YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/335
KARAR NO : 2023/1696
KARAR TARİHİ : 31.05.2023
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2012/165 E., 2015/205 K.
DAVA TARİHİ : 21.02.2012
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasındaki kira bedelinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 5219 ve 5236 sayılı Kanunlar ile değişik 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 427 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. 1086 sayılı Kanun’un anılan hükmü uyarınca, temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre reddedilen ve temyize konu edilen toplam miktar 1.140 TL olup, Mahkemenin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 2.080 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Bir kısım davalılar vekilinin, gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; dava konusu taşınmazın 1993 yılından bu yana İkinci Noterlik binası olarak kullanılmakta olduğunu, en son 01.03.2008 tarihinde dava dışı noter ile imzalanan sözleşmenin davalı ile devam ettiğini, halen ödenen aylık kira bedelinin emsallerinin altında kaldığını, yazılı talebe rağmen davalı noterin kira bedelini artırmadığını ileri sürerek; kira bedelinin 1 numaralı bağımsız bölüm için aylık 700 TL, 2 numaralı bağımsız bölüm için aylık 300 TL olmak üzere aylık toplam 1.000 TL olarak belirlenmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; talep edilen miktarın fahiş olduğunu, taşınmazı kendisinin kullanmaya başladığı tarihten itibaren üç yıl dolmadığından bedel tespiti istenemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiş; yargılama sırasında ise, 19.12.2013 tarihi itibariyle görevden ayrıldığını bildirerek, aleyhinde açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddini ve yeni noter atanana kadar noter vekili Ramazan’ın davaya dahil edilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kira bedelinin tespiti istenen dönemde Silifke 2. Noteri olarak davalının çalıştığı, tayini çıkması sebebiyle noter vekili Ramazan’ın davaya dahili sağlanmış ise de ilgilinin sadece noter vekili olması sebebiyle davalı sıfatının bulunmadığı, dava devam olunurken yeni atanan notere, dava neticesinden etkilenebileceği kanaatine varılarak davanın ihbar edildiği, tespiti istenilen dönemin hak ve nesafet dönemi olduğu, bilirkişilerce kiraya konu 1 nolu işyerinin 01.03.2012 tarihi itibariyle boş olarak aylık 700 TL, 2 nolu işyerinin (arşiv) ise aylık 250 TL’den kiraya verilebileceğinin belirlendiği gerekçesiyle; %10 hak ve nesafet indirimi uygulanmak suretiyle dava konusu edilen 1 nolu işyerinin kira bedelinin 01.03.2012-01.03.2013 tarihli kira dönemi için geçerli olmak üzere aylık 630,00 TL, 2 nolu işyerinin kira bedelinin 01.03.2012-01.03.2013 tarihli kira dönemi için geçerli olmak üzere aylık 275 TL olarak tespitine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı, davalı ve ihbar olunan vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili; yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde belirlenen bedelden daha düşük bir bedele hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
2.Davalı ve ihbar olunan …vekili; davalı …’in 19.12.2013 tarihinde Silifke 2. Noterliğinden ayrılmış olmasının dikkate alınmadığını, bu tarihten sonra kiracılık sıfatının kalmadığını, noter başkatibi Ramazan’ın da davaya dahil edilmesinin hatalı olduğunu, husumet itirazları yönünde hüküm kurulması ve lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, ayrıca tanık dinlenmesine muvafakati olmamasına rağmen itirazlarının dikkate alınmadığını, yine son kira artışıyla birlikte aylık kira bedelinin talep edilen rakamın üzerinde olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kira bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun “Dairenin Niteliği ve Kiralanması” başlıklı 40 ıncı maddesi; “Noterlik dairesi, resmi daire sayılır. Kira sözleşmesi daire adına noter tarafından yapılır. Noterlik dairesinin her türlü gideri notere aittir.” şeklindedir.
2. Emsal ve rayicin tespitinde, kiralananın özellikleri ve kiralanan yer ile civarında aynı nitelikte kabul edilebilecek ve tespiti istenilen döneme yakın tarihte yapılmış kira sözleşmeleri esas alınarak mukayese yapılmalıdır. 18.11.1964 gün ve 2/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre “hak ve nesafet” ilkesi uyarınca kira parası tespit edilirken öncelikle tarafların tüm delilleri, varsa emsal kira sözleşmeleri aslı veya onaylı örnekleri dosyaya alınarak, bilirkişi aracılığı kiralanan taşınmaz ve taraf emsalleri tek tek gezilip incelenmeli, bilirkişi tarafından gerekli incelemeler yapılıp, böylece elde edilen veriler somutlaştırılarak, dava konusu yer ile ayrı ayrı (konumu, çevresi, niteliği, kullanım şekli, yüzölçümü, kira başlangıç tarihi, kira süreleri vb) kira parasına etki eden tüm nitelikleri karşılaştırılmalı, emsal kira bedellerinin niçin somut emsal olup olmadıkları, somut gerekçeler ile açıklanmalı ve dava konusu yerin yeniden kiraya verilmesi halinde getirebileceği kira parası belirlenmeli, hakimce bu kira parası dikkate alınarak “hak ve nesafete” uygun bir kiraya hükmedilmelidir.
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 61 inci maddesi; “Taraflardan biri davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
4. Aynı Kanun’un kıyas yolu ile uygulanacak 69 uncu maddesinin ikinci fıkrası ise; “Fer’î müdahilin, tarafla rücu ilişkisinde, asıl davadaki uyuşmazlık hakkında yanlış karar verildiği iddiası dinlenilmez. Ancak, müdahil, zamanında ihbar yapılmadığı için davaya geç katıldığını veya yanında katıldığı tarafın iddia ve savunma imkânlarını kullanmasını engellediğini ya da kendisince bilinmeyen iddia ve savunma imkânlarının, tarafın ağır kusuru sebebiyle kullanılamadığını belirterek, yanında katıldığı tarafın yargılamayı hatalı yürüttüğünü ileri sürebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriğine göre reddedilen ve temyize konu edilen toplam miktar 1.140 TL olup, Mahkemenin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 2.080 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2. 6100 sayılı Kanun’un 61 inci maddesi gereği davanın ihbarı, ihbar olunanı davanın tarafı haline getirmeyeceğinden, davada taraf sıfatı olmayan ve hakkında hüküm kurulmayan ihbar olunanın temyiz hakkı bulunmadığından, temyiz dilekçesinin reddi gerekir.
3. Temyizen incelenen kararda; hukuki nitelemenin doğru şekilde belirlendiği, davacının talep ettiği tespit döneminin hak ve nesafet dönemi olduğu ve Mahkemece kiralanan taşınmazın boş olarak getirebileceği aylık kira bedelinin tespitinde bir usulsüzlük bulunmadığı anlaşılmakla, davalı …’in temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
2. İhbar olunan …vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
3. Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Kanun’un 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
31.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.