Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2023/320 E. 2023/1578 K. 24.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/320
KARAR NO : 2023/1578
KARAR TARİHİ : 24.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 49. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2758 E., 2022/2093 K.
DAVA TARİHİ : 13.02.2015
KARAR : Davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 14. Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/220 E., 2016/764 K.

Taraflar arasındaki alacak ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; mülkiyeti dava dışı Hazineye ait olan taşınmazın kira sözleşmesinin dava dışı Maliye Bakanlığı ile davalı arasında 23.11.2010 tarihinde imzalandığını, 24.12.2010 tarihinde davalıya yer teslimi yapıldığını, Maliye Bakanlığı ile imzalanan 15.06.2011 tarihli protokol ile sözleşmenin kendisine devredildiğini, kantin olarak kullanılması kararlaştırılan kiralananın kira bedeli taksidi 88.750 TL olup kiracının üç ayrı taksiti ödememesi nedeniyle 18.10.2011 tarihinde sözleşme feshedilerek teminatın gelir kaydedildiğini ve kiralananın 27.10.2011 tarihinde tahliye edildiğini, 15.06.2011 (Bakanlıklar arası protokol ile taraf sıfatını iktisap ettiği tarih) ile 18.10.2011 tarihi arasında geçen 3 ay 33 gün için kira bedeline karşılık şimdilik 118.300 TL’nin, bu alacağa sözleşmenin 2. maddesi gereğince işletilecek faizin de kademeli hesaplanmasını, sözleşmenin 14. maddesi gereğince cari yıl kira bedeli 355.000 TL tazminatın faizi ile, sözleşmenin 37. maddesi gereğince tahakkuk eden elektrik bedeli 6.088,50 TL, su bedeli 958,61 TL toplamı 7.047,11 TL’nin faizi ile toplam 480.347,11 TL ve tespit edilecek ecrimisil alacağının da davalıdan tahsili gerektiğini ileri sürerek 853.547.11 TL’nin faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; dava dilekçesinde yazım hatası yapıldığını, toplam alacağın 480.347,11 TL olduğunu, rapor doğrultusunda 534.987,26 TL’nin gecikme zammı ve temerrüt faizi ile bundan ayrı tahliye tarihi 27.10.2011 olup dava dilekçesinde dava konusu edilmeyen 24.03.2011 – 15.06.2011 arası dönem için 79.875 TL ve 18.10.2011 – 27.10.2011 arası dönem için 10.000 TL toplamı olarak kira alacağı 208.175 TL ye ıslah etmiştir.

II. CEVAP
Davalı, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosyaya kazandırılan bilirkişi raporu doğrultusunda feshin sözleşmeye uygun olduğu gerekçesiyle, ödenmeyen kira bedeli, tazminat, fatura bedelleri ve işleyen faiz bedelleri toplamı bakımından davacının davasının kısmen kabulü ile toplam 534.987,26 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; dava değerine ilişkin kısımda maddi hata yapıldığı belirtildiği halde davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, davanın ıslah edilen haliyle kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili; alacak kalemlerinin ayrıştırılması bakımından davacıya süre verilmesini, ıslah dilekçesinde faiz istenmediğinden faize hükmedilemeyeceğini, hükmedilmesi halinde dahi faiz bakımından ıslah tarihi açısından hüküm kurulması gerektiğini, ıslahın süresinde ve geçerli bir ıslah olmadığını, bilirkişi raporu usulsüz olduğundan savunma hakkının kısıtlandığını, hükmün gerekçesinin bulunmadığını, ödenen kesin teminat mektubunun TBK’nın 100. maddesine göre mahsup edilmesini, dava dilekçesinde kira dönemi açıkça belirtildiği halde ıslah ile ek dönem eklenmesinin hatalı olduğunu, tek taraflı fesih nedeniyle teminat mektubuna el konulamayacağını, gecikme faizine faiz yürütülmesinin de doğru olmadığını, ceza bedeli istenilemeyeceğini, aksinin kabulü halinde dahi indirilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, 2886 sayılı Kanun’a göre kiraya verilen taşınmazın davalı tarafça 27.10.2011 tarihinde tahliye edildiği, fesih nedeniyle cezai şart istenebilmesi için feshin haklı ve hukuka uygun olması gerektiği, somut olayda mahkeme kararı ile tahliye ilamı alınmadığı sürece akdin sona erdiğinden söz edilemeyeceği, bu itibarla feshe dayalı olarak davalıdan cezai şart istenemeyeceğinden cezai şart isteminin reddine karar verilmesi gerektiği, davacının dava dilekçesinde üç dönem kira bedelinin ödenmediğini belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 15.06.2011-18.10.2011 tarihleri arasındaki dönem için 118.300 TL kira bedeli talep ettiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava dilekçesinde talep edilen kira alacağının 118.300 TL, gecikme zammının 6.790,42 TL, elektrik ve su bedelinin 7.047,11 TL olduğunun hesaplandığı, raporun bu yönüyle doğru olduğu, ancak davacının bilahare davasını ıslah ederek 24.03.2011-15.06.2011 dönemi için 79.875 TL ve 18.10.2011 dönemi için 10.000 TL kira bedelinin (yasal faiz ve gecikme zammı talep edilmeksizin) de davalıdan tahsilini talep ettiği halde İlk Derece Mahkemesince bu alacak kalemleri yönünden karar verilmemiş olmasının doğru olmadığı, bu itibarla ıslah dilekçesinde talep edilen hususlarda resen yapılan hesaplamaya göre talep edilen 24.03.2011-15.06.2011 dönemi için 79.874,91 TL, 18.10.2011-27.10.2011 dönemi için 9.861,11 TL toplamı 214.826,44 TL ödenmeyen kira alacağı olduğu, davacının talep edebileceği elektrik ve su bedelinin ise 7.047,11 TL toplamı 221.873,55 TL yönünden davanın haklı olduğu gerekçesiyle; davacının istinaf başvurusunun reddine, davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak davanın kısmen kabulü ile 221.873,55 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu miktarın 7.047,11 TL’sine dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; dava konusu sözleşmenin 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu kapsamında akdedildiğini, Devlet İhale Kanunu özel nitelikli kanun olup, bu kanuna göre cezai şart istenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığını, İlk Derece Mahkemesince verilen karar isabetli olup Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği nedenleri tekrar etmiş, ayrıca lehine hükmedilen vekalet ücretinin hatalı olduğunu ileri sürerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; kira sözleşmesinin feshi nedeniyle tazminat, ödenmeyen kira alacağı, elektrik faturası, su faturası ve gecikme faizinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Kavram olarak; taraflardan birinin yapmış olduğu usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesine ıslah denir. Eş söyleyişle ıslah, iyiniyetli tarafın davayı açtıktan veya kendisine karşı bir dava açıldıktan sonra öğrendiği olgularla ilgili yanlışlıklarını düzeltmesine, eksiklikleri tamamlamasına, bu çerçevede yeni deliller sunabilmesine olanak sağlayan bir kurumdur.

2. Islahın konusu tarafların yapmış oldukları usul işlemleri olduğu için, ıslahla düzeltilecek usul işlemlerinin neler olduğundan da söz etmek gerekir. Gerek öğreti, gerekse Yargıtay uygulaması davanın değiştirebileceğini ve genişletilebileceğini aynı şekilde savunmanın genişletilebileceğini ilke olarak kabul etmektedir. Yine müddeabihin artırılıp artırılmayacağı hususu da bir usul işlemi olup, ıslahın konusudur.

3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun’un) 176 ncı maddesine göre ıslah tamamen (kamilen) veya kısmen olmak üzere iki şekilde yapılabilmektedir.

4. Tamamen ıslahta davacı, davasını baştan (dava dilekçesinden) itibaren ıslah eder ve bir hafta içerisinde yeni bir dava dilekçesi verir. Davanın tamamen ıslahı yoluna, dava dilekçesinden (dava dilekçesi dahil) itibaren bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması için başvurulur. Başka bir anlatımla davacı bu yolla dava sebebini ve talep sonucunu tamamen değiştirip genişletebileceği gibi, davalı da tam ıslah ile savunmasını tamamen değiştirip genişletebilecektir. Bunun doğal sonucu olarak, dava dilekçesinde yer alan ilk talep içeriği değil, ıslah yoluyla açıklanan talep içeriği nazara alınarak araştırma ve inceleme yapılması ve mahkemece verilecek hükümde de ıslahla ileri sürülen istemin karşılanması gerekecektir.

5. Davanın kısmen ıslahında ise; davada yapılmış olan belli bir usul işlemi ıslah edilir (düzeltilir) ve bundan sonraki usul işlemlerinin (ıslah edilen usul işlemi ile ilgili oldukları ölçüde) yapılmamış sayılması sağlanır. Davacının talep sonucunu (müddeabihi) arttırması, talep sonucunu terditli dava hâline dönüştürmesi ve talep sonucunun daraltılması gibi işlemler kısmen ıslaha örnek olarak sayılabilecek usule müteallik işlemlerdir.

6. Eğer bir davanın konusunu teşkil eden taleplerden sadece bir bölümü istenmiş ve kısmi davaya konu edilmişse daha sonra kalan bölümü için ıslah söz konusu olabilecektir.

7. Ancak bir dava konusu, bizatihi kendisi davayı oluşturuyor ise, burada kısmi dava bulunmadığından ıslah edilebilecek bir dava da bulunmamaktadır.

8. Kural olarak dava açıldıktan sonra sebebinde, konusunda, delillerde ve diğer hususlarda usule ilişkin işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilmesi mümkün olduğu gibi, davanın konusunda da ıslah mümkündür.

9. Ne var ki ıslaha ilişkin yasal düzenlemeler göstermektedir ki, ıslahla kastedilen dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesidir.

10. Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu hâline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır.

3. Değerlendirme
1. Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesi ile davalının üç ayrı kira taksidini ödemediğini, ödenmeyen bu meblağın 15.06.2011 ( Bakanlıklar arası protokol ile taraf sıfatının kazanıldığı tarih) ile 18.10.2011 (tahliyenin gerçekleştiği tarih) arasında geçen 3 ay 33 gün için Bakanlığın kira alacağının tahakkuk ettiğini ve bu bedele karşılık olmak üzere şimdilik 118.300 TL ‘nin tahsilini talep etmiş; ıslah dilekçesi ile ise, dava konusu taşınmaza ait 24.03.2011 – 15.06.2011 tarihleri arası ile 18.10.2011 – 27.10.2011 tarihleri arasına ilişkin kira alacağı bakımından da ayrıca talepte bulunmuş olup, ıslah suretiyle davaya konu edilen dönem dışında diğer dönemlerin dava konusu hâline getirilmesi yasal olarak mümkün değildir. Başka bir anlatımla, eldeki davada başlangıçta dava edilmeyip ıslahla davaya katılmak istenen dönemler, ayrı bir davanın konusunu teşkil edeceğinden, bu dönemlere ilişkin talebin reddi yerine yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

2. Bozma sebebine göre, davacı vekilinin tüm ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1)Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

2)Bozma sebebine göre, davacı vekilinin tüm ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.