Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/367 E. 2023/1640 K. 29.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/367
KARAR NO : 2023/1640
KARAR TARİHİ : 29.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/382 E., 2022/2429 K.
DAVA TARİHİ : 10.08.2017
KARAR : Davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/31 E., 2020/506 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunu esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; borçlu davalının müvekkiline ait mağazadan 2010 yılından bu yana kıyafetler aldığını ve herhangi bir ödeme yapmadığını, bu durumun belediye tarafından da kabul edildiğinin ortada olduğunu, davalının alınan kıyafetlerin karşılığı olan borç miktarını ödediğini ispat etmesi gerektiğini, davacı ve davalının ticari kimliği de düşünüldüğünde ticari bir işin söz konusu olduğunu, görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğunu, borç bakiyesinin 2014 yılından bu yana kapanmadığını, icra takibi sonrası davalı ile ödeme hakkında görüşmeler yapıldığını, belediyenin yaptığı 50.058,61 TL’lik kısmi ödemenin mahsup edildiğini belirterek 231.578,09 TL’nin 10.10.2016 tarihinden itibaren işletilecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalı kurumdan tahsilini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili; davalının kamu kurumu olduğunu, bu nedenle ortada ticari bir işin de söz konusu olmadığını, görev itirazlarının bulunduğunu, mal alımının yapıldığı yer Nişantaşı/İstanbul mağazası olduğundan yetki itirazlarının bulunduğunu, davanın süresinde açılmaması nedeniyle zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, müvekkili olan belediye tarafından yapılan incelemelerde davacıya herhangi bir borçlarının bulunmadığının tespit edildiği, bu nedenle takibe usulüne uygun olarak itiraz edildiğini, davacı itirazın iptali davası açmak yerine alacak davası açtığından davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, Belediye tarafından mal alınabilmesi için prosedürler bulunduğunu, belediyeyi temsil eden yetkili memur ve amirlerin alım talebi, teslimi, kontrol mekanizmaları olmaksızın mal tesliminden belediyenin sorumlu tutulamayacağını, yetkili memur veya amirin imzası bulunmadan yapılan teslimden belediyenin sorumlu tutulamayacağını, daha önce yapılan ödemeler gibi eğer belediyenin borcu varsa bu ödemelerin de yapılacağını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.02.2018 tarihli ve 2017/715E., 2018/128K. sayılı kararı ile; davalının tacir olmaması, dolayısıyla ihtilafın iki tarafın ticari işletmesinden ve Ticaret Kanunundan kaynaklı olmayıp, Borçlar Kanunu’nda düzenlenen satış sözleşmesinden kaynaklandığı, bu nedenle davaya bakma görevinin işbu mahkemenin değil, genel mahkemelere ait bulunduğu anlaşılmakla; mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usul yönünden reddine, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 20’nci maddesi uyarınca karar kesinleşip yasal iki haftalık süre içinde istek halinde dosyanın görevli Eskişehir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair verilen karar, davalı vekilince istinaf edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 26.12.2018 tarihli ve 2018/1626E., 2018/2471K. sayılı kararı ile; davalının kamu kurumu niteliğinde olup tacir olmaması, yetki itirazının görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesinin gerektiğinin anlaşılması hususları dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1/b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafından davalı aleyhine kıyafet alımından kaynaklı alacak talepli dava açtığı, davalının vermiş olduğu cevap dilekçesinde davacı ile arasındaki kıyafet alımını kabul etmediği, mahkemece tarafların delilleri toplanarak dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, mali müşavir bilirkişi tarafından davacının ticari defterleri de incelenmek sureti ile rapor tanzim edildiği, hazırlanan bilirkişi raporuna göre taraflar arasında 2009 yılının sonundan itibaren kıyafet alımına ilişkin alışverişin bulunduğu ve dava tarihi itibariyle davacının 281.636,70 TL alacaklı olduğunun mütalaa edildiği, davacı tarafından sunulan deliller incelendiğinde davalı tarafından 50.058,61 TL’lik ödeme yapıldığı, davalı … tarafından davacıdan elbise alımına ilişkin muayene kabul komisyon tutanağı, görüş sorma yazısı ve kurum içi yazışmaların yapıldığının anlaşıldığı, davacı tarafından gönderilen faturaların davalı kurum çalışanları tarafından imzalandığı, yine bilirkişi raporuna göre de davalı tarafından çeşitli dönemlerde ödemeler yapıldığının belirtildiği, her ne kadar davalı tarafından kamu kurumlarının bütün alımlarının ihale usulü ile yapılacağı şeklinde savunmada bulunulmuş ise de Kamu İhale Kanununa göre doğrudan temin usullerinin de bulunduğu, taraflar arasındaki ilişkinin kamu hizmetine ilişkin olmadığı, dolayısıyla davalının doğrudan temin usulü ile de bu alımları yapabileceği, dosyadaki delil ve belgelerden, bilirkişi raporundan taraflar arasındaki hukuki ilişkinin sabit olduğu, davacının davasının haklı olduğu mahkemece değerlendirilerek hükme esas alınan 07.01.2020 havale tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne, 231.578,09 TL’nin 10.10.2016 tarihinden itibaren işletilecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; alacağın bulunmadığı, eksik inceleme yapıldığı, teslim alan kişilerin yetkilerinin olmadığını, sadece faturaya dayalı olarak ödeme yapılamayacağını, bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığını, mal alımına yönelik talebin bulunmadığını, fatura bedelinden sorumlu olmadıklarını, yetkili kişiler tarafından alımın gerçekleştirilmesinin gerektiğini, ihale ve sözleşme yapılmadan mal alımının mümkün olmadığını, davanın reddinin gerektiğini ileri sürülerek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut olayda, davacının davalıya karşı 21.09.2016 tarihinde 281.686.70 TL alacağının tahsili için ilamsız icra takibi yaptığı, davalı tarafından takibe itiraz edildiği, icra takibinin durduğu, davalının 11.05.2017 tarihli banka dekontu ile davacıya 50.058.61 TL gönderdiği, davacının ödenen bedeli icra takibine konu ettiği bedelden indirerek 10.08.2017 tarihinde harca esas değeri 231.578.09 TL olan eldeki alacak davasını açtığının anlaşıldığı, dosya kapsamı, mevcut delil durumundan, davalı tarafından davacıdan doğrudan temin usulüne göre mal alımı yapıldığı, davacı tarafından sunulan ticari defterlerin yöntemine uygun şekilde tutulduğu, davalı tarafından davacıdan kıyafet alımına ilişkin kurum içi yazışmaların yapıldığı, icra takibinden sonra davalı tarafından mal bedelinin kısmen ödendiği, eldeki alacak davasının ödenmeyen bakiye alacak için açıldığı, davacı tarafından malların davalıya teslim edildiği, tarafların 2009 yılından beri alım satım ilişkisinin olduğu, alım satıma konu malların ilgisiz kişilere teslim edildiği iddiasının kanıtlanamadığı, kurum içinde olabilecek iletişimsizliğin davacının alacağına kavuşmasını engelleyemeyeceği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli, denetime ve somut olayın özelliklerine uygun olması ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1/b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; Bölge Adliye Mahkemesi ilamında davacıdan doğrudan temin yöntemiyle mal alımının yapıldığı belirtilmişse de bu yöntemin usulüne uygun olup olmadığı, kamu kurumu niteliğindeki davalı belediyeyi borç altına sokacak nitelikte olup olmadığının irdelenmediğini, Bölge Adliye Mahkemesi ilamında malların teslim edildiğinin belirtildiğini ancak kime teslim edildiği ve bu kişilerin belediye çalışanı olup olmadığının incelenmediğini, davalı idare bünyesinde yapılan araştırma neticesinde ne mal alımına yönelik bir karar, ne de bu malların belediye yetkili personeli tarafından teslim alındığına ilişkin belgeye rastlanmadığını, davacı şirketin fatura düzenlemiş olmasının alacaklı olduğunu ispata yeterli olmadığını, davacının TTK hükümlerine göre basiretli bir tacir gibi davranmakla yükümlü olduğunu, herhangi bir ihale yapılmadan ve sözleşme imzalanmadan davacının mal teslim etmemesinin gerektiğini, icra tehdidi altında yaptıkları ödemenin davacının alacaklı olduğunu kabul ettikleri anlamına gelmediğini, belediyelerinin davacıdan icra takibine konulan faturaya konu malların alımına yönelik herhangi bir talepte bulunmadığını, kurum içinde yapılan araştırmalar neticesinde harcama birimleri tarafından ödeme emri ve ekli belgelere rastlanmadığını, davacıya ait alacak kaydının bulunmadığını, davacı şirketin kestiği faturalarda belirttiği bedelin piyasadaki değerin çok üstünde olduğunu, doğrudan temin yoluyla da olsa mal alımının yapılabilmesi için gerekli piyasa araştırmasının yapılması gerektiğini, gerekli onaylar ile ilgili evrakların düzenlenmesi gerektiğini, muayene ve kabul komisyonunun cins, adet, kalite gibi hususlarda satın alınacak mallarda sakınca görülmediği hususunda muayene ve kabul tutanağının olması gerektiğini, kimlerin aldığı, kimlerin kullandığı belli olmayan mal alımından ötürü kamu tüzel kişiliğin sorumlu olduğunun kabulünün mümkün olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davalıya teslim edilen ancak bedelleri ödenmeyen giyim eşyalarının bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun “İspat Yükü” başlıklı 6’ncı maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun “İspat yükü” başlıklı 190’ıncı maddesinin 1’inci fıkrasında ; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.

3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun “Dürüst davranma” başlıklı 2’nci maddesinde; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.
Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” denilmiştir.

3.Değerlendirme
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre, davalının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.