunu ancak sözleşmenin ve senedin tanzim edilmesi aşamalarında cenazede olduğu bahanesi ile sözleşmeye imza atmaktan imtina ettiğini, zaten ilk sözleşmenin tarafı olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmadığını, dava konusu takibe konulan protokolün de taraflar arasında önceden tanzim edilen hayvan alımına ilişkin revize sözleşmesi niteliğinde olduğunu, tanık delili ile bu hususun ispat edilmek istendiğini, aksi kanaatin hasıl olması durumunda ise ıslah dilekçesi kapsamında sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca davalı …’in borçtan sorumlu tutulması gerektiğini, yine takiplerin öncelik sonralık ilişkisi dikkate alındığında davalı tarafın ilk yapılan yani davaya konu takibe itiraz etmiş olması ancak ikinci yapılan takipte borca itiraz etmeden takibin kesinleşmiş olmasının olağan bir durum olmadığını, davalıların kötü niyetli olduklarının anlaşılması üzerine senet yerine dava konusu protokol üzerinden takip başlatıldığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, satım sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi; ”Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” şeklindedir.

2. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun Kambiyo senetleri hakkındaki hususi takip usullerini düzenleyen 167 nci maddesinde; “Alacağı çek, poliçe veya emre muharrer senete müstenit olan alacaklı, alacak rehinle temin edilmiş olsa bile, bu bölümdeki hususi usullere göre haciz yolu ile veya borçlu iflasa tabi şahıslardan ise iflas yolu ile takipte bulunabilir.” hükmü yer almaktadır.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.10.2019 tarihli ve 2017/8-1854 E., 2019/1096 K. sayılı kararında, tespit davalarında hukuki yarara ilişkin ilkeler şu şekilde açıklanmıştır:
“…Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır (Hanağası, E.: Davada Menfaat, Önsözler-Ramazan Arslan, Ankara 2009, s. VII).
Hukuk Genel Kurulunun 24.06.1992 tarihli ve 1992/1-347 E., 1992/396 K. ve 30.05.2001 tarihli ve 2001/14-443 E., 2001/458 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir (Rechts-schutzbedürfnis). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır.
Öte yandan, bu hukuksal yararın, “hukuki ve meşru”, “doğrudan ve kişisel”, “doğmuş ve güncel” olması gerekir (Hanağası, s. 135).
(…) Dava açmaktaki hukuki yarar; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada hâlen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin hakkına ulaşmak için mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan söz edilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez (Pekcanıtez, H./Atalay, O./ Özekes, M.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, s. 297).

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda açıklanan gerekçeye ve davalı …’in dava konusu takip dayanağı protokolde imzasının bulunmadığı gibi hesabına gönderilen paranın sözleşmenin tarafı olarak gönderildiğinin ispat edilemediğinin anlaşılmasına göre, davacı vekilinin, davalı … yönünden kurulan hükme yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacı vekilinin davalı … yönünden kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince; davaya konu takibe dayanak yapılan sözleşme davalı … ile imzalanmış olup, bu sözleşme kapsamında 03.04.2017 tarihinde malların Uğur’a teslim edildiği ve karşılığında 216.000 TL bedelli senet alındığı, yine aynı sözleşmeden kaynaklı olarak kıymetli evrak sayılan ve davalı … tarafından, davacı lehine keşide edilen 15.03.2018 vade, 10.03.2018 tanzim tarihli 186.000 TL bedelli bononun düzenlendiği anlaşılmaktadır. Davacı sözleşmeden kaynaklı alacağının tahsili için 28.03.2018 tarihinde Merzifon İcra Müdürlüğünün 2018/694 E. sayılı dosyası ile davalılar hakkında genel haciz yolu ile takip başlatmış, davalıların borca itiraz etmesi üzerine; 27.06.2018 tarihinde Merzifon İcra Müdürlüğünün 2018/1245 E. sayılı dosyası ile davalı … hakkında tahsilde tekerrrür olmamak kaydıyla kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatmıştır. Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince dava tarihi itibariyle davacı alacaklının kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibiyle kesinleşmiş ve devam eden icra takibinin bulunduğu, bu nedenle Merzifon İcra Müdürlüğünün 2018/694 E. sayılı icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptalinin istenmesi konusunda hukuken korunan bir menfaatin bulunmadığı gerekçesiyle davalı … yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de; elinde bir kambiyo senedi bulunan alacaklı, mutlaka kambiyo senetlerine özgü takip yoluna başvurmak zorunda olmayıp, dilerse borçluya genel haciz yoluyla takip başlatabileceğinden, davacının genel haciz yoluyla takip başlatmasında güncel hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir. Sonradan başlatılan takip ile borçlunun kesinleşen borç miktarını ödeyip ödemediği hususu, dava açılmasına sebep olup olmaması ve yargılama giderlerinden sorumluluğunun belirlenmesi yönünden sonuca etkilidir.

3. O halde Bölge Adliye Mahkemesince; Merzifon İcra Müdürlüğünün 2018/1245 E. sayılı dosyası getirtilerek, dayanak takip dosyası nedeniyle davacının alacağı bulunup bulunmadığı hususu incelenmek suretiyle Merzifon İcra Müdürlüğü’nün 2018/1245 E. sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olamamak kaydıyla bir karar verilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

1. Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı vekilinin davalı … yönünden kurulan hükme yönelik temyiz dilekçesinin kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.