Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/428 E. 2023/1871 K. 08.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/428
KARAR NO : 2023/1871
KARAR TARİHİ : 08.06.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/419 E., 2022/2450 K.
DAVA TARİHİ : 05.03.2018
KARAR : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/119 E., 2019/604 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; eşi olan davalı … ile aralarında derdest boşanma davasının bulunduğunu, diğer davalının da …’ün babası olduğunu, davalı … ile evlilik birliği içerisindeyken davalı … adına tapuda kayıtlı taşınmazın dört dönümünü davalı …’ün kullanımına bıraktığını, daha sonra da tapusunun verileceğinin vadedildiğini, 2004 yılından itibaren söz konusu taşınmazı atıl halde iken iş makinaları ile düzelttirdiğini, tesviye ettirdiğini, tarla haline getirdiğini, zeytin fidanları satın aldığını ve diktiğini, ağaçların bakımını yaptığını, sulamasını bedelli olarak yaptırdığını, su getirdiğini, boru döşettiğini, sulama amaçlı havuz yaptırdığını, çevresini düzenlettirdiğini, zeytinlik haline getirdiğini, böylece taşınmazın değerinin arttığını, boşanma aşamasında edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklı açılan davada, davaya konu taşınmazın … adına tapuda kayıtlı olmadığından bu taşınmazın davaya dahil edilemediğini, davalı …’ün çalışmadığını, bütün masrafları kendisinin yaptığını ileri sürerek, taşınmaz üzerinde yapılan iyileştirme bedeli olan 130.000 TL’nin dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar; zamanaşımı süresinin dolduğunu, davalı … yönünden husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davalı … tarafından tarlanın zeytin bahçesi haline getirildiğini, hiç bir zaman zeytinliğin davalı …’ün kullanımında bulunmadığını, …’ün çalışmadığını, davalı …’ın tek çocuğunun … olmadığını, 7 yıldır zeytin bahçesinden alınan ürünlerin davacı tarafından satıldığını, kabul etmemekle birlikte 130.000 TL alacağın fahiş olup taşınmazın değerinin o miktarda olmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu taşınmazın halen davalı … adına kayıtlı olduğundan tapuda malik olmayan ve sahiplik savunması da bulunmayan davalı … yönünden pasif husumet yokluğundan reddine, davalı … yönünden tanık beyanları ile iddianın ispat edilemediği ve davacı tarafça yemin deliline de başvurulmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; Mahkemece yapılan değerlendirmede hataya düşüldüğünü, bilirkişilerden alınan ek raporda tel örgüden bahsedilmediğini, tanık Yaşar’ın ifadesinde fidan dikmek için çukurların makine ile açıldığını beyan etmediğini, sadece arazinin düzeltilmesi amacı ile dozer kullanıldığını beyan ettiğini, davalı tarafça makine ile dikim iddiasında bulunulmadığını, tanık ….in yeri tam olarak bilmediğini, Mahkemece damlama sulama sisteminin keşif sırasında tespit edilemediği belirtilmiş ise de tanıkların beyanlarından bu hususun belirlendiğini, taşınmaz davalı … adına kayıtlı olduğundan fidanların tesliminin davalı adına göründüğünü, fidanların tanık Yaşar tarafından teslim alındığını, tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere suyun tanık …’e ait kuyudan temin edildiğini, bedelini de damadına ödediğini, hüküm kurmaya elverişli olmayan raporun karara dayanak yapıldığını, tanık …’nin beyanlarının Mahkemece dikkate alınmadığını, davalı tanıklarının yanlı gerçek dışı beyanlarda bulunduğunu, davalılar mevcut alanın zeytin bahçesi olduğunu ve sınırlarını dahi bilmediğini, tanık Yaşar’ın doğru beyanda bulunmadığını, tanıkların talimat ile dinlendiğini, talimat Mahkemesince talimatta yazılı olmadığı gerekçesi ile sorulmak istenen sorulara izin verilmediğini ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının iddiasını ispat vasıtası olarak tanık delilline dayandığı, tanıklardan …’in beyanlarının çelişkili olduğu, tanık Emre’nin görgüye dayalı beyanının bulunmadığı, davacı tarafın bildirdiği tanıklardan … ve …’ın dinlenmediği, davalı tanıklarından ….nin beyanının alınmadığı, istinaf aşamasında davacı tarafça söz konusu tanığın beyanı olduğu iddiasıyla yazılı ve imzalı beyan sunulduğu, 6100 sayılı sayılı Kanunun 196 ncı maddesinde, delil gösteren taraf, karşı tarafın açık izni olmadıkça, o delile dayanmaktan vazgeçemeyeceğinin düzenlendiği, Mahkemece bildirilen listeden üç tanık seçilmesi yönündeki ara karar üzerine her iki tarafça seçilen üç tanığın bildirildiği, bildirilmeyen tanıklar yönünden vazgeçme hususunda beyanda bulunulmadığı, gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenilen husus hakkında yeter derecede bilgi edinildiği takdirde, geri kalanların dinlenilmemesine karar verilebileceği aksi halde mahkemenin tanığı dinlemekten kaçınamayacağı, davalı tarafın dinlenmeyen tanıklar yönünden dinlenilmesinden vazgeçilmesi yönünde bir istem olmadığından davacının muvafakat ettiğine dair beyanı söz konusu olmadığı gibi bu hususun yargılama aşamasında da ileri sürülmediği, davalı tanıklarının dinlenmemiş olması istinaf nedeni de yapılmadığından istinaf isteminden sonradan sunulan ve tanığın yazılı beyanını içerdiği iddia edilen belgenin hukuki sonuç doğurmayacağı, başkaca delil olmadığından davacının kardeşi olan tanık Mustafa’nın beyanının tek başına iddianın ispatı için yeterli kabul edilemeyeceği, yakın akrabalık ilişkisi içinde davacı ve ailesinin kayınpederine ait taşınmazla ilgilenmesi ve ürünlerinden yararlanabilmesinin olağan bir durum olduğu, davacının bu olağan sayılabilecek yardımlaşma ve dayanışma amacı dışında olmak üzere ve taşınmazın kendisine verileceği vaadi nedeniyle sahiplenerek emek ve masraf ile ağaç dikip yetiştirmiş olduğu iddiasını ayrıca kanıtlaması gerektiği, yemin deliline başvurmayacağı beyan edildiğinden ispatlanamayan davanın reddi yönündeki İlk Derece Mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; bildirilen tanıkların dinlenmediğini, boşanma aşamasına gelene kadar davalı …’ün babasına ait olan tarlayı zeytin bahçesi halinde getirmek için her türlü masrafı yaptığını, tarlanın eşine dolayısı ile de kendisine ait olacağını düşündüğünden iyiniyetli olduğunu, tanık celbi işlemi yapılmaksızın istinaf talebinin reddi adil yargılanma hakkının ihlalini oluşturduğunu, davada dinlenmeyen tanık …’in yargılama sırasında tanık olarak dinlenen damadının beyanında gerçekleri söylemediğinden kaynaklı olarak vicdan azabı duyduğunu ve kendisine yazılı beyan sunduğunu, sunulan yazılı beyan Mahkemeye sunulmuş olmakla Mahkemece bu beyana itibar edilmediğini, Bölge Adliye Mahkemesince usul kuralı gereği tanık dinlenebilecek olmasına ve taleplerinin bulunmasına rağmen tanığın çağrılmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının davalı …’a ait taşınmaza iyiniyet ile yaptığı masrafların sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
Kural olarak belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini, tarafların ispat etmesi gerekir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesi uyarınca; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Aynı yöndeki düzenleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesinin birinci fıkrasında, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre ispat yükü, iddia edilen vakıalara dayanan tarafa ait olup, herkes iddiasını ispatla yükümlüdür.

3. Değerlendirme
1. Davacı tarafça, boşanma aşamasındaki eşi ve eşinin babası aleyhine sebepsiz zenginleşmeye dayanarak açılan davada, davalı … adına kayıtlı olan 7.850 m² yüzölçümlü taşınmazın 4.000 m²’lik bölümünün davalı … tarafından kızı davalı …’ün kullanımına bırakıldığını, davaya konu alan atıl halde iken zeytinlik bahçesi haline getirildiğini, evlilik birliği içerisinde çalışmayan ve kendi geliri olmayan davalı …’ün katkısının olmadığı ileri sürülerek, taşınmaz üzerinde yapılan iyileştirme bedelinin davalılardan tahsili talep edilmiş, tanık, bilirkişi ve yemin deliline dayanılmıştır.

2. Davacı tarafça 6, davalı tarafça 7 tanık bildirilmiş, Mahkemece 26.03.2019 tarihli celsede, tarafların tanık sayıları dikkate alınarak keşif mahallinde dinlenecek 3’er tanığın isimlerini bildirmek üzere taraf vekillerine süre verilmiş, verilen süre içerisinde taraflarca 3’er tanık bildirilmiş, hakimin ara kararı üzerine tanıklarının dinlenilmesi yönünde taraflarca açıkça itirazda bulunulmamış ayrıca bu husus davacının istinaf dilekçesinde ileri sürülmemiştir. Bu durumda, davacının bildirilen tanıklarının dinlenmediği hususuna ilişkin temyiz nedeninin reddi gerekmektedir.

3. Davada dinlenmeyen davalı tanığı …’in, keşif esnasında dinlenen damadı tanık …’nun gerçeği söylemediğinden vicdan azabı duyup yazılı beyanda bulunduğu, yazılı beyanının istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemesine sunulduğu halde beyana itibar edilmediği ileri sürülerek davacı tarafça temyiz isteminde bulunulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli kararında da belirtildiği üzere, davalı tarafın dinlenmeyen tanıklar yönünden dinlenilmesinden vazgeçilmesi yönünde bir istem olmadığından davacının muvafakat ettiğine dair beyanı söz konusu değil ise de, bu husus yargılama aşamasında ileri sürülmediği gibi istinaf nedeni de yapılmadığı anlaşılmakla davacının bu yöndeki temyiz nedeni de yerinde görülmemiştir.

4. Davacı iddiasını tanık beyanlarına dayandırmış ise de, dinlenen davacı tanığı …nin görgüye dayalı bilgisinin bulunmadığı, davacı tanığı …’in çelişkili beyanda bulunduğu sadece davacının kardeşi tanık ..’nın davacının iddiasını doğruladığı görülmüştür. Mahkemece davacıya yemin hakkı hatırlatıldığı halde yemin deliline dayanmayacağını bildirdiği ve iyileştirme masraflarının davacı tarafından yapıldığına ilişkin davanın kabulünü gerektirir başkaca delil sunamamıştır. Ayrıca davacının dava dilekçesinde zeytin fidanlarını satın aldığı iddiasına karşılık davalı tarafça zeytin fidanlarının ilçe tarımdan alındığına ilişkin sunulan yazıya istinaden cevaba cevap dilekçesinde zeytin fidanlarının ilçe tarımdan alındığı ve dikimini yaptırdığı beyanı da nazara alındığında davanın davalı … yönünden ispatlanamadığı ve davalı … yönünden sebepsiz zenginleşmenin tarafı olmadığından husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna uygun bulunduğundan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.