Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/368 E. 2023/1654 K. 30.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/368
KARAR NO : 2023/1654
KARAR TARİHİ : 30.05.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/784 E., 2022/2859 K.
DAVA TARİHİ : 12.01.2019
KARAR : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/25 E., 2021/30 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin eşinden boşandıktan sonra davalı ile tanıştığını, zamanla arkadaşlıklarının ilerlediğini ve aynı evde kalmayı teklif ettiğini, davalının da yeni bir daire satın alma düşüncesinde olduğunu fakat nakit parasının olmadığını, bankadan kredi çekeceğini, bankanın belli bir tutar kredi verdiğini kalan tutar kadar kendisine borç para vermesini istediğini ve müvekkilin de davalıya ev satın alması için borç para vermeyi kabul ettiğini ve 120.000,00 TL borç para verdiğini, ev satın alındıktan sonra eksik olan doğalgaz sisteminin yaptırıldığını, soyunma odasına dolap yaptırıldığını, davalının evde birlikte kalacakları için ev eşyalarını müvekkilin satın almasını istediğini ve bir kısım ev eşyalarının irsaliyelerde yazılı olduğu üzere, davalının satın almış olduğu daireye teslim edildiğini, sonrasında tarafların ayrıldığını ancak davalının eşyaları teslim etmediğini ve müvekkiline olan borcunu ödemediğini beyan ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik, müvekkilin davalıya vermiş olduğu 120.000,00 TL borç para, eşya bedeli ile tapu masrafları ve kombi tesisat bedeli olarak müvekkilin davalı adına ödemiş olduğu şimdilik 20.000 TL olmak üzere toplam 140.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı vekili tarafından her ne kadar davacının eşi ile boşandıktan sonra müvekkil ile tanıştığı beyan edilmiş olsa da davacının eski eşi ile 18.04.2017 tarihinde boşandığını, ancak tarafların Kasım 2016 tarihinde tanıştığını ve davacının evlilik teklifi üzerine 04.02.2017 tarihinde nişanlandıklarını, davacının, müvekkili evlenme vaadiyle kandırdığını, tarafların ortak bir evde yaşamaları gerektiğinden davaya konu gayrimenkulün müvekkili tarafından satın alındığını ve tapusunun kendi üzerine kaydettirildiğini, davacıdan kesinlikle borç almadığını, müvekkilinin kendi evine yapılan dolaplar için ödemeyi bizzat kendisinin yaptığını, doğalgaz sisteminin ise yine müvekkilin kendisi tarafından yaptırıldığını, davacının nakliye şirketi vasıtası ile ev eşyalarının bir kısmını götürdüğünü, davacının satın aldığını iddia ettiği eşyaların şu an müvekkilin evinde bulunmadığını, tam aksine davacı tarafından kendisine ait olmayan eşyaların müvekkilin rızası dışında nakliye şirketi vasıtasıyla götürülmesi sonucu müvekkilin mağdur olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ”Dava konusu karz akdine konu edilen miktar (120.000,00 TL) yönünden senetle ispat kuralının mevcut olduğu, davacının bu iddiasını ispata yarar dosyada yazılı (senet mahiyetinde) herhangi bir bilgi ya da belgenin bulunmadığı, bu iddianın tanık delili ile de ispat edilemeyeceği, senetle ispat kuralına göre ileri sürülen herhangi bir belge olmaması nedeniyle sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerektiği, ikinci olarak, davacı vekilinin eşya bedeli, tapu masrafları ve kombi tesisat bedeli olarak talep olunan 20.000,00 TL alacak isteminin incelendiği, davacının söz konusu isteminin, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak talebine ilişkin olduğu, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak ileri sürülen talep miktarı (20.000,00TL) yönünden de senetle ispat kuralının bulunduğu, yazılı delil başlangıcı niteliğinde belgenin bulunması halinde senetle ispat kuralına tabi olan uyuşmazlıklarda tanık dinlenebileceği, yasal süre içerisinde bildirilen tanık listesinde adı geçmeyen tanık …’ın dinletilmesine yönelik talebin reddine karar verilerek tanıklar … ve …’ın beyanlarına başvurulduğu, duruşmada dinlenen tanıkların, davacı tarafça talep olunan eşya bedeli, tapu masrafları ve kombi tesisat bedeli yönünden davalı tarafın sebepsiz zenginleştiğine ilişkin kanaat verici herhangi bir beyanda bulunmadıkları, davacının bu yönde ileri sürdüğü davasını ispata yarar başkaca herhangi bir bilgi ya da belgenin de dosya kapsamında bulunmadığı anlaşılmış; tanık …’ın, 2018 yılının Aralık ayında davacının bir gün eve gelerek evdeki tüm eşyaları alıp götürdükten sonra kardeşi olan davalı ile birlikte eve baktığında evde hiçbir eşyanın olmadığını görmesine ve eve gittiklerinde eşyaların kamyona yüklenmiş ve gitmek üzere olduğuna ilişkin beyanı, davacının davasını ispata yarar kanaat verici herhangi bir bilgi ya da belge sunmadığına ilişkin mahkememizin kabulü ve usul ekonomisi ilkesi birlikte gözetilerek davacı vekilinin, hesap yapılması için dosyanın bilirkişiye tevdi edilmesi talebinin reddedildiği ve eşya bedeli, tapu masrafları ve kombi tesisat bedeli olarak talep olunan 20.000,00 TL alacak istemi yönünden de davanın sübut bulmadığı ” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekilince istinaf başvuru dilekçesinde, davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, tarafların nişanlı olduğu ve aynı evde yaşadığı, HMK’nın 203/1-b maddesine göre işin niteliği ve tarafların durumuna göre senede bağlanmaması teamül olarak yerleşmiş bulunan hukuki işlemler nedeniyle tanık dinlenebileceği, 120.000,00 TL ile ilgili olarak tanık dinlenmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, HMK’nın 202 nci maddesine göre yazılı delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği, dosya kapsamında bulunan yayın hakkı sözleşmesi ve çeklerin yazılı delil başlangıcı niteliğinde bulunduğu, …’ın tanık olarak dinlenmemesinin hatalı olduğu, evden hiçbir eşyasını alamadığı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/7930 Soruşturma ve 2019/7561 K. sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı ile bu durumun sabit olduğu, evden uzaklaştırma kararı alındığı için konuta gidemediği, 20.000,00 TL yönünden dosyanın bilirkişiye verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği ileri sürülerek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ”Somut olayda, taraflar arasındaki ihtilafın, davacının, davalıya borç para verip vermediği, birlikte yaşadıkları ev için eşya ve tesisat masrafı yapıp yapmadığı noktasında olduğu, Medeni Kanun’un 6 ncı maddesi gereğince, herkes iddiasını ispatla yükümlü olup, davacının, davalıya ödünç verdiğini ve davalı yararına harcama yaptığını yasal delillerle kanıtlamak zorunda olduğu, başka bir ifade ile ispat yükünün yine davacıda olduğu, tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, HMK’nın 200 vd. maddeleri gereğince dava değeri itibariyle somut olayda tanık dinlenmesinin mümkün olmaması, taraflar arasında HMK’nın 203 üncü maddesi kasamında tanık dinlenmesi mümkün bulunan bir akrabalık ilişkisinin ya da istisnanın bulunmaması, davacının iddiasını yasal ve yazılı delillerle ispatlayamaması, dava değerinin 140.000,00 TL olması nedeniyle davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmaması, keza tarafların birlikte yaşadığı eve eşya alıp masraf yapmasının da hayatın olağan akışına uygun olması, yine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/7930 Soruşturma ve 2019/7561 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında davacının eşyalarının evden alınmadığına dair bir belirleme bulunmaması, davacının eşyalarını evden almadığı iddiasının yasal delillerle kanıtlanamaması dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı” gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; karar tarihinde yürürlükte olan 02 Ocak 2020 gün ve 30996 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında; “Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur”, şeklinde yazılı olduğu üzere maddi tazminat davasının tümden reddi nedeniyle yerel mahkemece davalı lehine yürürlükteki AAÜT gereği maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davalı lehine 17.250,00 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraflar nişanlı olduğundan tarafların hukuki işlemlerinin senede bağlanmaması teamül olarak yerleşmiş bulunduğundan senetle ispat kuralının istisnası olarak tanık dinletilebileceğini, dava dilekçesi ek-2 de yer alan Eser Devir ve Yayın Hakkı Satış Sözleşmesi ile çeklerin delil başlangıcı niteliğinde olduğunu, bu nedenle yerel mahkemece tanık dinlenilmeden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, davalının müvekkilin evden eşya almasına müsaade etmediğini, 155 polis hattını aradığını, olay yerine polislerin geldiğini ve davalının müvekkilden hırsızlık, hakaret ve tehdit suçlarını işlediği iddiası ile şikayetçi olması nedeniyle davalı ile müvekkilin kolluk tarafından karakola götürülmesi nedeniyle müvekkilin kişisel eşyalarını dahi evden alamadığını, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 18.01.2019 tarih ve 2019/7930 soruşturma ve 2019/7561 K. sayılı kararında, davalının iddialarının atfı cürüm niteliğinde olması nedeniyle KYOK kararı verildiğini, 20.000 TL talepleri doğrultusunda dosyanın hesap bilirkişisine verilerek hesap yapılması ve sonuca göre karar verilmesi gerektiğini beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ödünç sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesi gereği; Kanun da aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ”ispat yükü” başlıklı 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası; ”İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”

3. 6100 sayılı Kanun’un 200 üncü maddesinin birinci fıkrası; ”Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle iki bin beş yüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.” şeklindedir.

4. 6100 sayılı Kanun’un 202 nci maddesinin ikinci fıkrası tanımına göre delil başlangıcı; iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.

5. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 386 ncı maddesine göre; tüketim ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin, bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir.

6. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin (AAÜT) 13 üncü maddenin birinci fıkrası; ”Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.” şeklindedir.

3.Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesine ve kararda belirtilen gerekçelere göre, yukarıda yer verilen hukuk kuralları gereği herkes iddiasını ispatla yükümlü olup, davacının, davalıya ödünç verdiğini ve davalı yararına harcama yaptığını yasal delillerle kanıtlayamadığı, taraflar arasında bulunan ilişkinin senetle ispat kuralının istisnaları kapsamında tanık dinlenebilecek ve kanunda istisnai olarak sayılan hususlar kapsamında bulunmadığı, dava değerinin 140.000,00 TL olması ve yukarıda yer verilen karar tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT gereği, davanın konusunun ödünç verme sözleşmesinden ve sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak olması nedeniyle davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı tarafça delil başlangıcı niteliğinde olduğu öne sürülen çeklerin kanunda yer verilen delil başlangıcı tanımının kapsamı içinde kalmadığı, yine tarafların birlikte yaşadığı eve eşya alıp masraf yapmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/7930 Soruşturma ve 2019/7561 K. sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında davacının eşyalarının evden alınmadığına dair bir belirleme bulunmadığı, davacının eşyalarını evden almadığı iddiasının da yasal delillerle kanıtlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.