Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/3248 E. 2023/2448 K. 02.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/3248
KARAR NO : 2023/2448
KARAR TARİHİ : 02.10.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/335 E., 2022/1066 K.
DAVA TARİHİ : 18.06.2015

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen itirazın iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekilleri ve davalı …, … ve … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekilleri; davacıların davalı …’nın vekili olduklarını, davalıya vekaleten … 11. İcra Müdürlüğünün 2014/10176 E. sayılı takip dosyası ile diğer davalılardan borçlular …, … ve … aleyhine 500.000,00 TL bedelli kambiyo senedinin tahsili için kambiyo senedine özgü takip başlattıklarını, takip dosyasında işbu davalıların taşınmazlarına haciz konulduğunu ve satış işlemlerine esas olmak üzere evrak toplanırken davalı … tarafından 08.05.2015 tarihinde haksız olarak azledildiklerini, davalı …’nün diğer davalılar ile sulh olarak 06.05.2015 tarihli protokol ve ibraname imzaladığını, takip dosyasındaki alacağından feragat ettiğini, davalılar …, … ve … tarafından diğer davalı … aleyhine açılan … 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/1127 E. sayılı dava dosyasında da davalı …’yü vekaleten temsil ettiklerini, davalıların sulh olması nedeniyle akdi ve karşı yan vekalet ücretinden müteselsilen sorumlu olduklarını, davalı … ile imzalanan 09.09.2014 tarihli vekalet ücreti sözleşmesine göre icra takibi için %25 oranında, İcra Hukuk Mahkemesinde görülen dava için de 5.000,00 TL akdi vekalet ücreti kararlaştırıldığını, toplam 229.411,44 TL akdi ve karşı yan vekalet ücreti alacağının ödenmesi için tüm davalılara noter aracılığıyla ihtarname gönderildiğini belirterek, vekalet ücreti alacaklarının ödenmemesi sebebiyle başlattıkları icra takibine vaki itirazın iptalini istemişlerdir.

II. CEVAP
1. Davalılar …, … ve … vekili; davalıların, davalı … ile aralarında soruşturma, takip ve davalar devam ederken uzlaştıklarını, yaptıkları protokol gereğince vekalet ücreti dahil borçlarını alacaklı Hüsnü’ye ödediklerini ancak davacı avukatlar ile diğer davalı …’nün aralarında anlaşarak ve kötü niyetli olarak ikinci defa tahsilat yapmaya çalıştıklarını, yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince sulh halinde dahi akdi vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacaklarını savunarak, davanın reddini ve davacılar lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemişlerdir.

2. Davalı …, yasal süre geçtikten sonra vermiş olduğu beyan dilekçesi ile davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 02.07.2019 tarihli ve 2016/597 E., 2019/264 K. sayılı kararıyla; konusunda uzman bilirkişiden alınan 16.01.2017 tarihli kök ve 03.01.2018 tarihli bilirkişi ek raporunda; … tarafından … Noterliğinin 03.09.2014 tarih 05415 yevmiye sayılı vekaletnamesi ile davacılar Avukat … ve Avukat …’ın vekil olarak tayin edildikleri hususunda ve yine … 8. Noterliğinin 08.05.2015 tarih 08862 yevmiye sayılı azilnamesi ile davacı avukatların “görülen lüzum üzerine” vekillik görevinden azledildikleri hususunda taraflar arasında çekişme olmadığı, her ne kadar dosya kapsamında yer alan “Protokol” ve “İbraname” başlıklı belgeler asıl belge değilse de, davalılar tarafından cevap dilekçesi ödeme yapıldığının ve sulh olunduğunun kabul edildiği taraflar arasında yapılan yazılı avukatlık ücret sözleşmesinin, Avukatlık Kanunu’nun 164 üncü maddesine uygun olarak tanzim edildiği, her iki tarafı da bağladığı ve her iki taraf için de geçerli kabul edildiği, davacıların akdi vekalet ücretinin 09.09.2014 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesi dikkate alınarak hesaplanması gerektiği, buna göre davacının toplam 229.308,69 TL talep edebileceği, dosyada bulunan … 11. Noterliğinin 18.05.2015 tarihli ve 12862 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davacılar tarafından, davalılara hitaben 3 gün içerisinde 229.411,44 TL vekalet ücretinin ödenmesi gerektiği hususunun ihtar edildiği, ihtarnamenin …’ya 22.05.2015 tarihinde, …’ye 21.05.2015 tarihinde tebliğ edildiği, … ve …’ye ise tebliğ edilemediğinin dosyaya celp edilen tebliğ mazbatalarından anlaşıldığı, bu durumda tebliğ tarihini izleyen üçüncü gün sonunda davalılar temerrüte düşmüş olacağından, davalılardan …’nın 25.05.2015 tarihinde, …’nin 25.05.2015 tarihinde temerrüte düştüğü, diğer davalılar … ve …’nin ise temerrüte düşmediğinin tespit edildiği, sözleşme ile belirlenen faiz oranı yasal faiz oranının %100 fazlasını aşamayacağından, temerrüt faiz oranının yıllık %18 olarak dikkate alınmasının gerekeceği, davacıların … 1. İcra Müdürlüğünün 2015/5803 E. sayılı dosyası ile takip tarihi olan 08.06.2015 tarihinde talep edebileceği vekalet ücreti alacağı toplamı ile işlemiş faiz miktarının; … 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/1127 E. sayılı dava dosyasındaki akdi vekalet ücretinin 5.000,00 TL, … 11. İcra Müdürlüğünün 2014/10176 E. sayılı icra dosyasındaki akdi vekalet ücretinin 182.919,52 TL, … 11. İcra Müdürlüğünün 2014/10176 E. sayılı icra dosyasındaki karşı vekalet ücretinin 41.389,17 TL olduğu, asıl alacak tutarının 229.308,69 TL ve işlemiş faiz miktarının 1.583,17 TL olmak üzere takip toplamının 230.891,86 TL olduğu, davalılar … ve …’in temerrüte düşmemiş olmasından dolayı 1.583,17 TL işlemiş faiz miktarlarından sorumlu olmadıkları görüşüne yer verdikleri, bilirkişi kök ve ek raporuyla birlikte, tüm dosya kapsamının Mahkemece incelendiği, taraflar arasında 09.09.2014 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesi bulunmakla birlikte davalı …, bu sözleşmeyi kabul etmediğini, aynı tarihli başka bir sözleşme olduğunu, sözleşmelerdeki tarihlerin gerçeği yansıtmadığını, ücrete ilişkin düzenleme içeren sözleşmenin sonradan doldurulduğunu iddia etmişse de, bu iddiasını ispatlayamadığı için taraflar arasında dosyaya sunulmuş olan ve taraf imzalarını içeren 09.09.2014 tarihli sözleşmenin geçerli kabul edildiği belirtilerek bilirkişi tarafından hazırlanan 1 numaralı ek rapordaki hesaplamalar doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile, … 1. İcra Müdürlüğünün 2015/5803 E. sayılı icra dosyasına yönelik davalıların itirazının 229.308,69 TL asıl alacak yönünden iptaline, davalı … ve … bakımından ayrıca 1.583,17 TL işlemiş faiz yönünden itirazın iptaline, asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalılar vekili ve davalı … istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 31.12.2020 tarihli ve 2019/1431 E., 2020/1529 K. sayılı kararıyla; Avukatlık Kanunu’nun 165 inci maddesi gereğince davacılarla vekalet ilişkisi bulunmayan davalıların sulh nedeniyle sorumlu tutulabilmeleri için sulh tarihi itibariyle davacı avukatlar ile vekil eden davalı … arasındaki vekalet ilişkisinin devam etmesinin gerektiği, davalı vekil eden …’nın, davacı avukatları 08.05.2015 tarihinde azlettiği, davalı … ile diğer davalılar arasındaki sulhun ise azilden sonra 09.05.2015 tarihinde gerçekleştirildiğinin anlaşıldığı, buna göre sulh tarihi itibariyle davacı avukat ile davalı … arasında vekalet ilişkisinin bulunmadığı, sulh tarihi itibariyle vekalet ilişkisinin devam etmemesi nedeniyle davacı avukatlar ile vekalet ilişkisi bulunmayan davalılar …, … ve … Avukatlık Kanunu’nun 165 inci maddesine istinaden vekalet ücretinden müteselsilen dahi olsa sorumlu olmadıklarından, adı geçen davalılar hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davalı … tarafından azlin haklı nedenlere dayandığının ispat edilemediği, bu nedenle davacı avukatların akdi ve karşı yan vekalet ücretini vekil eden …’dan talep edebilecekleri, İlk Derece Mahkemesince de azlin haksız olduğu kabul edilerek, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaya göre akdi ve karşı yan vekalet ücretinden …’nın sorumlu olduğunun kabul edildiği, davalılar arasındaki uyuşmazlıkların sulh ile sonuçlandığı kabul edildiği takdirde dahi davacı avukatlar ile vekalet ilişkisi bulunmayan davalılar …, … ve …’nin akdi vekalet ücretinden sorumluklarının bulunmamasına rağmen, yazılı şekilde akdi vekalet ücretinden müteselsilen sorumlu tutulmalarının Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olduğu gerekçesiyle; davalı …’nın istinaf talebinin esastan reddine, davalılar …, … ve … vekilinin istinaf talebinin kabulüne, HMK’nın 353/1.b.2 nci maddesi uyarınca … 2. Tüketici Mahkemesinin 02.07.2019 tarihli ve 2016/597 E., 2019/264 K. sayılı kararının kaldırılarak, esas hakkında aşağıdaki şekilde yeniden karar verilmesine; davanın, davalılar …, … ve … yönünden reddine, davalılar …, … ve …’nin kötüniyet tazminatı talebinin, davacıların kötüniyetli oldukları ispatlanamadığı ve yasal şartları oluşmaması nedeniyle reddine, davanın … yönünden kısmen kabulü ile; davalı …’nın, … 1. İcra Müdürlüğünün 2015/5803 E. sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın 229.308,69 TL asıl alacak ve 1.583,17 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 230.891,86 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, hüküm altına alınan asıl alacağa takip tarihinden itibaren %18 temerrüt faizi işletilmesine, hüküm altına alınan asıl alacağın takdiren %20’si oranında hesaplanan 45.861,73 TL icra inkar tazminatının davalı …’dan tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekilleri ve davalı … temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; bozma nedenine göre, davacı …’ün vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının bu aşamada incelenmesine gerek görülmediği, davalı …’nın tüm, davacıların sair temyiz itirazlarının reddinin gerektiği belirtilerek, dosya kapsamından; davalıların el ve … birliği içinde hareket ettikleri davalılar tarafından sunulan 06.05.2015 tarihli sulh protokolü ile sabit olup, protokolün imzalanmasından sonra 08.05.2015 tarihinde davalı … tarafından azledildikleri anlaşıldığından Bölge Adliye Mahkemesinin, sulh tarihi itibariyle davacı avukatlar ile davalı … arasında vekalet ilişkisi bulunmadığından diğer davalılar …, … ve …’nin davacıların vekalet ücreti alacağından sorumlu olmayacakları gerekçesinin yerinde olmadığının anlaşıldığı, davalılar …, … ve …’nin vekalet ücretinden sorumluluklarının kapsamının değerlendirilmesinde ise; Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu tarafından 05.10.2018 tarihinde alınan 2017/6 E. 2018/9 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla; Avukatlık Kanunu’nun 165 inci maddesinde yer alan ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk hallerinden olan sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde, karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile … sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken “akdi vekalet ücretinin” dahil olmadığına karar verildiği, anılan İçtihadı Birleştirme Kararına göre, davalılar …, … ve …’nin davacıların hak ettiği akdi vekalet ücretinden sorumlu olmayacaklarının kabulünün gerektiği, bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince; davalı …’nın hem akdi hem yasal vekalet ücretinden; diğer davalılar …, … ve …’nin ise sadece yasal vekalet ücretinden sorumlu olduklarının kabulü ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğu, bozmayı gerektirdiği, somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, takip talebinde belirtilen faiz oranı istinaf konusu yapılmamasına rağmen “hüküm altına alınan asıl alacağa takip tarihinden itibaren %18 temerrüt faizi işletilmesine” şeklinde karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu, buna göre, Bölge Adliye Mahkemesince, HMK’nın 355 inci maddesi uyarınca istinaf yoluna başvuran tarafların istinaf dilekçesinde belirttiği istinaf sebepleriyle sınırlı olarak inceleme yapılması gerekirken, istinaf sebebi olarak belirtilmeyen ve kamu düzenine aykırılık kapsamında kalmadığı anlaşılan, bu sebeple re’sen gözetilmesi mümkün olmayan işleyecek faiz oranı hakkında inceleme yapılarak karar verilmesi doğru görülmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Dairece usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına faiz yönünden Hakim …’in muhalefetiyle, oy çokluğuyla karar verildiği, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmekle, bozma ilamında belirtilen hususlarda taraflar lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda; davalıların sulh olması nedeni ile davalı … tarafından 08.05.2015 tarihinde davacı avukatların azledildikleri, davalıların sulh olması nedeni ile Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 05.10.2018 tarihli ve 2017/6 E., 2018/9 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince davacı avukatların vekil edeni davalı …’nın hem akdi hem yasal vekalet ücretinden; diğer davalılar …, … ve …’nin ise sadece yasal vekalet ücretinden, her bir davalının temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu oldukları kabul olunarak benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davalı …’nın istinaf talebinin esastan reddine, davalılar …, … ve … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, … 2. Tüketici Mahkemesinin 2016/597 E., 2019/264 K. sayılı ve 02.07.2019 tarihli kararının kaldırılarak, yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde karar verilmesine, davacıların davasının kısmen kabul, kısmen reddi ile; davalıların, … 1. İcra Müdürlüğünün 2015/5803 E. sayılı icra dosyasına yaptıkları itirazların; tahsilde tekerrür olmamak üzere, davalı … yönünden 229.308,69 TL asıl alacak ve 1.583,17 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 230.891,86 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, davalı … yönünden 41.389,17 TL asıl alacak ve 1.583,17 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 42.972,34 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, davalılar … ve … yönünden 41.389,17 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, hüküm altına alınan asıl alacağın takdiren %20’si oranında hesaplanan 45.861,73 TL icra inkar tazminatının, davalılar …, … ve …’nin sorumluluklarının 8.277,83 TL ile sınırlı olmak üzere, davalılardan müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine oy çokluğu ile karar verilmiştir.

2. … Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin kararına muhalif olan üye …’in muhalefet şerhinde ise; TBK’nın 88 inci ve 120 nci maddelerinin düzenleniş amacı ve niteliği gözetildiğinde, emredici nitelik taşıdığı ve taraflar ileri sürmese de re’sen gözetileceğinin kabulünün gerektiği, İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda da emsal Yargıtay içtihadındaki ilkeler doğrultusunda, davacı avukatlar tarafından hak kazanılan akdi ve yasal vekalet ücreti tespit edildikten sonra, temerrüt tarihinden dava tarihine kadar işlemiş faiz hesabı, davacı avukatlar ile davalı … arasında imzalanan vekalet ücreti sözleşmesinde kararlaştırılan aylık %5 faiz oranı üzerinden değil, taraflar ileri sürmese bile re’sen gözetilmesi gereken TBK’nın 88 inci ve 120 nci maddelerine göre yapıldığı ve Mahkemece bu bilirkişi hesabı esas alınarak işlemiş faiz hüküm altına alınmışsa da; işleyecek faize ilişkin bir hüküm kurulmadığı, İlk Derece Mahkemesince TBK’nın 88 inci ve 120 nci maddelerine göre hesaplanmış olan işlemiş faiz hüküm altına alınmışken, işleyecek faize ilişkin bir hüküm kurulmamasının infazda tereddüt yaratacak nitelikte bulunduğu, HMK’nın 297 nci maddesindeki düzenlemelere aykırılık teşkil edeceği, yine davalıların işleyecek faiz oranına da itiraz etmiş olmaları nedeniyle, işleyecek faize ilişkin itirazın iptali ve takibin devamına şeklinde bir hüküm kurulmaması nedeniyle, takip tarihinden itibaren asıl alacağa faiz talep edilemeyeceği sonucunun doğurulacağını, bu durumun da davacıların aleyhine olması nedeniyle, davacıların aleyhine sonuç doğuracak şekilde davacıların temyiz talebinin kabulüne karar verilmesinin kendi içinde çelişkili olduğu, esasen davacıların bu hususu aleyhlerine sonuç doğuracak şekilde temyiz etmekte hukuki yararının da bulunmadığı, bu nedenlerle, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, bozma ilamı doğrultusunda, işlemiş faize ilişkin hüküm kurulmaması gerektiği yönünde oluşan sayın çoğunluğun görüşüne muhalif olduğunu bildirmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekilleri ve davalılar …, … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı … vekili; tüm davalıların takip vekalet ücretinden ve sözleşme vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerektiğini, her davanın açıldığı tarihteki şartlara göre karara bağlandığını, sonradan yürürlüğe giren İçtihadı Birleştirme Kararının eldeki dava ile ilgisinin olmadığını, kaldı ki bir an için davalı … dışındaki davalıların akdi vekalet ücretinden sorumlu olmadığı varsayılsa bile 2022 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı … dışındaki diğer davalıların ödemesi gereken vekalet ücretlerinin yanlış hesaplanıp hüküm altına alındığını, diğer yandan davalı … ve …’in sorumlu oldukları miktarların daha düşük belirlenmesinin ve takipten önceye ilişkin faiz tahakkuk ettirilmemiş olmasının da yerinde olmadığını, davanın açılmasına sebebiyet veren, borçlularla vekillerin haklarını ortadan kaldırma amaçlı işleme girişen bir kısım davalılar lehine, reddedilen kısım yönünden vekalet ücreti taktirinin ve istinaf duruşma vekalet ücretine hükmedilmesinin de yerinde olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davacı … vekili; davalıların vekalet ücretinden sorumluluğunun AAÜT’ye aykırı ve eksik hesaplandığını, davanın haklılık durumunun davanın açıldığı tarihe göre belirlendiğini, bir kısım davalının akdi vekalet ücretinden müşterek müteselsil sorumlu olduğu haklılık inancının kökleşmiş içtihatlardan kaynaklandığını, davalılara bu talepleri yöneltmekte davacıların kusurunun olmadığını, davalılar yönünden bir kısım alacak reddedilmek zorunda kalınsa bile, davalılar lehine vekalet ücreti takdir edilmesinin oluşa ve hukuka aykırı olduğunu, bunun yanı sıra, davalıların müvekkilinin vekalet ücreti hakkını bertaraf etmek amacıyla kötüniyetli hukuki işlemler yaptıklarını ikrar ettiklerini, HMK’nın 329 uncu maddesinin uygulanabilirlik koşullarının davalılar yönünden oluştuğunu ancak taleplerine rağmen uygulanmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Davalı …, … ve … vekili; Mahkeme kararında, tarafların anlaşmış olduğu miktarın göz önünde bulundurulmadığını, Yargıtay’ın son içtihatları gereği öncelikle protokolün dikkate alınarak protokolde anlaşmaya varılan 135.000,00 TL üzerinden vekalet ücreti hesaplanmasının gerektiğini, alınan bilirkişi raporlarının her ikisinde de vekalet ücreti hesabının icra dosyasının toplam bedeli olan 731.678,08 TL üzerinden yapıldığını ve bu miktar üzerinden karar verildiğini, davacıların kendi müvekkili olan davalı … ile aralarındaki vekalet ilişkisine göre hak ettikleri vekalet ücretinin sadece tarafları bağlayacağını, müvekkillerinin bu vekalet ilişkisinden doğan vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, sulh tarihi itibariyle davacılar ile müvekkilleri arasında vekalet ilişkisi bulunmadığından müvekkillerinin Avukatlık Kanunu’nun 165 inci maddesi gereği vekalet ücretinden müteselsilen dahi sorumlu tutulamayacaklarını, ayrıca işleyecek faize yönelik bir hükmün yer almamasının çelişki yaratacağını, taraflarınca işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına itiraz edilmiş olmakla bu konuda da bir karar verilmesi gerektiğini, aksi halde, ilgili kararın muhalefet şerhinde de belirtildiği üzere infazda tereddüt yaratacağını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Dava; vekalet ücreti alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Bir Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

2. Yargıtay Dairesince bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan Mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13 üncü maddesinin birici ve ikinci fıkrasında;
“(1)Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” denilmiştir.

3. Değerlendirme
1. Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre davalı … yönünden kabul edilen ve temyize konu edilen toplam miktar 42.972,34 TL, davalı …, … yönünden kabul edilen ve temyize konu edilen toplam miktar 41.389,17 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalmaktadır.

2. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin taraflarca ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmamasına ve özellikle davalıların sulh olması nedeni ile Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 05.10.2018 tarih ve 2017/6 E., 2018/9 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince davacı avukatların vekil edeni davalı …’nın hem akdi hem yasal vekalet ücretinden, diğer davalılar …, … ve …’nin ise sadece yasal vekalet ücretinden, her bir davalının temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu oldukları kabul olunarak benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiğinin tespit edilmiş olmasına göre usul ve kanuna uygun olup, davacılar vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

3. Bölge Adliye Mahkemesince; kabul edilen miktar gözönünde bulundurulduğunda, karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13 üncü maddesinin yukarıda yer verilen hükmü uyarınca, davalı … yönünden davacılar yararına 6.386,40 TL, davalılar … ve … yönünden davacılar yararına 6.180,59 TL nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VII. KARAR

1. Değerlendirme bölümünün (1) numaralı bendinde açıklanan nedenlerle davalılar …, … ve … vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

2. Davacılar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

3. Değerlendirme bölümünün (3) numaralı bendinde açıklanan nedenlerle davacılar vekillerinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (III) numaralı bendinin (4) numaralı alt bendindeki “4.582,83 TL” ibaresi çıkartılarak yerine “6.386,40 TL”, “4.410,00 TL” ibaresi çıkartılarak yerine “6.180,59 TL” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Aşağıda yazılı peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.